İkna Teknikleri Taktik; Gizli Hipnotik Dil Kalıpları

GİZLİ HİPNOTİK DİL KALIPLARINI KULLANIN
Karşınızdaki insanın ruh halini, dilediğiniz yöne çekmenizi sağlayacak özel, sözel sırlar vardır. Hipnotik Dil Kalıpları kavramının kökeni varsayımlardan oluşur. Bu sözlerinizin ardında gizlenen, asıl niyettir.

Örneğin; ‘Sanırım hızlı okuma yeteneğin sayesinde bu kadar çabuk öğreniyorsun’ dediğinizi düşünelim. Bu cümledeki varsayım, hızlı öğrenmeyi sağlayan bir şeyler olduğudur. Bu da tahminen hızlı okuma yeteneğidir. 
Bu örtülü varsayımların Hipnotik bir gücü vardır. Genellikle, dikkatle kurulmuş cümlelerde, karşıdaki insanın beyninin hemen farkına varacağı ve sorgulamadan kabulleneceği bir çok varsayım bulunur. 

Bir başka örnek daha vermek gerekirse; ‘Bu özel rapor üzerinde çalışmaya başlamadan önce bir şeyler atıştıralım, olur mu?’ Bu cümlede, söz konusu kişinin o ‘özel rapor’ üzerinde çalışacağı varsayılmaktadır. Bu arada, cümlenin sonundaki ‘olur mu’ ya dikkat ettiniz mi? Bu, genellikle başın evet anlamında yukarı aşağı sallanması eşliğinde kullanılan bir yönlendirme tekniğidir. Karşınızdaki insan bu isteğinize genellikle onay verecektir. 

Hipnoz araştırmaları yapan insanlar, bir insanı belirli ruh hallerine sokmanın, hipnozcunun dilediği şey hakkında düşünmeye başlamasını (ürününüzü satın almak, sunduğunu hizmetlerden yararlanmak, sizin adayınıza oy vermek, projenize yardımcı olmak) sağlamanın çeşitli yöntemleri bulunduğunu tespit etmiştir. 

Bir şeyi hayal etmek, o şeyi elde etme ya da ondan uzak durma sürecinin ilk adımıdır. Ardından, bize ürünlerimizi ya da hizmetlerimizi satın alma, önerimize onay verme, o andaki hedefimizi gerçekleştirme konusunda ne yapmayı düşündüklerini anlatmalarını isteriz. 

İnsanlar, sırf sordunuz diye, size düşüncelerinin gizli şifrelerini açıklamaz. Bu amaçla, geçerliliği bilimsel olarak kanıtlanmış teknikleri büyük bir ustalıkla kullanabilmeniz gerekir. Bunlar, karşı tarafın size uyum göstermesi konusunda inanılmaz sonuçlar doğurabilen özel sözcükler ve cümlelerdir. İnsanların sizin önceden belirlediğiniz yargılara ulaşmasını sağlayan ifadelerin bir kısmını aşağıda bulacaksınız. 

Hipnotik Dil Kalıpları’nın cesur bir tavırla, her ne istenirse yapılacağını varsayan bir havada kullanıldığını fark edeceksiniz. Bir başka deyişle, ilk örnekteki Hipnotik talimat, ‘Bu arabayı satın al. Buna karar verdin’dir. Bu talimat, ‘Sana söyleyecek değilim’ şeklindeki Hipnotik ifadenin içine gizlenmiştir. Cümlelerdeki talimatlar büyük harflerle, Hipnotik ifadeler ise koyu harflerle yazılmıştır. Buradaki talimat, müşterinin gerçekleştirmesini istediğimiz şeydir. Bu ifadelerin cümle kalıplarına pek uyduğu söylenemez. Buna pek aldırış etmeyin. Bunların çok etkili ifadeler olduğunu, kullanırken çok dikkat etmek gerektiğini de belirtmekte fayda var. Parantez içerisindeki bölümler de kısa ancak, önemli açıklamalar yer almaktadır. 

· ‘Sana BU ARABAYI Almanı söyleyecek değilim. Buna sen karar vereceksin.’
· ‘Sana BORSAYA DAHA ÇOK PAR YATIRmanı söyleyecek değilim. Kendi hesabını kendin yapacaksın. (Farkındaysanız, sana söyleyecek değilim deseniz de aslında bir talimat veriyorsunuz!)
Bir insana ne karar verdiğini sorduğunuzda, verdiği yanıt, neye inanarak karar verdiğini ve fikrini nasıl değiştirebileceğinizi (nasıl satış yapabileceğinizi, ikna edebileceğinizi) anlatır. 

· ‘Düşündüm ki, KULÜBE BAŞLANGIÇTA SADECE BİR YILLIĞINA ÜYE OLmak isteyebilirsin. BİR YILIN SONUNDA ÜYELİĞİNİ YENİLERSİN.’
· ‘BU GÜZEL ARABAYI SATIN ALmayı bir düşün istersen.’ (Almak zorunda değilsin; ama yine de düşün!)
· ‘Hemen şimdi KARAR VERmek zorunda değilsin.’
· ‘İnsanlar KALİTELİ BİR ARABAYA SAHİP OLMANIN ÖNEMİni nasıl anlamaz?’
· ‘HEMEN KARAR VERmen şart mı bilmiyorum. Kaçmıyor ya! (Aslında biliyorum; ama kibarlığımdan böyle söylüyorum.)
· ‘BU ARABA 1 LİTRE BENZİNLE 10 KM GİDİYOR desem şaşırır mıydınız?’ (‘Desem şaşırır mıydınız’ ifadesi, çok edici bir gerçeğin açıklandığını vurguluyor.)
· ‘Size 10 YAŞ GENÇ GÖRÜNmenin yollarını gösterseydim, UYGULAr mıydınız?’ (Bu kusursuz bir kapanış hazırlığı sorusudur. Gösterebilecek olmasanız bu soruyu sormazdınız. Şimdi ‘evet’ yanıtı alır almaz gösterebilir ve anlaşmayı bağlayabilirsiniz.)
‘…olsaydı’ = ‘Hayal edin.’
Bu söz doğruca bilinçaltına işler ve zihinsel bir virüs gibi harekete geçer.

Hipnotik Dil Kalıplarını Tekrar gözden geçirelim;

· Akıl verecek değilim ama…
· Ne düşünüyorsunuz?
· Bilmek isteyeceğinizi düşündüm…
· Karar vermenize yardımcı olacak…
· Mecbur değilsiniz..
· Kimi insanlar nedense..
· Bilemiyorum…
· Görmek ister miydiniz?
· Bazıları..
· Olsaydı…
· Seçmeniz gerekseydi..
· Hiç gördünüz mü?...
· Neler olabileceğini bir hayal edin…
· İlgileniyor musunuz?
· Size yöntemini gösterseydim…
· Bilemezsiniz..
· Acaba?
· Sizce de öyle değil mi?
· Siz de öyle hissetmiyor musunuz?
Sırf bu kelimeleri kullanmanız, elbette ki, karşı tarafın istediğiniz şeyi yapacağını garantilemez. Bu sözleri söylerken kullandığınız ses tonu, sesinizin hızı gibi şeyler de çok önemlidir. Bu ifadeleri farklı iş ortamlarında elinizden geldiğince kullanarak alıştırma yapın ve izleyin bakalım neler oluyor… 


YAZAN: Nilay Karagülmez Abamor

MOTİVE OLAMIYORUM!

MOTİVE OLAMIYORUM!
ÖNCE NİYET
Bir öğrencinin verimli çalışmaya başlaması “niyet” le başlar. Eğer niyet etmişseniz işin çoğunu hallettiniz demektir.

Günümüz öğrencilerine baktığımızda başta bir niyet sorunu olduğunu görürsünüz. Anne baba uzmana gelip diyorlar ki: “Yahu hocam; bu hiç ders çalışamıyor. Aslında yapmak istiyor ama dersin başına oturunca duramıyor.” Bu kişilerle yaptığım bireysel görüşmelerin sonucunda hep benzer bir manzara ile karşılaştım. Kişi sözde ders çalışmak istiyor ama gerçekte daha olaya niyet dahi etmemiş. 

Öğrenci: “Evet ders çalışmam gerektiğini biliyorum, bu vesile ile hayatım kurtulacak.” gibi sözler söylese de aslında ciddi anlamda buna tam olarak inanmamış oluyor. 

Şimdi hep niyet etmeye çalıştığınız ama bir türlü tam istediğiniz gibi başaramadıklarınız var ya, onları nasıl edebileceğinize ilişkin bazı yollar göstermeye çalışacağım. Ama tabi önce niyet etmelisiniz. Yani değişime niyet etmelisiniz. Niyetiniz yoksa kim size ne anlatırsa anlatsın hepsi boşa gider. 

NE ZAMAN ÇALIŞMALIYIM?
Aslında sabahları hem fizyolojik açıdan hem de ruhsal açıdan daha dinç bir zaman olduğu için öğrenciler için ders çalışma bakımından daha verimli olarak bilinir. Ancak çok iyi olan öğrencilerin bazıları gece çalışma alışkanlığına sahipti. Akşam saatlerinde oturup gece geç saatlere kadar ders çalışıyordu bu öğrencilerim. Vücutta bir uyum mekanizmasıyla beraber yaratılmışız. Bundan dolayı bu öğrencilerim normalde biyolojik olarak hazır olmamaları gereken gece saatlerine, önce psikolojik olarak hazırlanmışlar ve psikolojik olarak hazır olduktan sonra da vücut da biyolojik olarak bu duruma uyum sağlamış.

Bir öğrenci için her ne kadar dinlenmiş olduğu sabah saatleri daha verimli olsa da eğer düzenli olarak akşam saatlerinde çalışmaya alışmışsa vücut ona da uyum sağlıyor. Sanıyorum burada uygulanacak en kötü yöntem tamamen düzensiz ve belirsiz saatlerde yapılan çalışmalardır.

Belli zaman dilimleri belirleyin ve bunu bir programa bağlayın. O programın çok ideal olmasına gerek yok. En az yapacağınız şeyleri yazın ona. Uyamadığınız durumlarda yaptırımlarınız olsun. Dersinizi çalışmazsanız bilgisayar da oynamayacağınızı yaptırım olarak kendinize uygulayabilirsiniz. 

Hazırladığınız programı her zaman görebileceğiniz bir yere asın ve uygulama konusunda kendi kendinize bağlayıcı sözler verin.  Ders çalışmaya canınız isteyince değil, programda saati gelince başlayın. Çalışmaya başlayınca isteğiniz de artmaya başlayacaktır.

NEREDE ÇALIŞMALIYIM?
Ders çalışmak için sessiz ve sakin bir ortam ayarlanması dersi öğrenmenizi kolaylaştırır. Çalışma odasında sandalyede oturarak ve masamızın üzerinde sadece o anda çalışacağımız kitap ve defterin bulunduğu gereksiz dikkat dağıtıcı malzemelerin olmadığı bir ortamda çalışmalıyız.

Yatarak çalışma kulaktaki denge merkezinin, beyni uyararak dinlenme pozisyonunu algılaması ve metabolizmayı yavaşlatarak hem verimsiz çalışmamıza hem de uykumuzun gelmesine sebebiyet vereceğinden tercih edilmemelidir.

Bazı öğrenciler müzik dinlerken daha iyi anladıklarını iddia etseler de bunun gerçek tarafı pek yoktur. Belki hafif tonda çalan ve kulaklıktan değil ortamdan gelen dikkat dağıtıcı olmayan bir müzik fazla olumsuz etkilemeyebilir.

Ayrı bir odada çalışmak her zaman tercih edilmelidir. Eğer ayrı bir oda yoksa salonun bir köşesinde de çalışılabilinir ancak televizyon ders yaptığınız esnada açık olmamalıdır.

NE KADAR ÇALIŞMALIYIM?
Ne kadar ve hangi süre aralıklarıyla çalışacağınız kendi yapınıza ve çalışacağınız derse göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak ders çalışmada en yüksek verimi elde etmek için öğrenme seanslarının 45 dakikalık bölümlere ayrılması gerekir. 45 dakika ders çalıştıktan sonra, 5 dakika çalıştığınız konuları gözden geçirebilirsiniz. Her çalışma seansından sonra da on dakikalık bir dinleme arası vermek doğru olur. On dakikalık dinlenme aralarında beden gevşer, zihin öğrendiklerini sağlamlaştırır. Aralık çok fazla olursa bu sefer de tekrar konsantre olmakta zorlanabilirsiniz. 

Çok yoğun bir şekilde haftada bir iki gün çalışmak yerine daha az yoğunlukta ama haftada beş veya altı gün çalışma şeklinde planlama yapılırsa daha verimli olur.

Ders çalışırken, derse bakış açınız size ileriki zamanlarla ilgili ya çok olumlu ya da çok olumsuz geri dönüşümde bulunabilir. Eğer derse “Ben bu konuyu öğrenmem lazım, bana ileride de lazım olacak.” Düşüncesiyle çalışırsanız, zihniniz bu bilgiyi uzun süreli belleğe sağlam bir şekilde kaydeder. Yok eğer, öylesine günü kurtarmak için çalışırsanız beyniniz o zaman bu bilgiye “Belli bir zaman lazım sonra önemli değil.” Etiketi yapıştırır ki, çabuk unutulmasına sebep olur.

Ders müfredatları her yerde birikimli bilgi üzerine kuruludur. Yani bugün gördüğünüz konuyu seneye ve daha sonraki sene de değişik şekillerde ve birikimli olarak göreceksiniz. Her seferinde yeniden öğrenmeye kalkarsanız ne derece büyük bir zaman israfı yapacak olduğunuzu herhalde tahmin edebilirsiniz.

Bunun için: nasıl olsa o dersi çalışıyorsunuz. Yapacağınız tek değişiklik derse vereceğiniz manayı değiştirmek. Gıcık, lüzumsuz gibi manalar yerine “Evet bu bana lazım olacak.” Manası yükleyin, her şey bir anda değişsin.

Sınavlara çalışmış olmak için çalışmayalım. Her bir sınavı, bizi belli bir hedefe ve ideale götürecek birer vasıta olarak görelim. Bu bakış açısını en büyük faydasını yine sizler göreceksiniz.

BEN ÇALIŞMAK İSTİYORUM AMA OLMUYOR
Kendi kendimize söylediğimiz ve bizi motive edecek söylemlere, oto telkin denir. Bu telkinleri bilinçaltımızı harekete geçirmek için kullanabiliriz. 

Telkinler bilinçaltımızı yönetebilmenin en güzel yollarından biridir. Önce, bilinçaltı sistemimizin nasıl çalıştığını, sonra da onu nasıl kontrol edebileceğimizi ve ders çalışmada motivasyon kaynağı yapabileceğimizi anlatmak istiyorum.

12 yaşındaki Hasan babasıyla beraber akşam oturup televizyon izliyorlar. Ailenin diğer fertleri yatıyor. Biraz sonra televizyonda korku filmi başlıyor. Baba kanalı değiştirecekken Hasan: “Baba lütfen değiştirme ben artık bu filmlerden korkmuyorum. Biliyorum ki onlar gerçek değil. Makyaj falan yapıp bizi korkutmaya çalışıyorlar.” diyor. Baba da “Aslan oğlum büyümüş.” diye düşünüp oğluyla birlikte korku filmini izlemeye başlıyor. Biraz sonra babanın da uykusu geliyor. Oğluna “Hadi yatalım.” diyor ama nafile. Oğlan kafaya takmış bir kere, artık büyüdü ya, sonuna kadar seyredecek. Baba yatar ve Hasan filmi izlemeye devam eder.

Hasan arada bir ürker ama “Bunlar gerçek değil. Ben artık büyüdüm. Bunlardan korkmuyorum.” gibi cümlelerle bir taraftan da kendini teskin eder. Neyse film bitince Hasan kendinin hiç korkmadığını ve bunu nasıl başardığını yarın arkadaşlarına anlatacak olmanın hayali ile televizyonu kapatıp odasına doğru harekete geçer. 

O da ne? Salonun ışığını kapatmaya eli gitmez Hasan’ın. Gider önce koridorun ışığını yakar sonra gelip salonun ışığını kapatır. Koridorun ışığını kapatmadan önce de gider kendi odasının ışığını yakar. Kendi odasına giren Hasan tam ışığı kapatacaktır ki sanki bir ses duyar. Gider hemen yatağının altına bakar, sonra perde arkasına. Herhangi bir şey olmadığını görünce de ışığı kapatıp en hızlı bir şekilde yatağına girip yorganı kafasının üstüne çeker.

Peki, Hasan hiç korkmadığını söylemişti. Neden o zaman bu kadar farklı hareketler yaptı? Bilinç düzeyinde kendini o kadar da inandırmıştı. Neden biliyor musunuz? Hasan korku filmini izlerken bilinç düzeyi filmin gerçek olmadığını defalarca kendine telkin ederek kendini rahatlattı. Ya bilinçaltı? 
Evet, bilinç üstü inandı ki bu gerçek değil sadece bir film. Ama bilinçaltı ne diyor?  “Ne gerçek değili, ben gördüm. Hepsi de bal gibi gerçekti.” diyor. Bundan dolayı Hasan yatmadan önce bir sürü garip hareket sergiliyor. Çünkü bilinçaltının çalışma şekli gördüğüne ve duyduğuna inanma şeklindedir. Siz oraya ne söylerseniz ona inanır. Bilinç üstü gibi yargılama ve karar verme mekanizması yoktur. O duyduğuna ve gördüğüne inanır.

“Ben çalışmak istiyorum ama olmuyor.” diyen kişiler öncelikle bilinçaltlarını da yönetebilmeyi öğrenmelidirler. Bilinçaltı gördüğüne ve duyduğuna inandığı için onu yönetmenin yolu da ona bir şeyleri duyurmaktan yani “Telkin” den geçiyor. Bilinçaltına sürekli yapamam, edemem derseniz belli bir zaman sonra buna inanır. Bir gün “Yapabilirim galiba” dediğinizde de bu sefer daha önceden olumsuzluklarla beslediğiniz bilinçaltınız size engel olur. Siz “Yapabilirim” dersiniz o, “Hayır sen beceremezsin” der. 
Öğrenci, sınavım kötü geçecek derse, sınav günü büyük ihtimalle kötü geçer. Bunun için olumlu bakmayı öğrenmemiz ve sürekli kendimize olumluyu telkin etmemiz gerekir.

Hasan filmi seyrettikten sonra bilinçaltı ondan çok etkilendi ama eğer Hasan sürekli kendine filmin gerçek olmadığı yönünde telkinlere devam ederse birkaç güne kadar ışıkları rahatça söndürüp yatmaya başlayabilecektir.

Bilinçaltındaki olumlu-olumsuz algılama bir terazinin iki kefesi gibidir. Siz dışarıdan aldığınız telkinlerle ve yaşadıklarınızla hangi tarafa fazla yük yüklerseniz, bilinçaltında onlar ağır basmaya başlar ve bilinçaltı ona inanır.

Bir öğrenci sürekli “Matematikten nefret ediyorum.” diyorsa, dersinin başına oturduğunda da bilinçaltı ona büyük bir defans gösterecektir. Bu defansı kırmak başta zordur. Çünkü terazi olumsuz tarafa düşmüştür bir kere. Eğer sürekli terazinin olumlu tarafı desteklenirse öğrenci derse oturduğunda, o anlam veremediği isteksizlikle karşılaşmayacaktır. Bu destekleme: dışarıdan gelen “Sen beceremezsin” gibi sözlerin kesilmesi; çocuğun kendi kendine ben yapabilirim, matematiği sevebilirim gibi telkinlerde bulunması ve ısrarla çalışmaya devam etmesiyle yapılabilir.

Yazar : Hakan META

KENDİMİZE NOTLAR - MOTIVE (KARIŞIK)

"Kaygı yarının acısını geçirmez, bugünün neşesini götürür."

ÖNCE KENDİNE DEĞER VER.

KENDİNE DEĞER VERİRSEN KENDİNE BAKAR VE İLGİLİ OLURSUN.

YAPMAK İSTEDİĞİN ŞEYLER İÇİN KENDİNE EMİR VER.
ONLARDAN KAÇMAYA ÇALIŞMA.

EVE GİTTİĞİNDE YAPMAN GEREKEN ŞEYLERE ODAKLAN VE ONLARA BAŞLA.
BAŞKA ŞEYLERE DALIP VAKTİNİ HARCAMA.

Seni daha önce nelerin mutlu ettiğini, mutlu olurken nasıl duygular içinde olduğunuzu hatırlayın.

Bu şeyi yaptıktan sonra ödülünüzün ne olduğunu veya olacağını düşünün. 
İnsanların sizi takdir ettiğini veya iyi not alacağınızı veya birşeyi bilmenin mutluluğunu yaşayacaksınız.

Oyunların sıkıntılı oldğunu düşünüp dersin heyecan verdiğini hissedin. İnsan belirli duygu ve durumlardan kaçmak için uğraşır. Mesela dersten kaçmanın nedeni çabayı vermemek için yani acıdan kaçmak olabilir. Ya acıdan kaçmaya çalışırız veya haz almaya çalışırız. Dolayısı ile şu anda yaptığımız hareket o andaki acıdan kaçma ve hazza koşmak için olabilir.

Kendinize örnek alabileceğiniz kişi bulun. O kişi olmak için uğraşacağınız insan bulun. Bu sizi ateşleyecek ve harekete geçirecektir.

"Başarısız insanlar bahane bulur."

Fark yaratma yürekliliğini gösterme ve gerçekten yapmaya değer bir şey yapma zamanı gelmiştir. Mutlaka büyük bir amaç değil; ama yüreğinizde tutuşan herhangi bir şey arzunuz, düşünüz olan bir şey için... Yeryüzündeki günlerinizin değerli ve anlamlı geçmesi, kendinize olan borcunuzdur, yaşamın tadına varın, var gücünüzle hedefe odaklanın.
Joyce Giula

'Ne kadar sert ve agresif bir hayat sürersen sür, bir gün ılımlı ve sabırlı yaşamayı öğrenirsin. 
Ne kadar kızgın ve sinirli bir hayat sürersen sür, bir gün soğukkanlılıkla yaşamayı öğrenirsin.
Bazı şeylere sabretmeyi bazı şeyleri kafaya takmamayı öğ-renirsin.
Hayat öğretir, hayat bekletir, hayat uslandırır.'
Deli Çocuğun Güncesi / Özgür Bacaksız

Derse çalışma isteğiniz yok ve artık oyun televizyon oynamaya başladınız. 
Hemen kendinize can alıcı soruları sormaya başlayın.

- Bu oyunu oynayarak ne kazanıyorum?
- Televizyon seyrederek ne kazanıyorum?
- Bu yaptıklarımın getirisi ne olacak?

Günde Bir Doz Motivasyon

Sizi tanıyabilir miyiz? 
Amerika-Teksas’da yaşıyorum. 30 yıldır evliyim, iki kızım var. Bilgisayar endüstrisinde bağımsız satış temsilcisiydim, grafik üretim işimi kurdum. Ardından ‘Günde Bir Doz Motivasyon’u yayımladım.

Nasıl oldu da motivasyon yazıları kaleme almaya başladınız? 
The Daily Motivator (Günlük Motivasyon) adını verdiğim web sitem, başlangıçta girişimcileri ve bağımsız çalışanları hedef alan başka bir web sitesinin içindeki bölümdü. Web sitesine yeni içerik sağlayacak bir şey arıyordum. Kişisel gelişim ve motivasyon eskiden beri ilgilendiğim konulardı. Her gün kısa bir mesaj yazıp web sitesine koymaya başladım. Birkaç ay sonra tepkiler o kadar olumluydu ki The Daily Motivator kendi başına bir web sitesi haline geldi. O zamandan beri takipçilerim artıyor. 17 senede 5 binden fazla günlük mesaj yazdım.

Birilerinin hayatını değiştirdiğinizi düşünüyor musunuz?
Yapmaya çalıştığım şey; okurları, kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlenmelerine ve ellerindeki en iyi olasılıkları değerlendirmek için güçlü olmaya teşvik etmek. Sadece bir şeyler yazarak başkalarının hayatını değiştiremem, çünkü bu, yazdığım şeyi okuyana bağlı.

Ralph Marston’ın günlük yazılarından örnekler 
“Bugün, yapmaktan korktuğunuz bir şeyi yapın.”
“Hayal ettiğiniz her şeyi gerçekleştirecek güce sahipsiniz.” 
“Ne istediğini bilmek bencillik değildir.” 
“Hayatı tutku, anlam ve doyumla yaşayarak meydan okumanın tadını çıkarın.” 
“Çoğu zaman kısa gibi görünen hayatınızın ne kadar değerli olduğunu bir düşünün.”
“Mesajlarım, kişileri hayata tekrar bağladı”

Demek ki işe yaradı. Hayata tekrar bağlanan takipçileriniz oluyor mu? 
Evet. Hatta birkaç kişi, hayatlarına son vermeyi düşündükleri bir sırada yeniden yaşamaya devam etme arzusu duyduğunu anlattı. Bu olağanüstü bir şey. Birçok insandan da sağlıklarında, mesleklerinde ve maddi sorunlarında gelişmeler kaydettiklerini, felaket ve kayıplar sonrası şifa bulduklarını duydum. 
Herkes kitabınızda anlattığınız formülleri hayatında uygulayabilir mi? Nasıl yapacağız bunu?
Her mesaj herkese uymayabilir ama insanlarda farklı şeyler uyandırabilir. Yine de mesajların herkese ulaşması, anlaşılır olması için çalışıyorum.
“Hayatımız her gün yaptığımız ‘önemsiz’ seçimlere göre şekillenir” diyorsunuz. Ne demek bu?
Her gün, bize önemsiz görünen bir sürü küçük seçim yapıyoruz. Ama hiç biri önemsiz değil. Evinizde sızıntı yapan bir boru varsa, günün sonunda yerde küçük bir gölcük bulabilirsiniz. Evden birkaç ay uzaklaşırsanız, boru su sızdırmaya devam eder, döndüğünüzde her şeyi suda yüzerken görebilirsiniz. O gün içinde önemsiz görünen bir şey, aylar veya yıllar sonra büyük önem taşıyabilir. Günden güne, tekrar tekrar olumlu seçimler yapma alışkanlığı edindiğimizde, zaman içinde büyük ve değerli karşılıklar bulabiliriz.
“Korkularınıza kulak verin” 

İnsanlar hayatı yaşarken en sık nerede hata yapıyor? 
En büyük hatamız, korku engeline takılmak. Hayatta bir sürü tehlike var ve akıllı olup korkuya kulak vermek lazım. Korkunun amacı bizi durdurmak değildir, daha zekici ilerlememizi sağlamak. Korku bize yol gösterir, rehberlik eder, bazı şeylere dikkatimizi çeker. Bu da iyidir. 

Sosyal ağlarda çok fazla zaman geçiren, bilgisayar oyunları ile gün öldüren insanlara kızıyor musunuz?
Kızmıyorum ama sosyal ağlarda ve bilgisayar oyunlarıyla zaman öldüren insanlar için üzülüyorum. Sosyal ağlar çok faydalı iletişim araçları. Ne yazık ki insanlar onları anlamsız şekillerde kullanabiliyor. 

En çok kızdığınız nedir? 
Özensizlik, ihmalkârlık. Yaptığı şeye veya herhangi bir insana zarar verdiğine, hareketlerinin sonuçlarına dikkat etmeyen insanlar... Özensizlik, insanlar kendi yaşamlarına karşı sorumluluk duygusuna sahip olmadıklarında ortaya çıkar. Hayat zordur ve insanın kendi hayatının sorumluluğunu üstlenmesi çok çalışmayı gerektirir.

Siz odaklanma, motivasyon adına bir şey yapıyor musunuz?
Egzersizi aksatmıyor, yüzüyor, ormanda uzun yürüyüşlere çıkıyorum. Bunlar, odağımı ve motivasyonumu korumama büyük fayda sağlıyor. Meditasyon da yapıyorum. Sadece oturuyorum, zihnimi boşaltıyorum, huzur içinde kendi varlığımın farkına varıyorum.

“Hayatta kestirme yollar yok”

 Motivasyon, odaklanma üzerine sayısız kitap basılıyor. ‘Günde Bir Doz Motivasyon’ farklı kılan ne? 
Kitabımın mesajları özgün, çünkü okurlara, hayatlarındaki olumlu olasılıkları hatırlatacak şekilde yazıldılar. Mesajlar ders vermez, azarlamaz ve yargılamaz. Onun yerine yaşamdaki güzel şeylerin kutlanmasına hizmet ederler, bu güzel ve değerli şeylere daha fazla odaklanmak için ilham kaynağı olurlar.

Ailesini geçindiremeyen kişinin motivasyondan fazlasına ihtiyacı yok mu sizce?
Evet, elbette. Ama ailesini geçindiremeyen bir insan zaten çok büyük bir motivasyona sahiptir. Açlık ve aile sevgisi, güçlü motivasyonlardır. Ailesini doyurmak için mücadele veren biri, sofraya yiyecek koymanın yolunu bulmak için ne gerekiyorsa yapacaktır.

Çocuklarınıza verdiğiniz en önemli öğüt ne?
Hayatta kestirme yollar olmadığı.



MOTİVASYONU BOZAN ETKENLER

MOTİVASYONU BOZAN ETKENLER
Neden motive olamıyoruz ?
   Neden motive olamıyoruz sorusunu incelemeden önce bu soruyu daha anlaşılır bir hale getirmek gerekiyor. Daha önce Motivasyonun bizi harekete geçiren itici güç olduğundan bahsetmiştik. İnsanın işini isteyerek yapmasıdır motivasyon. Öğrencinin de dersini severek çalışması... Öğrenmeyi ihtiyaç olarak görmesi …Çalışmak için içinde bir güç bulması (Saygın, 2013) .O halde motive olamamayı incelerken eyleme geçmemizi (ders çalışmak, ödev hazırlamak ) engelleyen,  bizi yavaşlatan güçleri düşünmeliyiz.
   Sizlerde de bizlerde de bazen bir isteksizlik meydana gelir. Bir türlü dersin başına oturamayız (Saygın, 2013). Hiçbir şey yapmak gelmek içimizden.Ödevlerden kaçmak içinde sadece uyku ve eğlencenin olduğu bir dünyada yaşamayı isteriz. Ama diğer taraftan çalışılacak bir sürü ders ,  yetiştirilmesi gereken tonla ödev  bizi bekler. Ne dersin başına oturabilirsin ne de ders dışındaki tüm eğlencelerinde dinlenmelerinden keyif alabilirsin. Aklın daima derstedir. Vicdan azabı çekersin. Kötü hissedersin.  Vicdan azabı çekiyorsun ya eğlenceden de vazgeçersin bu sefer sürekli oyalanırsın, derse hazırlık için .Ama bunlar sadece hazırlıktır.
   Peki bizi ders çalışmaktan , ödev hazırlamaktan alıkoyan, harekete geçmemizi engelleyen durumlar veya düşünceler nelerdir?  Sözün kısası neden motive olamıyoruz bu isteksizlik nerden geliyor?

Ümitsizliğe Düşmek
   Öğrencinin sınavı gözünde büyütmesi, kendisini yetersiz hissetmesi, başarı düzeyi yüksek olan arkadaşlarıyla kendisini kıyaslaması ümitsizliğe düşmesinin başlıca sebeplerindendir. Ümitsizliğe düşen öğrenci çalışma şevkini kaybettiği için bir süre sonra nasıl olsa kazanamayacağım diyerek çalışmayı bırakabilir. Bu girdaba düşen öğrencinin psikolojik destek alması çok önemlidir.

Hedef Belirlememek
“Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur.” P.Durcker
   Motivasyon, ister kişinin içinden gelsin, ister kişinin dışındaki güçlerle oluşsun, her zaman ulaşılmak istenen bir hedef gerektirir (Morris, çev., 2002). Bu hedefe ulaşmak için harekete geçeriz. Eğer hedef yoksa motivasyondan bahsedemeyiz. , ne istediğini,nereye gideceğini bilmeyen biri yola çıkamaz. Acıktıysan mutfağa gidersin, eğlenmek istiyorsan parka gidersin.
   Hedefe giden yolu bir dağın zirvesine çıkmaya benzetirsek, zirveye giden yolun başlangıcında sadece motivasyon vardır, zirvede ise ulaşmayı istediğimiz hedef vardır. Hedef, dakikada 100 kelime okumak da olabilir, mimar olmak da olabilir( Morris, çev., 2002). Ders çalışmayı sevmemenin , masanın başına bir türlü oturamamın en büyük sebebi budur: hedefimizi bilememek, Niçin ders çalışıyoruz sorusuna cevap verememek. Sizi evinizden dışarıya çıkarıyorlar ve hadi yürü diyorlar ama nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz nereye gidersiniz veya gittiniz ne kadar emin adımlar atabilirsiniz?
   Hedefleri belirlemede yapılan yanlışlar da motivasyonu olumsuz etkilemektedir. Öğrencinin hedef belirlerken gerçekçi olması ve ayaklarının yere basması çok önemlidir. Bazı öğrenciler kapasitesini ve çalışma temposunu göz ardı ederek kendileri için çok yüksek olan hedefleri belirleyebiliyor. Daha sonra bu hedeflerine ulaşamayacaklarını anlayınca da strese girip motivasyonlarını kaybedebiliyorlar.(Çakmaklı, 2010)
   Hedefler belirlenirken öncelikle öğrencinin kendini, istekleri ve yetenekleri ile tam ve doğru bir şekilde tanıması ve sonra da çevredeki koşullara ( zaman gibi) uygun olarak gerçekçi olması gerekmektedir.Öğrenci bu süreçte şu sorulara yanıt aramalı:
Ben ne yapabilirim?
Hangi konularda başarılıyım?
Neleri yapmaktan hoşlanıyorum?
Bu hedef beni ileride mutluluğa ulaştırabilir mi?
Hedefim benim açımdan ulaşılabilir mi?
   Öğrenci bunun gibi sorularla kendini keşfetmeye, hedefini belirlemeye çabalamalıdır. Aksi takdirde ders çalışmaz, ders çalışamaz. Çünkü ne için çalışacaktır ki? Onun amacının olmaması ders çalışmayı vakit kaybı olarak görmesine sebep olacaktır. Niye çalışsın ki yapılacak onca eğlenceli iş varken? 

Kararsızlık
   Kararsızlık öğrencinin vaktini ve beynini büyük ölçüde meşgul eden oldukça önemli bir sorundur.  Onu mu yapsam, şunu mu yapsam? diye düşünmekten hiçbir şey yapmazsınız, yapamazsınız.
Buridan’ın Eşeği: Hem aç hem susuz olan bir eşek, kendisinden eşit uzaklıkta bir yere konulmuş olan su ve saman balyası arasında bir türlü karar veremeyip hem açlıktan hem susuzluktan ölür. Hikayede bir tutam otu bir yere, başka bir tutam otu da ondan biraz uzak diğer bir yere koyuyorlar. Eşeği de tam ortaya. Eşek tabi aç, ot yiyecek.Ancak hangisini yiyecek otlardan? Sağa mı gitse, soldakini mi yese? Bir türlü karar verememiş. Öyle ki eşek sonunda açlıktan ölmüş. Böyle bir olay olmuş mudur, bu dünyadan bir eşek sırf kararsızlığı yüzünden göç etmiş midir? bilinmez. Ancak şu bir gerçek ki, kararsızlık eşeğin düştüğü durumun tam adıdır (Saygın, 2001).

Çalışmaya Başlayamamak
    Motivasyonu bozan etkenlerden biri de çalışmaya başlayamamaktır. Çalışmaya başlayamamanın en büyük nedeni çalışılacak dersi veya konuyu sevmemektir.(Meb,2013 ,b)
   Bu dünyada iki tip insan vardır: Bir şeylerin olmasını izleyenler ve bir şeylerin olmasını sağlayanlar . (Morris, çev., 2002) Yıllarca düşünen şu insan gibi.(resimdeki)

Çalışılacak Konuya Dikkatimiz Yoğunlaştıramamak
   Öğrencilerimizin en fazla şikayetçi oldukları konulardan biri da ders çalışmaya yoğunlaşamamaktır. Amaçlarımıza ulaşmak için, yapılması gerekli olana yoğunlaşmış bir dikkate ihtiyacımız var (Morris, çev., 2002).Konsantre olmadan çalışma başında harcanan saatler, öğrenme adına kişiye pek bir fayda getirmezken; kişinin kendini vererek yaptığı bir saatlik çalışma, çok verimli olur.
   Bir dikkat testi ile dikkatin önemini daha iyi anlayalım:  Metindeki “f” harflerini bulma testi.

Çalışmayı Sevmemek
   Çalışmayı sevmemenin en büyük nedeni  çalışılacak dersi veya konuyu anlamamaktır. (Meb, 2013, b). Konuları derste iyi dinlememek bize onların olduğundan çok daha zor olduğunu düşündürür. Eve gittiğimizde bu çok zor konuları nasıl çalışacağız stresi kaplar içimizi ve biz en iyi çözümü buluruz. Eve gelince okulu unutmak… Annelerimiz hadi artık ödeve yavrum! Diye seslendiğinde bizim o dersin başına geçmemek ve geçeceksek bile biraz daha ertelemek için bir sürü bahanemiz çoktan hazırdır. Anne öğretmen hasta. Anne yarın cumartesi. Bu konuda epey zeki olduğumuzu kabul ediyorum. Bütün bunları o sıkıcı hem de anlaşılması zor bir yığın dersten kaçmak için yaparız. Üstüne üstlük öğretmen her geçen gün yeni yeni konular işlemeye devam eder.Derste işlenen dersler tekrar da edilmezse çalışılması gereken konular gözümüze  küçük bir dağ gibi görünmeye başlar. Şimdi gözümüzde canlanan resim şudur: hem zor hem de bir yığın ders. Bu nedenlerle  derslerimizi biriktirmek yanlış bir davranıştır. O günün işi o gün sona ermeden bitirilmelidir. (Çakmaklı, 2010). Böylece azar azar çalışmak gözümüze çok daha sevimli gelecektir.

Çalışma İsteksizliği
   Bakın Garfield ne diyor: İçimden bir ses bana çalış diyor.. bir süre sonra.. neyse sustu. Bizim içimizden geçen seslere ne kadar benziyor değil mi? Her zaman çalışmak isteriz ama bu istek çok çok kısa sürer.
    Arkadaşlar, motivasyon, çalışmayı isteyerek yapmaktır. Diğer bir ifadeyle, çalışmak için içimizde bir istek duymamızdır.Motivasyon bizi harekete geçiren güçtür.Bir işi isteyerek yapanlar, o işten verim alırlar. Verimli bir çalışmanın gerçekleşmesi de o işi istemeye, isteyerek yapmaya bağlıdır.(Saygın, 2001).
   Öğrenciler genelde başarılı olma ile ilgili uçuk istekleri vardır. Çoğu başarılı olmak ister ama çalışmak istemez. Bu - Ben yaşamak istiyorum; ama hiç su içmek, yemek yemek istemiyorum demekle aynıdır. (Saygın, 2001).
   Armut piş ağzıma düş diye bir söz vardır bizde tam da bu durumu anlatır. Armutu yemek isteriz ama ağzımıza kendisinin gelmesini isteriz.

 Çalışılacak Dersi Anlamamak
   Öğrenci anlamadığı dersi çalışmak istemez. Anladığı derse de çalışmayı çok sever. Ben de sınavlara öğrencilik hayatımda matematik dersini çok severdim. Günümün çoğunu matematik testleri çözerek geçirirdim. Öğrencilerin de genelde çok çalıştığı dersler anladıkları, bir şeyler başarabildiklerini hissettikleri derslerdir.Okulda dersi anlayamamak ve evde de anlamak içim çaba sarf etmemek motivasyonu büyük ölçüde düşürür.öğrenci anlamadığı dersi gözünde büyütür. Bir türlü başlamak istemez o derse çalışmak için hep en uygun saati bekler ama o uygun saat bir türlü gelmez.(Saygın, 2001)
   Sizler de bazı derslere çok çalışıyorsunuz. Dikkat edin, bu dersler aynı zamanda en başarılı olduğunuz dersler. Çünkü bu dersleri anlıyorsunuz. Anladıkça seviyor, sevdikçe de çalışıyorsunuz... Öyleyse, gördüğünüz her dersi anlamaya çalışın.
Yani, insan sevdiği işi yapmak ister. Yaptığı işi de sever. Sonuçta, anlamadığınız ders veya konu olmamalıdır. Bu bağlamda anlamadığınız ders veya konulan anlayana, tatmin olana dek bir bilene sormalısınız. Burada en büyük yardımcınız öğretmenleriniz olacaktır.(Saygın,2001)

Bakış Açısı
   Derslerin sıkıcı olduğunu veya hiçbir zaman anlaşılamayacak kadar zor olduğunu veya küçük bir dağ kadar fazla olduğunu veya çoğunun gereksiz olduğunu düşünmek  motivasyonumuzu düşürür. Olumlu bakış açısına sahip olmak her konuda işimize yarayacak,kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacaktır. Bakın şu mahkuma, o korkunç hapishane odasını nasıl farklı görüyor?

Kendine güvensizlik
   Öğrencinin kendine güvensizliği kendini tam olarak tanımamasından ve başarılı  olacağına inanmamasından kaynaklanır (MEB, 2013, b).

Başarıya İnanmamak
   Öğrenciler çoğu zaman kendilerine güvenemediklerinden, hedeflerine ulaşamayacaklarını düşündüklerinden ne yaparlarsa yapsınlar durumu değiştiremeyeceklerine kendilerini inandırıp ders çalışmak için bir girişimde bulunmamaktadırlar.Başarılı olacaklarına inanmamaları derslere karşı ilgi ve isteklerinin son derece azalmasına neden olmaktadır (Çakmaklı, 2010).
   Biraz daha anlatılacak olursak, insan inanmadığı şeyler peşinde koşmaz. Eğer hedeflerinize inanmıyorsanız, onlara ulaşabileceğinizi düşünmüyorsanız, kimse size ders çalışmayı sevdiremez.Eğer başarıya, başarabileceğinize inanıyorsanız bu sefer de kimse o hedefe ulaşmanıza mani olamaz.
   Bakın bu resimde de başarıya ulaşmasına ramak kala çalışmayı bırakmış bir insanı görüyoruz ne kadar acı değil mi? Bir insan, kendisini başarıya götürecek davranışları yaparsa, sonuçta başarıya ulaşabilir. Öyleyse arkadaşlar, çalışmak ve hedeflerimize ulaşmak biraz da bizim elimizdedir.

Verimsiz Ders Çalışma
   Öğrenci, sistemli ve sonuca yönelik olmadıktan sonra saatlerce ders çalışsa dahi istediği verimi alamaz. Verim alamayınca da bir süre sonra psikolojik anlamda yorulacak ve motivasyonunu kaybedecektir. Masa başında geçirilen uzun, sıkıcı ve hiçbir sonuca götürmeyen çalışmalar öğrencideki tüm isteği alıp götürecektir.
   Çalışmaya başlamadan önce ilk yapılacak iş kesinlikle buna karar vermektir eğer bu olmaz ise boşuna dersin başına oturuyoruz, kendimizi aldatmış oluyoruz demektir. Oysa yapılan işte veya derste daha verimli olmak herkesin arzusudur (Çakmaklı, 2010).

Acelecilik  
   Derslerimize acele ile çalışmak dersi anlamamızı zorlaştırır, dersten keyif almamızı engeller.
   Bir de özellikle hırslı öğrenciler bir süre çalıştıktan sonra hemen netlerinin patlamasını notlarının yükselmesini bekler. Oysa netlerin yükselmesi, belli bir ilerleme göstermesi için zamana ihtiyaç vardır. Bu sabrı gösteremeyen öğrenci çalıştığım halde netlerim bir türlü yükselmiyor, neden bir türlü başarılı olamıyorum diyerek pes edebiliyor.
 Şöyle bir göz atalım. Tarihte yer alan büyük önderler hedeflerinden vazgeçmedikleri için hatırlanıyorlar.
   Edison`a ampulü keşfetmeden önce, başarısız olduğu 999 deneme için ne hissettiğini sormuşlar. Edison şaşırmış: "999 başarısızlık mı? Hayır! Işığa kavuşamamanın 999 yolunu keşfettim o kadar. Hafızası çok zayıf olan Edison şimdi “Dünyayı Aydınlatan Adam” olarak anılıyor (Carnegie, Akt. Çakmaklı, 2010).
   Einstein, okumayı dokuz yaşında öğrendi, normal okulda başarılı olamayınca da babası tarafından askeri okula yazdırıldı. Ayrıca sınıfının en başarısızları arasındaydı ama kim bilebilirdi ki ileride izafiyet teorisini ortaya atıp kocaman bir bilim adamı olacağını! (Carnegie, Akt. Çakmaklı, 2010).
   Peki arkadaşlar, şu isimler de size tanıdık geliyor mu?
Meliha KANATSIZUÇAN?
Nuri KABURGEDİKLİ?
Necdet BABADANDOĞMA?
   Bu kişileri tanımıyorsunuz değil mi? Çünkü bunlar hedeflerinden çabuk vazgeçtiler.                           
   Yurtdışında, alanlarında üstün başarıyı yakalamış insanlarla yapılan bir araştırmaya göre; bu başarılarının altında yatan en büyük etkenin “vazgeçmemeleri” olduğu tespit edilmiştir. Evet başarısızlıklardan yılmama ve vazgeçmeme. Aynen sular gibi...”Mermeri delen suyun gücü değil devamlılığıdır.”
   Öyleyse vazgeçmemek için inanmalısınız, kendinizi adayabilmeniz için inanmalısınız ve kısaca; başarmak için inanmalısınız!... Başarıyı hedef alı;mükemmel olmayı değil, yanlış yapma hakkınızdan vazgeçmeyin;vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kaybedersiniz.Unutmayın; mükemmelliğin ardında korku yatar. İnsan olduğunuzu hatırlayarak korkularınızı göğüsleyin (Morris, çev., 2002).

MOTİVASYONU ARTIRMANIN VE BAŞARININ 12 YOLU

1.Hedefinin hayalini kur
   Gözlerini kapat ve kendini gelecekte ne yapıyor olarak görmek istiyorsan,onu yaparken canlandır. Hayal etmenin gücüne saygı duy ( Morris, çev. ,2002).
   İstediğin liseyi,o liseyi kazandığını ve liseyi bitirdikten sonraki hedeflerini hayal et.Bu yolla hayallerini somutlaştırabilirsin.Bu seni hem mutlu edecek hem de hedefine olan istekliliğinin derecesini artıracaktır.

2.Güne motivasyon dolu cümlelerle başla
   Sabah uykudan uyandığın zaman ilk görebileceğin yere
          Ben sınavda hedeflediğim başarıyı göstereceğim
          Çünkü ben elimden geleni yapıyorum
          Kendime inanıyor ve güveniyorum
   Cümlelerini yazdığın bir yere as.Bu cümleler güne motivasyonun yüksek bir düzeyde başlamanı sağlayacak ve sana kazanman için çalışman gerektiğini hatırlatacaktır.

3.Planlı ol ve yaptığın plana uy
          Bugünkü çalışmamı yarına bırakırsam bir şey olmaz
          Bu akşam kendime iyi hissetmiyorum
   Akıllıca hazırlanma zor bir çalışmayı çok daha kolaylaştırabilir. Amacın ne olursa olsun, plan yap! (Morris, çev., 2002) Planlarından taviz vermemeye çalış.Arkadaşların seni çağırdığında dışarı çıkmamdan bir şey olmaz deme.Özellikle yatma kalkma saatlerin belli olsun.Her gece aynı saatte yatmaya,her sabah aynı saatte kalkmaya gayret göster.İlk önce kendine ne olacağını sor;sonra ne yapmak gerekiyorsa yap.

4.Kendine güven
   Tembel insanlar asla şanslı değildir (İsabet, 2013).Her harekete geçtiğinde daha önceki başarılı deneyimlerini hatırla.Bu duyguları hissettiğinde kendini başarılı bulacaksın ve güven duygun artacak.Pasif değil aktif ve başarılı bir insan olduğuna inan.Sahip olduğun yetenekleri kullanmasını bil (Kim, çev., 2005). Yoksa bir kartal olarak doğup bir tavuk olarak ölebilirsin.

5.Kazanma umudunu yükselt
   Büyük istekleri olan insanların hedeflerine nasıl ulaştıklarını izle.İstek bulaşıcıdır ve herkesi etkiler.Mümkün oldukça başarıya ulaşmış kişilerin hayatlarını anlatan kitaplar,hikayeler ve röportajları oku (İsabet, 2013).

6.Bir modelin olsun
   Kendisinden bir şeyler öğreneceğin bir model seç. (Ellez, 2003; 19). Bu kişi senin saygı duyduğun ve kendisi gibi olmak istediğin birisi olmalıdır.Eğer çevrende böyle kişiler yoksa,tarihimizdeki başarılı şahsiyetleri ya da bilim adamlarını model olarak alabilirsin.

7.Ertelemeyi erteleyin
          Uyku
          Yorgunluk
   Her insan yaşamının bir döneminde bir şeyleri ertelemiştir.Seni hedefine ulaştıracak çalışmalarını ertelemen,seni başarılı olmaktan alıkoyanların en başında gelir.Bir süre sonra bu ertelemeler bahaneye dönüşür.Örneğin erteleme taktiklerinden en çok kullanılanı uyku ve yorgunluktur.Zor ve çaba isteyen bir işi yaptığında kendini ne kadar yorgun hissettiğini hiç fark ettin mi?Bir işe başlamak her zaman kaygıyı azaltır.Ertelemek ise kaygıyı artırır.Onun için hemen çalışmaya başla.Ve şunu da bil ki yaptığın işi mükemmel yapmak zorunda değilsin.Mükemmel olarak yapamadığın bir iş,hiç yapılmamış bir işten çok daha iyidir.  (Morris, çev., 2002).

8.Bahanelerden kurtul
   Çalışmak için müsait gün ve zaman bekleme, uygun yer arama! (Başgil, 2010 Akt., Çakmaklı, 2010). Başarılı insanlar her türlü engellere rağmen çalışmaya devam edenlerdir (Çakmaklı, 2010). Başarısızlığın ve ilerlemenin başladığı noktada engellerin bahaneye dönüştüğü noktadır. Başarılı olmak için çok çalışmaktan ziyade az da olsa sürekli çalışmaya ihtiyacın var.İlerlemek yavaş da olsa sürekli yürümekle mümkündür. (Morris, çev., 2002)

9.Böl parçala ve yut
   Sana 400 ekmek yiyebilir misin diye sorsam bana ne dersin?Düşün biraz.Ama yılda 400 ekmek yiyebilir misin desem muhtemelen cevabın evet olacaktır.Çünkü günlük ortalama 1 ekmek yapıyor.Olaylara bütüncül bakma yoksa çalışmalardan soğuyabilir ve korkabilirsin. (Kim, çev.,2005) Günlük ortalama 100 soru çözmekle 10 aylık bir zaman zarfında yaklaşık 30.000 soru sayısına ulaşabilirsin.Okyanusun yapısını bir damla suyun yapısından farklı görme.Çünkü o büyük devasa okyanus su damlalarının birleşmesinin sonucudur.Bir damla suyu çok küçümseme (İsabet, 2013). Oysa yumuşacık su ısrarla damladığında taşları delmiyor mu?Biriktiğinde gemileri yüzdürmüyor mu?Sel olduğunda şehirleri yerle bir etmiyor mu?Mağaralardaki heyecan verici sarkıt ve dikitler damlaya su zerreciklerinin birikiminin sonucu değil mi?Tüm büyükler küçüklerin birleşmesiyle oluşmuştur. (Kim, çev.,2005)

10.Virüslerden (kötü arkadaşlardan) uzak dur
   Çevrende ders çalışmanı olumsuz etkileyecek.planlarını uygulamana engel olabilecek ve seni hedeflerinden soğutan,uzaklaştıran arkadaşların varsa onlar senin arkadaşların değil onlar senin virüslerindir.Bunlarda en kısa zamanda temizlenmen senin  hayrına olacaktır.Özellikle sana inanmayan,çalışmalarını hafife alan,seni sürekli olumsuz duygulara sürükleyenler yok mu sen onlara inat başarın için savaş! (Kim, çev.,2005)

11.Olumlu kelimeleri seç
·         Matematiği yapamam
·         Fen bilgisinden hiç anlamam
   Günlük hayatında bunu başarabilirim ya da bu konuyu öğrenebilirim gibi olumlu cümleler kullanmaya dikkat et.Kurduğun,cümlelerin senin psikolojin ve davranışların üzerinde son derece önemli etlileri olduğunu unutma. Matematiği yapamam.Fen bilgisinden hiç anlamam deme! (Kim, çev.,2005)

15.Çalışmalarını sınırlama
   Zirveye gözünüzü dikin, fakat zirveyi gördüğünüzde ona ulaştığınızı sanmayın (Morris, çev., 2002).
   Bazı öğrenciler girmek istediği okulu kaç netle kazanabileceklerini öğrenmek isterler.Bu öğrencilerin bunu öğrenmek istediklerinin sebebi ise,netlere göre kendilerine bir çalışma performansı hazırlamaktır.Bu yöntemin çalışmalarını olumsuz yönde etkilediğinin farkında değildirler.Size bunu yaşanmış bir olayla anlatayım.Selin adında bir öğrenci Ankara Fen Lisesi ne gitmek istiyordu.Selin sürekli oraya kaç netle gidebileceğini hesaplıyordu.Deneme sınavlarında o nete göre kendine hedef koyuyordu. Sınava iki ay kala deneme sınavlarında bu hedefine ulaştı ve hedefe ulaşmanın verdiği rahatlıkla ders çalışma performansını düşürmeye başladı.Çünkü o kendini o netle sınırlandırmıştı. Öğretmenleri kendisini uyarmasına rağmen uyarılara kulak asmayan Selin için beklenen sonuç tabi ki olumsuzdu.Selin istediği okulun altında bir okula yerleşti.Aslında o tüm soruları yapabilecek bir kapasiteydi.Ama o kendisine belli bir sınırlandırma getirmişti.Bu olayın aynısının başına gelmesini istemiyorsan kendini sınırlandırma.Şunu unutma tüm soruları yapanların senden hiçbir farkı yok.Senin yapman gereken,bunu gerçekten istemek,gereken azmi göstermek ve çalışmaktır.Bunu uyguladığında kendindeki gelişmeyi fark edeceksin.
   Her zaman hedeflerinin ötesine ulaşmaya çalışan, kendini sınırlandırmayan Nick’i tanıyalım. (video).
   İşte Nick, iki kolu ve iki bacağı olmayan bu kişi, bizlere bu halde bile neler yapılabileceğini, neler başarılabileceğini gösteriyor.
   Arkadaşlar biz seminerimizin başından bu yana motive olmamızı engelleyen bir çok faktörden konuştuk di mi? Bu sadece bir kısmı idi. Eğer boylu boyuna bir araştırma yapılsa 9999999999….. ve bunlar başka faktörlerle ilişkilendirilse 999999999999999999… engel görebiliriz, bizi motive olmaktan alıkoyan. Ama arkadaşlar bana inanın ki harekete geçmemizin önünde sadece bir engel var: KENDİMİZ!
    Teşekkürler…






 KAYNAKÇA
Aktaş, Z.;  Çobanoğlu, G.; Yazıcılar, İ.; Er N. (2006). Profesyonel basketbolcularda spora         özgü başarı motivasyon düzeyinin cinsiyetler açısından karşılaştırılması. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/17/882/11130.pdf  , 7 Mart 2013 tarihinde internetten alınmıştır.
Cüceloğlu, D. (2000) .İnsan ve davranışı :psikolojinin temel kavramları. (10. Baskı). İstanbul:Remzi Kitabevi.
Çakmaklı, K. (2010). Öğrenmek ve başarmak sanatı. (1. Basım). İstanbul: Yağmur Yayınları.
Doğan, A.(2006).Hayatın İçinden Başarı Hikayeleri.İstanbul: Kariyer Yayınları
Ellez,A. M. (2003). Güdü ve aktif öğrenme. Çoluk Çocuk Anne Baba Eğitimci Dergisi, 31, 19.
İsabet Dersanesi. (2013). Motivasyon.[Broşür] İsabet Dersanesi Rehberlik Komisyonu: Yazar.
Kim, S. H. (2005). Kendinizi ve başkalarını motive etmenin bin bir yolu. (A. Çimen, Çev.) İstanbul: Timaş Yayınları.
MEB (2013). Yönetim ve motivasyon. http://pgm.meb.gov.tr/daireler/merkez_atama/Sunular/motivasyon.ppt, 7 Mart 2013 tarihinde internetten alınmıştır.
Morris, T. (2002). Gerçek Başarı:  Mükemmellik üzerine yeni bir felsefe.(A. Önder, Çev.).                   İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Saygın, O. (2001).Değişim rüzgarları.İstanbul: Hayat Yayınları.
Yılmaz, H.(2010).Eğitimde ölçme ve değerlendirme.(8. Baskı). Konya: Çizgi Kitabevi.

.

Sayfalar

Popüler Yayınlar