KİŞİSEL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KİŞİSEL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SÜREKLİ KİŞİSEL GELİŞİM KAIZEN FELSEFESİ

SÜREKLİ KİŞİSEL GELİŞİM

KAIZEN FELSEFESİ

Küçük Sorular Sorun


Neyi bekliyoruz? Nereye koşuyoruz?

 İnsanoğlu çocukluktan sıkılır ve
                            Büyümek için acele eder
 Ne var ki çocukluğunu özler
Para kazanmak için sağlığını yitirir
Ama sağlığını geri almak için de para öder
Yarınlarından endişe ederken bugünü unutur
 Sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yanar
 Hiç ölmeyecek gibi yaşar
 Ancak hiç yaşamamış gibi ölür
                            Hayata hazırlanmaya o kadar vakit harcar ki,
 Hayatını yaşamaya vakti kalmaz!
                            Yarınını o denli düşünür ki, bugünün elinden
Kayıp gittiğini fark etmez bile…

 Oysa hayat geçmişte ya da gelecekte değil,
 Şimdiki zamanda yaşanır…
Eflatun




KAI = Değişim
ZEN =   İyi Olmak

 KAIZEN = DAHA İYİYE DEĞİŞİM
-            Kaizen Japonya’nın ikinci dünya savaşı Sonrasında gelişen ekonomisinde, yapı taşı olarak yer alan bir yönetim felsefesi olmasına karşın, bu sunumda Kaizen’i günlük yaşantımızda uygulayabileceğimiz küçük ve sürekli değişimlerle yaşam kalitenizi arttırmayı hedefleyen bir Japon Felsefesi olarak ele alacağız. Kaizen sürekli ve küçük gelişimlerle verimliliğin arttırılması amacını taşır.
Gelişme Yaklaşımları




Kaizen felsefesinde…
Çevreye Saygı
İnsana Saygı
Fikirlere Saygı
Bütünün kalitesine saygı
Ve
Dinamizm vardır.


 


Kaizen’i gerçekleştirmek için 3 temel koşulu sağlamak gerekir:
- Mevcut durumu yetersiz bulmak,
İnsan faktörünü geliştirmek,
- Problem çözme tekniklerini yaygın biçimde kullanmaktır.

Batılı Yönetim
·       Batılı şirketlerin büyük bir kısmının örgütlenmesi şekildeki gibidir. En üstte şirketin lideri, en altında da sendika yer alır. İki kutup iktidar için savaşır. Burada işçiler ve şirketin elemanları Çoğunlukla kaybeden taraftır. Bu şekilde işçilerin Kafaları görülmemektedir; çünkü onlar her iki Yönden gelen emirleri uygulamak zorundadır. Onların karar alma yetkileri yoktur. Organizasyon Büyük ölçüde hiyerarşiktir ve tam anlamıyla kontrol ve itaate dayanır.

 Batılı dünya yönetiminin ikili piramidi


Kaizen
·      Japon sanayisinin yönetimi ise batıdaki gibi hiyerarşik değildir;   tekdüzedir ve Kökeni doğu felsefesine dayanır. Şekilde görüldüğü gibi tekdüze örgütlenme biçimi Şeklinde demokrasi uygulanır.

Japon “gözlemesi”- tekdüze organizasyon 

Kaizen iyileştirme demektir. Dahası Kaizen iş, ev, özel ve sosyal hayattaki sürekli iyileştirme faaliyetleridir.

-   Kaizen stratejisi içinde düşünüldüğünde, en başta gelen “insan kalitesi”dir.

-   En geniş anlamda iyileştirilebilecek her şey kalitedir. Kaliteyi neyin oluşturduğu konusunda çok az görüş birliği vardır. “Kalite”den bahsedildiğinde bunu ürün kalitesi olarak değerlendirme eğilimi görülmektedir.


Kaizen, size dün yaptığınızı geçmenizi ve aşmanızı sağlar.
Bunu, mükemmelliği her gün arama alışkanlığı olarak düşünebilirsiniz.
Becerilerimizin de sürekli bir yenilenme halinde bulunması gerekir.
Küçük ve arttırımsal iyileştirmeler bir noktada birikip çok değerli bir rekabet üstünlüğüne ulaşacaktır.

Yeniliğe Karşı Kaizen
Kaizen ve Yenilik, insanların değişim yaratmak için kullandıkları iki temel stratejidir. Yenilik yapmak, ani ve radikal reformlar yapılmasını gerektirirken, Kaizen sizden iyileştirmeye yönelik küçük, rahat adımlar atmanızı ister. Başlangıçta anlamsız gibi gelen, saçma gözüken adımlardan… Örneğin kendinizi tatmin etmeyen işi bırakmak yerine her gün birkaç saniyenizi rüyalarınızdaki için ayrıntılarını hayal etmeye ayırmanız gibi… Eğer kahve içmeyi bırakmak istiyorsanız her gün bir yudum az içmekle işe başlayabilirsiniz.

Kaizen Niçin işe yarıyor?

-         Tüm değişimler, hatta olumlu olanlar bile korkutucudur. Değişiklik ister görünüşte önemsiz olsun isterse de yaşamı kökten değiştiren bir şey olsun bu insani etken göz ardı edilemez. Değişikliğe karşı duyulan korkubeynin Psikolojisi içinde kök salmıştır ve korku ortaya çıktı mı? Değişikliği, yaratıcılığı ve başarıyı engelleyebilir.


-         Radikal ya da devrimci yollarla amaçlara ulaşmaya Çalışmak genellikle başarısızlık demektir; çünkü korkuyu arttırırlar. Fakat Kaizen'in küçük adımları, beynin korku dolu tepkisini etkisiz hale getirir, mantıklı düşünceyi ve yaratıcılığı uyarır.

B e y i n


 Diğer bir insandan üstün olmanın hiçbir soylu tarafı yoktur. Gerçek soyluluk, daha önceki halinizden üstün olmaktır.
Hint Atasözü


Beynin sağ yapısı (sağ hemisfer) birisiyle tanıştırıldığınızda tüm resmi çeker. Sol yarısı (sol hemisfer) sadece saç rengini, gözlerinin rengini, çene şeklini vb. kaydeder.

SOL BEYİN
Sezgi
Akıl yürütme
 Mantık
Analiz
Bir defada biliş
Dil kullanımı
Matematik
hesap
Sayı ve sözcük
bilgisi






SAĞ BEYİN
Sanat yeteneği
Müzik / Ritim
Hayal gücü
Düşler / Gündüz
düşleri
Görsel tanıma
Yüz ifadesi
Ses tanı / Beden dili
Bir defada birden
fazla iş


-         Beynin yarı küreleri arasındaki iş bölümü vardır.
-         Karşılıklı bilgi akışı 80 milyon kadar aksondan (sinir hücresinin
uzantısı) meydana gelen bir köprü ile ve hassas bir zamanlama
ile yapılır.
-         Saniyenin 60.000’de biri kadarlık sürede eş zamanlılık yakalanır.
-         Örneğin görme duyusunda bu eş zamanlılık sağlanamasaydı,
bir gözün gördüğü şey diğer gözün gördüğü şeyle uyumsuz
olur, görüntü çiftleşmesi meydana gelirdi.
-          İşitme duyusunda, eş zamanlılık olmadığında ise, sadece
belirsiz yankılar duyulurdu.

 İnsan Beynindeki Loblar



Ön (frontal) lob: Bilinçli düşünmek
Yan (parietal) lob: Duyguları birleştirmek, işlemek
Arka kafa (occipital) lobu: Görme duyusu bilgilerini işlemek
Şakak (temporal) lobu: ses ve kokunun algılanması, aynı
zamanda da yüzler, mekanlar gibi karmaşık uyaranların işlenmesi
Beyincik (cerebellum) lobu: duyu organlarından gelen bilgilerle hareketi ilişkilendirir. Bu lob özellikle dengenin sağlanmasında önemli rol oynar.


Beynin dip kısmında beyin sapı vardır. Yaklaşık beş yüz milyon yaşındadır ve sürüngen beyni olarak adlandırılır. Bu beyin sabahları sizi uyandırır, akşamları uykuya yatmanızı sağlar ve kalbinize atmayı hatırlatır.

Beyin sapının üstünde orta beyin bulunur. Yaklaşık üç yüz milyon yıl yaşında olan bu beyin memeli beyni diye de bilinir. Bedenin iç ısısını düzenler, duygularımızı barındırır ve tehlike karşısında bizi canlı tutan savaşma ya da kaçma tepkisini yönetir.

-         Beynin üçüncü parçası ise beyin zarıdır   (korteks) ve yaklaşık yüz milyon sene önce gelişmeye başlamıştır… Bu zar insan olma mucizemizin sorumlusudur. Uygarlık, sanat ve müzik burada yer alır. Mantıklı düşüncelerimizin ve yaratıcı itkimizin bulunduğu yer burasıdır.

Bir değişiklik yapmak ya da yaratıcı bir sürece geçmek istediğinizde, beyin zarına ulaşmamız gerekir.

Bu üç beyin her zaman olumlu bir şekilde çalışmaz. Mantıklı zihnimiz bize kilo vermemizi söyler fakat bir oturuşta birkaç tabak makarnayı yiyiveririz. Ya da yeni bir projeyle yaratıcı bir atılım yapmak isteriz ama zihnimiz duvar gibi sağırdır. Bir değişiklik yapmak istediğiniz halde bir engelle karşılaşıyorsanız, genellikle işleri bozduğu için orta beyni suçlayabilirsiniz. Orta beyin amigdala denilen bir parçayı bulacağınız yerdir.


Limbik sözcüğü latincede ‘sınır’ anlamına gelir. Beynimizin evrim sürecinde yeni yapılandırılmış düşünen beynini (korteksi) oluşturan frontal, parietal,occipital, temporal lobların altında bir kıvrım şeklinde limbik sistem yer alır. Bu sistemde singulat girus(kuşak kıvrım),hipotalamushipokampus ve amigdala sinir hücreleri gruplarıyla infra orbital frontal bölgeler bulunur.

Amigdala birbirleri ile bağlantılı yapılardan oluşan iki adet badem şeklindeki kütledir.



 Bilgi Akışı



 Duyu organları aracılığı ile beynimize akan bilgilerin %80’lik payı görme organımız aracılığı ile gerçekleşmektedir. Görsel sinyaller retinadan sinirler aracılığı ile beynimizin talamus bölümüne iletilir.

Talamusa ulaşan ham bilgi beynin anlayabileceği dile çevrilir ve hemen görsel kortekse iletilir. Bu bölümde uygun bir tepki belirlenir.

Tepki duygusal ise duygunun kaynağı olan amigdalaya başvurulur. Retinadan iletilen bilginin potansiyeli (şok edici durumlar) yüklü ise bu defa talamusa ulaşan bilgilerden bir kısmı görsel kortekse iletilmeden direk amigdalaya sızar ve ani bir duygusal tepkinin bağlamasına neden olur.

Bu noktada görsel korteksin ne olup bittiğini anlamasına fırsat yoktur. Bundan sonra korteksin yapabileceği tek şey amigdalanın emrettiği tepkileri oluşturmaktır.


Bilgi Akışı…

Kısaca bilgi akışına tekrar bakarsak Talamustan amigdalaya Bilginin nakledilmesinde iki yol vardır: Dolaylı ve dolaysız yol.

Duyu organlarımız vasıtası ile gelen tüm uyarılar Talamus’tan ilgili   kortekse iletilir (görsel, temporal vb.). Dolaylı yol düşünen beyin   yani korteksin tasarrufundadır ve akılcı çözümler üretilir.

Dolaysız yol ise direk amigdalaya bilginin nakledildiği (sızdığı) yoldur. Bu yol aslında elektriksel bir devrenin kısa devre yapması gibidir. Bu yol saniyenin birkaç binde biri olarak hesaplanan beyin zamanında gerçeklenir.

Dolaylı yol bunun tam iki katı kadar zamanda gerçekleşir. Öte yandan evrimsel açıdan değerlendirildiğinde bir kaç milisaniyenin hayatta kalabilmek açısından önemi çok büyüktür.



Amigdala…

-         Amigdala; duygusal hafızanın depolandığı yerdir. Hipotalamusa öğrenilmiş duyguların ifadesini yansıtarak ona uygun beden yanıtının verilmesini sağlar. Örneğin, korkunun beden dilini düzenler, şaşkınlık anında oluşan donakalma, kalp çarpıntısı, utanma ile yüz kızarması, solunum Sayısının ve hızının artması ve stres hormonlarının salınması bu bölgenin faaliyetiyle gerçekleşir. Diğer bir görevi iştah artışıdır. Otizm ve Depresyonda amigdala metabolizmasında azalma saptanmıştır.

 Amigdalanın beynimizdeki ana fonksiyonunu keşfeden Nörolog Joseph LeDoux’nun yaptığı deneylerden biri de amigdalanın beyin üzerindeki etkisini keserek beynin diğer kısımlarından ayırmasıdır.


-         Amigdalası alınmak zorunda kalan genç bir insanın yaşamı keskin bir değişime girmiş, olayların duygusal anlamını değerlendirmekte yetersizlik ortaya çıkmış, bir anlamda duygusal bir körlük oluşmuştur.

-         İnsanlarla iç içe yaşamayı seven, çok iyi konuşabilen bir yapıya sahip iken, yakın arkadaşlarına karşı kayıtsız hatta tanıyamaz bir hale gelmiş, herkesten uzak yapayalnız yaşamayı tercih etmiştir.

-         Tüm tutkuların, korkuların, üzüntülerin yerini büyük bir sessizlik ve duygusuzluk almıştır. Ağlamayı bile unutmuştur.

Dolaylı yoldan amigdalaya geçen sinirsel impalsların doğurduğu ilkel-dürtüsel tepkilerin önüne geçebilmek mümkün müdür?

-         Prefrontal korteks (dikkatle, bilinçli düşünce ile ilişkisi olan bölge) tampon görevi yaparak bu görevi gerçekleştirmektedir. Bu bölge amigdala ve limbik bölgedeki ilkel dürtüleri yumuşatarak duyguların daha analitik ya da makul tepkilere dönüşmesine imkân verir.
-         Bir anlamda hisleri bastırır, endişelerimizi dindirir.
-         Amigdalanın yönlendirdiği bilginin tasfiye edilmesi bu korteks ile gerçekleşir. Hayatımızdaki önemli kararların verilebilmesi için bu bölüme mutlaka ihtiyacımız vardır.

Bellek Mekanizması

-         Yaşamımızdaki olayların bir kısmı, o anda yaşadığınız heyecan, korku, sevinç gibi duygularla harmanlanarak beynimizde kayıtlanır. Bu olayları unutmamız neredeyse imkânsızdır. Bir deprem anında ne yaptığımızı hatırlamaya daha yatkınızdır.

-         Beynimizde sıradan olayların depolanması da mümkündür.

-         Beyinde iki tür bellek mekanizması vardır. Birincisi duygusal anılarla yüklü olanlar için, diğeri de sıradan olan olaylar için.

 Amigdala Yine Sahnede…
-         Amigdala; yaşanan anı daha önceden yaşanmış olaylarla karşılaştırma prensibine göre işlevini yürütür.
-            ‘Bu olay bunun aynısıdır ya da değildir’ gibi…
-            Son derece dikkatsiz bir değerlendirme sistemine sahiptir. Önemli detayları gözden kaçırdığı için yersiz fevri tepkilerin çıkmasına imkân verir.

Suçlu … Amigdala

-         Yaratıcılık ve bilinçli yapılan eylemler tam da onlara en çok ihtiyaç duyduğumuz sırada bastırılmışlardır. Kaizen'in küçük adımları, beynin bu özelliğine karşı bir tür gizli çözümdür. Küçük, kolaylıkla ulaşılabilecek hedefler amigdalayı uyandırmamanızı ve alarm zillerini çalmamasını sağlar.

Bu olayı bir sınav sırasındaki sinirlilik durumunda da deneyimleyebilirsiniz. Bu sınavın ne kadar önemli olduğuna inanırsanız, sonuçtan o kadar çok uzaklaşırsınız,

O kadar fazla korku hissedersiniz ki sonunda dikkatinizi odaklamanız giderek zorlaşır. Bir önceki gece kafanızda olan bir cevap, sanki o sırada hafıza bankanızda kendini saklıyor gibi gözükebilir.

Büyük hedef----korku----kortekse ulaşım engelleniyor---başarısızlık
Küçük hedef----- korku aşılır----- korteks işe karışır----- başarı


Önemli olan ne kadar çok ney yaptığımız değil,
 Yaptığımız şeye ne kadar sevgi kattığımız,
Önemli olan ne kadar verdiğimiz değil,                 
Verdiğimiz şeye ne kadar sevgi kattığımız,
Tanrı için, küçük diye bir şey yoktur.
Azize Theresa




Stres mi …? Yoksa Korku mu?

-         Yeni bir zorluk ya da büyük bir hedef karşısında üretilen duygunun modern tıptaki adı stres olsa da, adı eski ve tanıdık bir terim olan korkudur. Yetişkinler duygusal acılarından söz ettiklerinde stres, asabiyet, depresyon, sinir ve gerilim gibi kelimeleri seçerler… Fakat çocuklar duygularından söz ederken korktuklarını, üzüldüklerini ya da ürktüklerini söylerler… Aramızdaki bu fark beklentilerimizden kaynaklanmaktadırÇocuklar duygularını çok normal olarak kabul ederler. Onlar kontrol edemedikleri bir dünyada yaşadıklarını bilirler. Korkunun hayatlarının bir parçası olduğunu anlıyorlar.

Stres mi … ? Yoksa Korku mu?

Yetişkinler ise çevrelerindeki olayları kontrol edebileceklerini farz ediyorlar. Korku ortaya çıktığında çok yanlış bir şey olarak görüp bunu psikiyatrik hastalıklara verilen isimlerle adlandırmayı seçiyorlar. Eğer hayatın her zaman düzenli olacağını bekliyorsanız korku ortaya çıktığında kendinizi öfkeli hissedersiniz ve kafanız karışır. Hatta korkudan kurtulmak için abartılı ve umutsuzca alacağınız önlemleri bile farkında olmazsınız.


Hayat, korkutucu ve zor olduğunda, çözümü, gerçekte olabileceği ama bize rahatsız edici gelen yerde değil bize kolay gelen yerlerde aramaya ya da en azından alışık olduğumuz çözümler bulmaya eğilim gösteririz. Örneğin mutsuz bir evliliği görmezden gelen kişinin ikinci bir ev almanın peşinde koşup dikkatini bu yeni ev üzerinde yoğunlaştırması gibi…


Korku paha biçilmez bir eğitimdir.
Lance Armstrong


 Korku…
 Korkuyu hayatınızda karşılayabileceğiniz normal bir şey olarak kabul ederseniz, buna sabırlı bir şekilde yaklaşabilirsiniz. Bir şeyi ne kadar fazla önemsersek, o kadar fazla hayal kurarız, korku o kadar fazla kendini gösterir. Örneğin iş yerine geç kaldığımızda kendimize kızmak yerine nazikçe korkuyu ve üzerimizdeki etkisini kabullenebiliriz. Sonra, sorumlu iş arkadaşımızla güzel bir konuşma yaptığınızı hayal etmek gibi sessiz ve dikkatli bir küçük adım atabiliriz. Küçük adımlar beynimizde taze alışkanlıklar oluşturur. Korkuyla yüzleşebilir ve hatta korkuyu dönüştürebiliriz.


Tuş Olan Amigdala

Küçük adımlarınıza devam ettikçe ve beyin zarı çalışmaya başlayınca, beyin arzu ettiğiniz değişiklik için bir “zihinsel program" yaratmaya başlar, yeni sinir yolları döşer ve yeni alışkanlıklar oluşturur. Kısa süre içinde, değişime karşı direnciniz de uyanmaya başar. Değişikliğin gözünüzü korkutmaya başladığı yerde, yeni zihinsel programınız,   sizin beklentilerinizin bile üzerinde bir hızla sizi nihai hedefinize doğru götürecektir.


Z a f e r…
  


-          Kaizen, bir başka şekilde de değişim korkunuzu yenmenizi sağlar. Örneğin, eğer hep bir şarkı sözü yazarı olmak istediğiniz halde, korku ya da yaratıcı tıkanıklık nedeniyle piyanonun başından kalkar ve tüm gece televizyon seyrederseniz hedefinize ulaşamazsınız. Küçük eylemler (örneğin sadece üç nota yazmak) beyninizin bir şeyler yapma ihtiyacını tatmin edecek ve üzerinizdeki stresi yatıştıracaktır. Alarm zilleri sustuğunda, yeniden beyin zarına ulaşılabilecek ve yaratıcı öz tekrar akabilecektir.

Ataleti Nasıl Yeneriz?
-         Kaizen Felsefesi en küçük, hatta saçma görünebilecek değişiklikler ile başlayıp hayatınızın her alanında istediğiniz sonuçlara ulaşmanızı sağlıyor. Bu metot artık kişisel gelişimin her alanında uygulanıyor. Basit bir örnek mi istiyorsunuz…



Spor Yapmak…

Spor yapmak için evine koşu bandı almış bir kişi düşünün... Düzenli olarak egzersiz yapmak istiyor ama bir türlü başaramıyor. Bu kişinin önce her gün 1 dakikasını koşu bandının üzerinde durarak!..   Geçirmesi isteniyor. Hatta bu süre içinde banttın üstünde kahvesini içiyor. Derken Sabırla geçen günlerin sonunda bu süre artıyor ve yavaş yavaş bu kişi koşu bandında yürümeye başlıyor. Her gün iki dakika, derken beş... küçük ve gözünü korkutmayan her hedefi kolaylıkla aşıyor ve sonunda her gün düzenli olarak 1 km koşan bir insan haline geliyor.
  
Kaizen’in kişisel alanda kullanımında altı strateji:

-         Korkuyu dağıtmak ve yaratıcılığı canlandırmak için küçük sorular sormak,
-         Yeni beceriler ve alışkanlıklar geliştirmek için küçük düşünceler üretmek,
-         Başarıyı garantileyen küçük eylemlerde bulunmak,
-          Bunaltıcı bir krizle karşı karşıya olduğunuzda bile küçük sorunları çözmek,
-         En iyi sonuçları almak için kendinize ve Başkalarına küçük ödüller vermek,
-         Başkalarının görmezden geldiği küçük fakat hayati derecede önemli anların farkında olmak



Hayatımızı şekillendiren şeyler,
sorduğumuz, sormayı
reddettiğimiz ya da sormayı
hiç düşünmediğimiz
sorulardır.
Sam Keen
  
Beyniniz Soruları Sever…


-         Hipokampusorta beyinde bulunur. Hangi bilginin saklanacağına ve hangisinin alınacağına karar verir. Bir bilgiyi saklamak için esas aldığı ölçüt, o bilginin tekrarıdır. Yani   doğru, küçük, nazik  ve sabırla soruyu tekrar ve tekrar sormak, beyne, dikkat etmek ve yararlı cevap bulmak dışında başka bir seçenek bırakmaz.

Belleğinize ne kadar çok egzersiz yaptırırsanız o kadar esnek hale gelecek ve depolanmış bilgiyi o kadar kolay hatırlayacaksınız.

Şşşş … Amigdalayı
Uyandırmayın!



-          ‘Yazdığım şiir / şarkı ya da yaptığım resimle insanlara ne katkıda bulunmayı istiyorum?’
-         ‘Kimden yardım alabilirim?’
-          ‘Yeteneklerimin özelliği nedir?’
-         ‘Ne tür bir iş bana mutluluk verir?’
-          ‘şimdikinden farklı ne yapmak isterdim?’ gibi…

Sorular küçük olunca sizi güçten düşürecek korkunun
meydana çıkma riski azalır. Korku yatıştığında, beyin soruları
kabul edebilir, kendi tarzında ve kendi zaman çizelgesi içinde
cevapları birden ortaya çıkarabilir.



Olumsuz sorular: Zehirleyici…

-         ‘Nasıl bu kadar aptal olabildim?’
-         ‘Niçin başkalarının hayatı benimden daha kolay?’
-         ‘Niçin bu kadar şişkoyum?’…

Kendinizi azarlama eğiliminiz varsa şu soruyu kendinize sorun ‘Bugün, ne kadar küçük olursa olsun, kendim hakkımda olumlu bir düşüncem, sevdiğim ya da yaptığım olumlu bir hareket nedir?’ Bu soruyu her gün sorun, cevabını sakladığınız bir günlüğe veya bir kağıda YAZIN.



Küçük Soruları Uygulamak…

Aşağıdaki sorular kendinize küçük sorular sorma alışkanlığını yerleştirmeniz ve yaşamınızın çeşitli anlarında sürekli bir iyileştirme yapmanız için düzenlenmiştir. Beyninizi yeniden programlamak ve yeni zihinsel yolların gelişebilmesi sağlamak için bir soru seçin ve bunu birkaç gün ya da hafta boyunca sürekli olarak kendinize nazik bir ses tonuyla sorun veya görebileceğiniz uygun bir yere asın.



‘Hedefime ulaşmak için atabileceğim en küçük adım nedir?’


‘Sağlığımı (ya da ilişkimi ya da başka bir alanı) daha iyi hale getirmek için hangi küçük adımı atabilirim?’

Sizi şaşırtacak cevaplar için hazır olun…



Ya aramızda sürtüşme varsa…

Patronunuz, iş arkadaşınız, akrabanız ya da komşunuz ile artık yara haline gelmiş bir sürtüşme yaşıyorsanız,

 ‘Bu kişinin iyi özelliklerinden birini bulabilir miyim?’



Kısa süre sonra bu kişinin güçlü yanlarını da,

zayıflıklarını da açık ve ayrıntılı olarak

görebileceksiniz.

Sevgide Güneş gibi ol,

Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,

Hataları örtmede gece gibi ol,

Öfkede ölü gibi ol,

Tevazuda toprak gibi ol,

Her ne olursan ol,

Ya olduğun gibi görün,

Ya göründüğün gibi ol…




MEVLANA


Prof. Dr. Olcay KINCAY

Sayfalar

Popüler Yayınlar