İnsan kendinin en büyük düşmanıdır.
Her
sorunu Kendini - Yönetmeyle çözümlemek mümkündür.
Başlangıçta düşünce, cenneti ve dünyayı
yarattı. Bir düşünün çevrenizde gördüğünüz her şey önce bir fikirdi. Her
birimiz Evrensel Zekânın birer fikri ürünüyüz. Dünya ve içerdiği her şey
düşüncenin ürünüdür. Işık gök gürültüsünden,
düşünce de eylemden önce gelir.
Yazara göre her şey bilinçaltından
kaynaklanır. Mesela hastalığın sebebi soğuk almak değil, soğukta kalınca hasta
olunacağına inanmaktır. Psikolojik olarak doğru, fakat bilimsel olarak yanlış
bir teori. Bilinçaltı, genel kurallardan yola çıkarak yargıda bulunabileceği
için, siz bilinçli olarak emir değiştirene kadar beklemek zorundadır. Bilinçli
olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki, düşüncedeki güç
ve arzunun derecesine göre eyleme dönüşür. İnsan bilinçli olarak düşünebildiği,
güvenle beklediği ve mümkün olduğuna inandığı şeyleri yapabilir. Evren sınır
koymaz biz inançlarımızla sınırlarız kendimizi.
Herkes
kendisini bulmaya çalışır ama sadece olgun olanlar bunu başarır.
Kararlı bir
biçimde arayışa girmekte olgunluğun ilk adımıdır. Korkunun bir sürü çocuğu
vardır. Kıskançlık, nefret, kin ve
şimdiye dek sözü edilen tüm olumsuz düşünceler korkunun çocuklarıdır. Gerçek
sevgi korkuyu defeder. Bizi yaratan yüce sevgidir. Sevgi bizi yaratıp boşlukta
düşmanca bir ortama bırakmadı. Sevgi bizi yaratıp imkânsızlıklar içinde terk
etmedi.
En çok istediğiniz şey nedir? İnanın ve
sahip olun. Günümüzde en üzücü olaylardan biri, sadece üniversite mezunu
oldukları için bir takım insanları ötekilere tercih edilmesidir. Hiç hata
yapmayanlar, hiçbir şey yapmayanlardır.
Yönetme işini yapan bilinçtir.
Eğer istediğiniz şeyler için içtenlikle dua eder ve
isteklerinizin gerçekleşeceğine inanırsanız dilekleriniz yerine gelecektir.
1- Kendiniz için ideal zihinsel
imajı belirleyin.
2- Çaba göstermeden, yalnızca inanmak hiçbir işe yaramaz.
3- Düşüncelerinizi kendinize saklayın.
4- Esnek olun; gerekirse plan
değişikliği yapın.
5- Gözlerinizi hedeften ayırmayın, işi yarı yolda bırakmayın.
İnanç
ilk adımdır, kendinize ve içinizdeki
Güç’e inanın. Eğer amacınız bir kitap
yazmaksa kendinizi bir yazar olarak canlandırın. Amaçlarınız hakkında asık
yüzlü olmayın. Yeni imajınızdan zevk
almaya bakın. Aldığınız tepkilerle bir o yana bir bu yana savrulmayın. En iyi eserlerin bile birçok yayımcı
tarafından geri çevrilebildiğini unutmayın.
Başkalarının olumsuz tavırlarına kaptırmayın kendinizi. Bir şeyi
yapabileceğinize inanır, zihninize bunu kazırsanız, yarı yarıya amacınıza ulaşmışsınız demektir. Bundan
sonra gereken adımları atmak kalır geriye.
Projemiz ne olursa olsun, tamamlanmış halini düşünmeli ve
gerçekleştirmek için gereken adımları atmalıyız. Aksi takdirde, yaptığınız iş eksik ve anlamsız olur; gece gündüz sevdiği insanın iyileşmesi için
dua eden birinin, bir yandan da cenaze
töreni için hazırlık yapması gibi yâda başarıya ulaşmak için dualar edip bir
yandan da iflas edişiyle ilgili kâbuslar gören biri gibi. İnandığınız ölçüde
sahip olursunuz.
1- Amaçlarınızı yazın.
2- Amaçlarınızı dikkatle
değerlendirin.
3- Amaçlarınızı benimseyin.
4- Amaçladığınız dünyada
yaşadığınızı hayal edin.
5- Amaçladığınızın tersini
asla düşünmeyin. Gözlerinizi hedeften ayırmayın.
Amaçlarınızı günlük olarak
kabul edin; onları gerçekleştirme
yolunda her gün size sunulan adımları atın ve amacınıza ulaşın.
Aranmadan ansızın akla gelen düşünceler
çoğunlukla en değerli olanlardır ve bu yüzden korunmalıdır; çünkü nadiren
tekrar gelirler. Hayal gücü bilgiden
daha önemlidir. Bilim, hayal gücüne ne kadar borçlu olduğunu bilmez. Hayal
kurulmayan yerde insanlar mahvolur. Ne yediğini söyle sana kim olduğunu
söyleyeyim diye yaygın bir deyiş vardır. Oysa ne düşündüğünü söyle sana kim
olduğunu söyleyeyim deyişi olmalıydı. Kendinizle ilgili inançlarınız, emin olun, yaşayacaklarınızı tayin eder. Ne
düşünüyorsanız o olursunuz.
Kendine güven, aklın kesin bir inanç ve güvenle büyük ve
gurur verici işlerde kullanımıdır.
Kendine güvenle kendini beğenmek
arasında çok büyük var. Güven, hayat hakkındaki emniyet duygusudur, kişinin her
durumda kendisine güvenebileceğini bilmesidir. Kibir veya kendini beğenmişlik
ise başkalarını aslında sahip olmadığı kendine güven duygusunun varlığına
inandırmaya çalışmaktır. Aslında güvensizdir ve karanlıkta ıslık çalmaktır.
Kişinin kendine güvenini yitirmesine
neden olan korkulardan biri başarısızlık korkusudur. Her insan başarılı olmak
ister. Başarısızlığa uğrama korkusu insanı iki şekilde etkileyebilir, başarıya ulaşmak için daha da itilim (motive)
duymasına neden olur ya da kendisini bu korkuya kaptırarak güvenini yitirir. O
zaman da yeteneği kaybolur gider.
Başka bir korku da, komik görünme
korkusudur. Birçok kişinin kendine güvenini yitirmesine neden olur. Hepimiz dengeli
görünmek isteriz. Komik değil kendinden emin görünmek isteriz.
Onaylanmama
korkusu yalnızca çocuklara ait bir korku değildir. Her yaşta insan yaşayabilir
bu korkuyu. Birçok insan, arkadaşları tarafından onaylanmama korkusu yüzünden
becerilerini ortaya koymaktan çekinir. Bu
korku, insanların orjinal düşüncelerden uzak durup çoğunluğun düşüncelerine
körü körüne bağlanma eğilimini açıklıyor.
MEDİTASYONLA KAZANILAN GÜÇ
Günde en az on beş dakikanızı Allah’ın
büyüklüğünü ve hayatınızdaki yerini düşünmek üzere meditasyona (derin düşünceye
dalmak, içe yönelmek) ayırın. Günlük sorunlardan uzaklaşın, ilham verici ruhsal
metinleri okuyun. Bu sırada gelen ilham verici düşünceleri tüm gün boyunca
içinizde hissedin. Bu derin düşünme
periyodu, tıpkı iş yerinizdeki amirinizle yaptığınız günlük toplantı gibi Kaynak’ınızla
ilişki kurduğunuz zaman olsun.
KENDİMİZE , “ASLINDA NEYİ ARIYORUZ ?” DİYE SORMALIYIZ
1- İhtiyacımız olan şey başkalarının bizi daha
çok sevmesi değil, bizim onları daha çok
sevmemizdir.
2-
Yapmamız gereken, savaş korkusunu yaşamamak için ülkeler arasında barış
sağlamaya çalışmak değil, kendi karmaşa içindeki benliklerimizde barışı, huzuru bulmaya çalışmaktır. Gerçek Ben - Güveni
budur.
3-
Dönek bir dünyanın takdirini kazanmak için çalışmamalıyız, İçimizdeki Allah’ı memnun etmek için
harcadığımız çabada doyum bulmalıyız.
4-
Başarılarımızla dünyayı sarsmamız gerekmiyor, başarısızlık nedir
bilmeyen içimizdeki Öz’ün gerçek zenginliğine ulaşmalıyız.
BEN - GÜVENİ İÇİN KENDİNİ - YÖNETME
A-
Başarısızlıktan korkmaya son verdim. İçimizdeki Güç’e inanıyor ve
güveniyorum.
B-
İçimdeki ruh her zaman bana destek oluyor, huzur ve güven veriyor.
C-
Nerede olursam olayım, ne yapıyorsam yapayım, Sonsuz Varlık benimle.
İLK ADIM: KARAR VERMEK
Düşüncelerine hâkim olamayanlar kısa
zaman sonra davranışlarına da hâkim olamazlar.
Bilinçaltı sürekli olarak bilinçten
gelen emirleri yerine getirir. Bilinçaltı bilinç tarafından inanılan her emre
cevap verir. Kararsızlık olursa, her dakika fikir değiştirilirse, bilinçaltı
karmaşaya düşer. Kesin kararlar vermeyi öğrenmeliyiz. İnsana seçme hakkı
verilmiştir. Kullanıp kullanmamak kendisine bağlıdır. Yanlış seçim yapmaktan
korktuğumuz için, seçim yapmaya çekinirsek bilinçaltının eli kolu bağlanır,
çıkmaza girer ve hiçbir şey başaramaz.
Bilinçaltı, duygulara karşılık verir. Birçok
emri duygularımızla veririz. Kararlılık da bir duygu meselesidir. Kendinizi
huzursuz ve güvensiz hissetmekten vazgeçin. Her problemin bir çözümü olduğunu
ve bu çözümleri, yanıtları bulunabileceğini bilin. Hayat, sabah kalktığımız andan gece uykuya dalıncaya
kadar yaptığımız seçimlerden ibarettir. Yumurtayı nasıl yiyeceğimize,
hangi kravatı takacağımıza, ne tip tavırlar takınacağımıza karar veririz. Gördüğümüz
ve yaşadığımız her şey bu seçimlerin, kendimizle ilgili inançlarımızın
sonucudur.
KARAR VERME KONUSUNDA KENDİNİ - YÖNETME
Ben kararlı bir insanım. İçimdeki
bilgelik sayesinde akıllıca seçimler yapabilirim. İçimdeki zekâ benim için
doğru olanı bilir ve seçim yapmamda bana yol gösterir. Evrensel Akılda benim
için mükemmel bir plan var, almak için aklımı açarsam bana verilecek.
“Düşündüğünüz,
inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey mutlaka gerçekleşir.” Bu bir yaşam yasasıdır. Kim olduğunuzun önemi
yok. Yasa kişiler arasında ayırım yapmaz. Kim olduğunuzu, geçmişinizi, ulusunuzu veya ırkınızı dikkate almaz. Bilinç
yoluyla işler. Bu yüzden kendinizle ilgili inanabildiğiniz her şey tecrübeniz
olur. Gerçek refah içsel hâkimiyetle başlar ki bu yaşamın her alanında
zenginlik getir. Doğru hareketi ve tam bir doyumu içerir. O zaman aradığımız
şey, içimizdeki Mutlak Gücün varlığının bilincinde olarak sahip olacağımız
gerçek refah bilinci ve içsel hâkimiyettir. Bu bilinci geliştirirken beş temel
prensibi dikkate almamız gerekmektedir.
1- Allah’ın bize duyduğu sevgi kişiye,
yere, şarta ve ortama bağlı değildir.
2-
Kendi kendimize koyduğumuz sınırlamaları ortadan kaldırıp Sonsuzun bizde
hüküm sürmesine izin vermek yine kendi elimizdedir.
3-
Her insan sonsuzluğu kendi sözleriyle bireyleştirir.
4-
Kural şudur; Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey
mutlaka gerçekleşir.
5-
Verdiğiniz ölçüde Hayat’tan geri alırsınız; Hayatla bir bütünsünüz.
ZENGİNLİK PARA KAZANMA YETENEĞİNE Mİ
BAĞLIDIR?
Zengin
olmanın tek yolunun başkalarından para koparmak olduğuna inanan birçok insan
vardır. Bu yanılgı bir anlamda hayatın kendisinden ayrı düşmektir ve tip
insanlar tüm hayatlarını başkalarından aldıklarını koruyarak harcarlar. Ve bu
onlar için bir yasa haline gelir. Ama
hayat böyle değildir. Önce Allah’ın âlemini ve onun doğruluğunu arayın ve her
şey size verilecektir. Her şeyden kasıt nedir?
Yiyecek, giyecek, barınak ve insanın ihtiyaç duyduğu her şey. Yaşamın
yasasını bir kez anladık mı her şey bilince bağlı bir düzende gelişir,
iyiliğimiz için başkalarıyla yarışmak zorunda kalmayız. İyiliğimiz başkalarına
bağlı değildir. Yasayı kullanmamıza bağlıdır. İnsanları sınırlayan ve zenginlikten
mahrum kılan yanlış inanışlar şunlardır.
1- Zenginliğin şansa bağlı olduğuna inanmak yanlıştır.
2- Zenginlik yalnızca “para kazanma” yeteneğine bağlı değildir.
3-
Zengin olmanın günahkârlık olduğunu düşünmek yanlıştır.
4- Cimriliğin
erdem olduğunu düşünmek yanlıştır
5- Zengin bir hayat sürmenin gelecek için mal ve
para depolamak olduğuna inanmak yanlıştır.
6- Zengin olmak için kötü olmanın şart
olduğuna inanmak yanlıştır.
İncil para aşkı tüm kötülüklerin
kaynağıdır der. Hayır, kötü olan para değil, parayı çok fazla sevmek onu tüm
iyiliklerin kaynağından önde tutmaktır. Tutumlulukla cimrilik birbirine
karıştırılmamalı. Kaybetme korkusu ve bu korkunun sonucu olan elindekini koruma
isteği cimriliği doğurur.
Kendimizi neye bağlarsak, ne olduğumuzu
düşünürsek öyle oluruz. “Ben değersizim diye düşünmek” yerine “Ben sonsuz bir
varlığım, ALLAHIN SURETİ VE BENZERİYİM. Hayat en iyiye sahip olmamı istiyor ve bende
bunu kabul ediyorum. Tüm iyiliklere sahip olmayı hak ediyorum” demeye başlayın.
Başımıza ne geldiği değil, ona nasıl
tepki gösterdiğimiz önemli olan. Samanlık yanıyorsa yangını neyin başlattığı nın
ne önemi var. Sorulması gereken soru “Yangını
söndürmek için ne yapmalıyım.
Kendimiz
hakkındaki inancımız, kaderimizi belirler.
Edison başarısızlığı kabullenmeyi
reddetti. Ampulü çalıştırmak için binlerce yol denedikten sonra “Çalıştıramamanın
binlerce yolunu keşfettik”, dedi.
Bilinciniz, bilinen tecrübelerden ve inanmak
istediği çeşitli fikirlerden yola çıkarak çıkarımsal mantık yürütme yapar. Öte
yandan bilinçaltı tam tersine işler. Ona birşeyi gelecekte birgün başarmayı
arzuladığınızı söylerseniz arzunuzun gercekleşmesini hep gelecek bir zamana
erteler. Direktiflerimizin yerine getirilmesi için şimdi kelimesi kullanılmalı
ve direktifimiz “şimdi” için geçerli
olmalı.
İYİ BİR BELLEK İÇİN DÖRT İLKE
1- Dur- bak-dinle
2- Öğrenme süreci, fikirlerin
birleştirilmesine bağlıdır.
3- Sizin için çalışmasını istiyorsanız belleğinize
güvenin.
4- Kendini yönetme, kesin sonuçlar
getiren kesin bir eylemdir.
Bir şeyi ezberlemenin en iyi yolu bir
fikri diğeriyle birleştirmektir. Geçmişi belleğimizden silmek mümkün değildir,
ama onunla barış yapabiliriz. Bilinçaltınıza sabah altıda kalkmak istediğinizi
söylerseniz ve belleğinize inanıyor ve güveniyorsanız tam altıda uyanırsınız. Hatırlamak,
hatırlayabilecek şeyin içimizde olduğuna inanmaktır. Hatırlayamam demekten vaz
geçin. Hatırlamak istediğiniz her şeyi hatırlaya bilirsiniz. Okulda
öğrendikleri şeyleri hatırlamakta güçlük çeken gençler, yıllar önce televizyonda
seyrettikleri bir filmi kolayca hatırlayabilirler.
Beş parasız, yalnız, sevilmeyen,
dışlanmış bir insan olabilirsiniz. Endişe çözüm değildir. Her şeyi mümkün kılan
Allaha dönmek, ona yönelmek sorunu
aşmaya yeter. Endişelenmekten vazgeçmenin üç yolu vardır.
1- Allah’ın orda olduğunu anlamak.
2- Olumlu düşünmeye çalışmak.
3- Yol gösterilmesi için dua ettikten
sonra olumlu tavır takınmak
Sonuç olarak, KORKMUYORUM, BU GÜNÜ
YAŞIYORUM, ALLAHIN ORADA OLDUĞUNU BİLEREK HER GÜNÜ GELDİĞİ GİBİ KARŞILIYACAĞIM.
UYKUSUZLUK HASTALIĞINI YENEBİLİRSİNİZ
Uykusuzluk hastalığı hayali bir
tehlikedir. Her hangi bir şeye dikkati yöneltmenin zihni uyanık tuttuğu
bulunmuş, çoğu zaman uyku için de geçerli bu. Uykunun mutlaka gerekli
olmadığına vücudumuzun uyumadan da ihtiyacı olan dinlenmeyi sağlaya bileceğine ikna
olursak bizi uykudan alıkoyan endişenin hakkından gelebiliriz. Kafalarını sakin,
vücutlarını gevşemiş halde tutanlar uyumadan da uyuyarak olduğu kadar dinlenebileceklerini
kanıtlarlar.