Platon bir gün, ülkenin en büyük bilgesinin yanına gider. Bilge onu karşılar ve oturup sohbet etmeye başlarlar. Platon bilgeye döner ve "Sen bu dünyanın en bilge kişisisin. Sen hayata dair herşeyi bilirsin. Bana öyle bir anahtar ver ki, bütün kapıları açmamı sağlasın." der.
Bilge Platon'a döner ve, " Ama bu yükü taşıyabileceğinden emin misin ?" diye sorar.
"Evet" der Platon, " lütfen bana dünyanın en büyük hazinelerine ulaşmamı sağlayacak sırrı ver."
"Bunu bilmek, sana çok büyük bir sorumluluk yükleyecek" der bilge. "
Bu sırrı öğrendiğinde,artık bunu saklayamazsın. Bunu yapman gerekecek. Eğer sırrı öğrendikten sonra uygulayamazsan, o zaman sır seni yavaş yavaş ölüme götürecek. Eğer kullanmazsan, sır senin başına bela olur. Bu çok kritik bir karar anıdır senin için, çünkü hem hazineyi hem de zehri tercih edebilirsin. Bunun için hazır mısın ?
"Evet" der Platon. " Bu sırrı taşımaya hazırım. Sırrı kullanacağıma dair yemin ederim sana. Eğer kullanmazsam, o zaman da başıma gelecekleri kabul ediyorum."
"O halde yaklaş yanıma" der bilge. " Kulaklarını dört aç ve beni dinle. Sana dünyanın en büyük sırrını veriyorum. Ama bunu bildikten sonra, kullanmazsan eğer,başına büyük bir dert alıcaksın."
Bilge büyük bir dikkatle Platon'un gözlerinin içine baktı ve bütün gücü ile sırrı açıkladı.
"İşte budur dünyanın en büyük sırrı" dedi bilge. "Sana bütün hazineleri verecek olan sır budur. Çok basit ama çok büyük bir sırdır bu."
Platon şaşkındı. " Ama bu çok basit" dedi.
Bilge o sözünü bitirmeden yine sırrı haykırdı büyük bir sesle, "Yap..."
"Soru yok, yorum yok, endişe yok.Yalnızca yap.." diye haykırdı yeniden.
"Sana dünyanın kapılarını açacak olan sır budur işte!" dedi."Eğer muhteşem bir yaşam istiyorsan, o zaman git ve yap... Eğer başarı istiyorsan,zenginlik istiyorsan, git ve yap..."
Platon bir şeyler söylemeye çalıştıkça, şaşkınlığını dile getirmek istedikçe, bilge onu susturdu ve "Yap..." diye haykırdı. Platon sırrı öğrenmişti. Artık dünyanın en büyük hazinesine sahipti herşeyi elde edebilirdi. Sadece gitti ve "yaptı"...
İşte artık dünyanın en büyük sırrına sahipsiniz. Bu sır hayatınızı değiştirebilir. Bu sır sizi hayallerinizin de ötesine götürebilir. Başarılımı olmak istiyorsunuz,gidin ve yapın. Zenginlik mi istiyorsunuz, gidin ve sadece yapın. Ne istiyorsunuz,sınırlı bir hayat mı yoksa, rüya gibi bir hayat mı?O zaman gidin ve yapın.
Bunu başarabilir misiniz?
Bunu yapabilir misiniz ?
Yapın o zaman!....
Motive olamıyorum Diyenlere 2. Yazı
Motivasyon günümüzde birçok insanın ortak sorunu. Özellikle anne babalar ve eğitimciler, çocuklarını motive edemediklerinden, çocuklar da derslerde başarılı olamamaktan şikâyetçi.
Durum böyle olunca çocuklarla yetişkinler arasında iletişim sorunları yaşanmaya başlıyor. Çocuklar ise bir türlü motive olamadıkları için istedikleri başarıyı gösteremiyor.
Ebeveynlerinden ve öğretmenlerinden çoğu zaman olumsuz mesajlar alıyorlar.
Peki, o halde ne yapmalı? Herkesin şikayet ettiği motivasyon sorunu nasıl çözülür?
Öncelikle sorunun kaynağına inmek gerekir. Yani sorunu kimler yaşıyor? Tabii ki çocuklarımız. O zaman çocuklarımız yani öğrenciler ne yapmalı ki büyük bir istekle çalışmaya başlasınlar. Şimdi de bu soruya cevap verelim.
Motivasyonu, bir işi yapmak için bireyin içinde duyduğu güçlü bir istek olarak tanımlıyoruz. Yani istek ne kadar güçlü ise o kadar motive olunmuş demektir. Örneğin, “sinemaya gitmek” için güçlü bir isteğiniz varsa mutlaka uygun bir zaman aralığı bulup gidersiniz. Aslında hayatımızdaki bütün işler için de durum böyle değil midir? Yani birinci adım, “istemek”tir. Bir Fransız atasözü: “Bir atı suya ütebilirsiniz; ama ona zorla su içiremezsiniz.” der. Biz de ise bunun karşılığı “Zorla güzellik olmaz.”
İkinci adım ise, uzak ve yakın hedeflerin ne olduğunu belirlemektir. Şu da unutulmamalı ki uzak hedeflere ulaşmak, yakın hedeflerin gerçekleşmesine bağlıdır. Yani ders çalışmak, diploma almak, başarılı olmak, kariyer yapmak gibi bir sıralama çıkıyor karşımıza. Bu denklemde yakın hedef ders çalışmak, uzak hedef ise kariyer yapmak veya başarılı olmaktır.
Üçüncü adım, “başlamak”tır. En büyük sorunlardan birisidir ders çalışmaya başlamak. Çeşitli etkenler, çoğu zaman engel olur bize. Bazen televizyon, bazen bilgisayar veya internet, bazen arkadaşlarımız ve dostlarımızdır. Aslında asıl engel biziz; engel, kendimizi çalışmaya ve başarılı olmaya ikna edememiş olmamızdır. Uzak hedefimize yeterince kilitlenmeyişimiz ve bunun sonucunda da yakın hedefimize asılmayışımızdır.
“Ders çalışmaya başlayamamak” sorununu yakın hedefi küçülterek giderebiliriz. Örneğin, ÖSS veya OKS gibi milyonlarca öğrencinin hazırlandığı bir sınava hazırlanıyorsak ve günlük belirli süre ders çalışmamız ve soru çözmemiz gerekiyorsa hemen yapmamız gerekenleri küçük parçalara ayırmalıyız. Büyük lokmaları yutmaya çalıştığımızda sorunlar yaşadığımız gibi, ara vermeden ve bizi çokça yoracak bir tempoda çalışmak öğrendiklerimizi hazmedememe sorunu yaşatır bize. Yediklerimizden tat almak için küçük lokmalar halinde ve tane tane yememiz gerektiği gibi, çalıştığımız konuları öğrenmemiz içinde konuları parçaları ayırmalıyız.
“Başlayamamak” sorununu gidermek diğer çözüm yolu da ders çalışmaya hemen başlamaktır. Yani şartlar ne olursa olsun hemencecik başlayalım. Gerekirse sonra mola verebiliriz. Unutmayın, “erken kalkan yol alır.”
Dördüncü adım da “beklememek”tir. Yani hemen yola koyulmaktır. Motive olamayanların çoğu kendilerine ilham gelmesini bekler. Bu kişiler “Bir ilham gelsin de o zaman aslanlar gibi çalışırım” der. Oysa ki ilham sanatçılara, yazarlara, şairlere ve ressamlara gelir. Onlara da her zaman gelmez “ilham” denilen sihirli değnek. İstenilen, sevilen, arzu edilen şeyler için ilham usulca ve sessizce gelir. Televizyonda güzel bir program, tam donanımlı bir bilgisayar, hemen dünyaya açılabileceğimiz bir internet ve cep telefonumuz kadar bize yakın ve mesajlarıyla sürekli yanımızda hissettiğimiz arkadaşlarımız olduğu sürece ilham yanımıza uğramaz olur.
Bu nedenlerle başarı denklemi öğrencilerin düşündüğü:
1 - "Ders çalışma isteğinin uyanması"
2 - "Ders çalışmaya başlamak ve sürdürmek"
3- "Başarı” gibi değildir.
Bu denklemde küçük bir yer değişikliği yapmamız gerekir.
Yani başarılı olmak için:
1 - "Ders çalışmaya başlamak ve sürdürmek"
2 - "Çalışma isteğinin uyanması"
3 - "Başarı” şeklinde bir denklem oluşturmalı.
1 - "Ders çalışma isteğinin uyanması"
2 - "Ders çalışmaya başlamak ve sürdürmek"
3- "Başarı” gibi değildir.
Bu denklemde küçük bir yer değişikliği yapmamız gerekir.
Yani başarılı olmak için:
1 - "Ders çalışmaya başlamak ve sürdürmek"
2 - "Çalışma isteğinin uyanması"
3 - "Başarı” şeklinde bir denklem oluşturmalı.
Bu denklemin çalışması için ders çalışmaya başarılı olunan ve sevilen dersle başlamalı. Böylece sıkılıp çalışma odasını terk etmek gibi bir sorunla karşılaşma ihtimali azalır.
Beşinci adımda ise “hayır” demeyi bilmektir. Her şeyden önce kendimize hayır demeliyiz. Yani tembelliğimize ve bizi tembelliğe iten, çalışmaktan alı koyan, dostlarımız gibi görünün ama bizi başarıdan ve öğrenmeden uzaklaştıran yersiz arkadaş davetlerine, zamansız televizyon programlarına, saatlerimizi alan bilgisayarımıza “hayır” demeyi öğrenmeliyiz. Bunlarla ders konusunda tercih yapmalıyız. Bu tercihlerimizde önceliğimiz derslerimiz olmalı. Yani kendimize temel bir başarı ilkesi belirlemeyiz. Önce ders, sonra televizyon gibi.
Başarılı olmak çalışmayı sevmekle mümkündür. Çalışmayı sevmek içinde başarılı olmayı gerçekten ve yürekten istemek gerekir. Yaşadıklarımıza yer yer geri dönüp baktığımızda “keşkeler” yerine “iyi ki yaptımlar” olsun istiyorsak sevdiklerimize ve kendimize karşı sorumluluklarımızı zamanında ve yapılması gerektiği gibi yapmamız gerekir.
Unutmayın, motivasyonsuzluk problemini oluşturan biziz, bunu çözmek için sihirli bir değneğe ihtiyacımız yok. Öncelikle bunu sorun olarak kabul etmemiz ve kurtulmak için niyetlenmemiz gerekir. Sonrasında ise yukarıda sıraladığımız adımları sırasıyla uygulamak kalıyor.
Sevgiyle kalın ...
ÖSS birincisi Mücahit Erdoğan ile başarısının SIRLARI
Büyük başarılar, kolay kazanılmıyor. Fedakârlık, emek, sabır ve inanç
gerekiyor.
Bir de doğru çalışmak.
Doğru bir strateji ile çalışmak; başarının birinci kuralı.
Elbette ki zorluklar, engeller, sıkıntılar olacak.
Ama hepsini aşabileceğinizi görmek, başarabileceğinize yürekten inanmak; düştüğünüz yerden azimle kalkabilmek, hedefinize kilitlenmek, umuda sarılmak; sonuçta “Her şeye değdi” diyebilme mutluluğunu ve huzurunu getiriyor.
Bu mutluluk ve huzur; elinden gelenin en iyisini yapma duygusu, yaşanmaya değer.
ÖSS Eşit Ağırlık (EA) 2 birincisi Mücahit Erdoğan’la başarılarının sırlarını konuştuk.
O, bu işi bir numara olarak nasıl tamamladı?
Bir şampiyon olarak nasıl çalıştı, nelere dikkat etti?
Ne zaman hazırlanmaya başladı?
Kendini nasıl motive etti?
Sınavı nasıl yönetti?
Bütün bunları detaylarıyla, ÖSS’ye hazırlanan dostlarıma başarılı bir model olması ümidiyle, bir eğitimci gözüyle öğrenmeye çalıştım.
Mücahit’le mezun olduğu Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi’nde konuştuk.
Okul, köklü ve çok başarılı bir lise. Geçtiğimiz yıl, kuruluşunun 160. yılını kutlamış. Bu yıl da, ÖSS’ye damgasını vurmuş İstanbul’un first class liselerinden. Sayısal 1 Türkiye ikincisi Emrah Doğan ve Sözel 2 Türkiye birincisi Ömer Faruk Topal da bu liseden.
Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi’nin başarıları kadar mimarisi de çok etkileyici. Çok estetik bir tarihi mimarinin içerisinde, yüksek tavanlı rahat sınıflar, akıllı tahtalar, her sınıfta projeksiyon cihazları, laboratuarları ve başarılı kadrosuyla İstanbul’un Top Ten okullarından.
Okul müdürü Mücahit Yentürk’le de sohbet etme fırsatı buldum. Mücahit bey, işini severek yaptığı her halinden belli, pozitif enerji veren, dinamik, heyecanlı, coşku dolu sempatik birisi. Kayıt için gelen, pırıl pırıl, gözlerinden zekâ fışkıran çocuklarla ilgilenişine tanık oldum. Orada, çocukların gözlerindeki pırıltıyı hissettim. Heyecan duydum. Müdür beyin, onlara değer verişi, yüreklendirmesi beni çok etkiledi.
Elbette, bu başarılar kolay elde edilmiyor. Ülkemizde başarı çabuk harcanan bir değer, ne yazık ki. Böyle başarılı okullara, böyle başarılı öğrencilere neler yapılıyor bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var; (biraz karamsar olacak, ancak yine de söylemeliyim) ülkemizde en az takdir edilen şey; başarıdır, desem yanlış olmaz, herhalde.
Başarılı insanların önlerine engeller çıkarmada; herhalde, dünyada bizden daha ileri bir ülke yoktur. Sözle, “Marifet iltifata tabiidir” diye de sağda solda söyler dururuz. Ama icraatta, marifetli insanı, bin pişman etmede üstümüze yoktur.
Sonra da, bu insanlar neden başka ülkelere gidiyor diye ağıtlar yakarız.
Böyle muhteşem gençlerimizi görünce ben yine coştum. Oysa konumuz bu değil. (Bu arada; öğrenilmiş çaresizliklerin kırılması ile ilgili yazımı unutmuş değilim.)
Bu muhteşem başarısı için başta Mücahit’i, emeği geçen ailesini, İstanbul Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi öğretmenlerini, FEM Dershanesi Fatih Sultan şubesi öğretmenlerini tebrik ederim. Başarılarını yürekten kutluyor ve alkışlıyorum.
Haydi,
şimdi arkanıza yaslanın ve bu beyin harikası arkadaşımızın söylediklerine kulak
verin.
180
sorunun hepsini doğru yapma niyetim vardı.
Çok büyük fedakârlıklarda bulundun. Büyük zorluklar aştın ve hayallerine ulaştın. Sonucu öğrenince neler hissettin? Mesela, öğrenir öğrenmez kendi kendine ne dedin? Neler düşündün? Böyle bir başarı hedefliyor muydun ve bekliyor muydun?
Böyle
bir başarıyı hedef olarak kendime koymuştum, çalışmaya başladığım zamanlar. 180
sorunun hepsini doğru yapmak gibi bir niyetim vardı. Ama sınav sonrası
sonuçlara bakınca pek bir ümidim kalmamıştı. Sonucu öğrenince ilk anda şok
oldum. Çünkü böyle bir sonuç beklemiyorduk. “Belki ilk on olabilir” demişti
rehberlikçimiz de. Şoku atlatınca çok sevindim tabi. Arkadaşlarım ve hocalar da
yanımdaydı, beraber paylaştık bu mutluluğu.
Kaç
puan ve hangi derslerden kaçar net yaptın?
SAY-2:
373, EA-2: 379 puan
Türkçe;
1 yanlış, Sos-1; 1yanlış, Mat1; 0 yanlış, Fen-1; 2yanlış, Ed-Sos; 2yanlış,
Mat-2; 0 yanlış, Fen-2; 3 yanlış.
Nereyi
tercih ediyorsun?
Cerrahpaşa
İngilizce Tıp ilk tercihim.
Hayırlı
olsun. Cerrahpaşa İngilizce Tıp’ı ne zamandan beri hedefliyordun?
Çalışmaya
başladım zamandan beri aşağı yukarı böyle bir hedefim vardı. Hatta 11. sınıfta
rehberlik dersinde geleceğe yazdığımız mektupta Cerrahpaşa İngilizce tıptan
mezun olduğumu yazmıştım.
İyi
bir hedefin varsa iyi bir başlangıç yap!
ÖSS’ye
hazırlanmaya kaçıncı sınıfta başladın?
9.
sınıftan beri dershaneye gidiyorum ama asıl çalışmaya 11. Sınıfta başladım,
demek daha doğru olur.
Başarında
en çok etkisi olan şeyler neler?
Çalışmaya
erken başlayıp yapılacak şeyleri önceden bitirmek, konularda eksik olduğumuz
noktaları tespit edip bunları gidermeye çalışmak.
Doğru
ve etkili bir program
Nasıl
bir programla çalıştın? Mesela, Matematiği ve Türkçeyi nasıl çalıştın?
Matematik
soru çözmekle ilerleyen bir ders. Erken başladık demiştim, bu çalışma biraz da
matematikle başladı doğrusu. Konuları hızlı bir şekilde işledik. Daha sonra bu
konular üzerine gerek okulda gerek dershanede bolca soru çözüp konuları
ayrıntılarıyla öğrendik.
Sözel
konuları 11. Sınıf bitince yaz tatilinde çalıştık. Dershanenin verdiği program
buydu. Sözel konusunda eşit ağırlıkçı arkadaşlarımdan çok büyük fayda gördüm.
Ben onlara sözel sorularımı sorardım, onlar da bana sayısal sorularını.
Okuldaki sınıf arkadaşlarım da çok yardımcı oldular. Mesela, edebiyat
sınavlarında önce oturup hep beraber ders çalışırdık. Önceki gün evde çalışmış
olanlar bildiklerini bize anlatırdı genelde. Biz de not tutardık.
Başarının
Yüzde 99’u ter.
Günlük
çalışma programın nasıldı?
Okul
olduğu zamanlar; okul çıkışında dershaneye giderdik. Hafta içi derslerin olduğu
günler de vardı. Dersler bitiği zaman genelde bir buçuk saat etüt, yarım saat
mola şeklinde çalıştık. Okula gitmediğimiz zamanlar, sabah deneme sınavı
olurduk, sonra program yine aynı olurdu.
Herkes
düşer ama kalkanlar kazanır.
Senin
de motivasyonun düştüğü inancının kırıldığı zamanlar oldu mu? Böyle zamanlarda
kendini nasıl motive ediyordun?
Bu
kadar yoğun bir tempo olunca insan ister istemez yoruluyor, çoğu zaman bırakıp
gitmek istiyor. Böyle zamanlarda hocalarım ve arkadaşlarım sayesinde
toparlandım diyebilirim. Sonuçta yapmanız gereken bir iş var; bu bir gerçek.
Tabi çalıştıkça azalıyor her şey.
Bu
yüzden hocalar da arkadaşlarım da hep biraz daha gayret etmem gerektiğini
söylediler. Gerektiğinde rehberlikçi hocam bana dinlenmem için fırsat verdi.
Arkadaşlarım da moralimi düzeltmek için ellerinden geleni yaptılar, sağ
olsunlar.
Annen
ve babanın meslekleri nedir?
Babam
öğretmen, şu anda müdür yardımcısı; annem ev hanımı.
Bu
süreçte ailenle ilişkilerin, iletişimin nasıldı; yani onlarla aran nasıldı?
Ailemle
aram hep iyi oldu bugüne kadar. Onlar da benim bu işi yapabileceğimi
düşündüler. Gereksiz yere stres yapmadılar. Çalışmam gerektiğini, ama asla hırs
yapıp da kendimi gereksiz yere yormamam gerektiğini söylediler. Benim için her
türlü fedakârlığı da göze aldılar. Ne kadar teşekkür etsem azdır.
Şöyle
geriye dönüp baktığında “İyi ki yaptım” diyeceğin en önemli şey nedir?
Çalışmaya
erken başlamış olmak. Bunun gerçekten çok büyük faydasını gördüm. Biz 12.
Sınıfa geçtiğimizde konuların çoğunu daha önce işlemiştik. O yüzden çok
rahattım. Konuları ilk defa gören arkadaşlarımı da görünce yapacak işlerin
gerçekten çok azalmış olduğunu gördüm.
Peki,
“Keşke yapmasaydım” diyeceğin ne var?
Bazen
çalışmayı uzun süre bıraktığım olmuştu. O vakitleri de çok daha iyi
değerlendirebilirdim. Bir de derslerle ilgili tuttuğum notları düzenli bir
şekilde saklamış olmayı çok isterdim. Özellikle sene sonuna doğru tekrar yapmak
gerektiğinde bunun çok sıkıntısını yaşadım.
Son
vuruş!
Son
bir ayda nasıl bir programla çalıştın?
Her
sabah bir deneme oluyorduk. Daha sonra çözemediğimiz soruları birbirimize sorup
bilmediğimiz şeyler varsa öğrenmeye çalışıyorduk. Konu tekrarı yapıyorduk.
Çeşitli soysal aktiviteler de yaptığımız olmuştu.
Bu
süreçte, televizyonla ve internetle aran nasıldı?
Televizyonla
aram hiçbir zaman iyi olmadı. Arada sırada dizi izlemişimdir. Ama bilgisayarla
olan bağımı pek koparmadım, desem yalan olmaz. Özellikle arkadaşlarla beraber
çok fazla oyun oynadık. Okuldan çıkıp dershaneye gidene kadarki vakitleri hiç
heba etmedik anlayacağınız. Haftada dört gün belki de böyle etkinliklerimiz
oldu.
Sınavı
nasıl buldun? Değerlendirir misin?
2008
ÖSS gerçekten çok farklı bir sınavdı. Bu sene de öyle olmasını bekliyordum. Ama
beklediğimden çok daha farklı bir sınav oldu. Ben Matematikte öncüllü bir soru
ilk kez 2009 ÖSS de gördüm. Türkçe’de tam 8 tane “hangisi çıkarılamaz” şeklinde
soru vardı. Edebiyatta ezbere dayalı çok fazla soru yoktu. Daha önce böyle bir
sınava giren olmamıştır sanırım.
Panikledim
ama üstesinden geldim.
Nasıl
bir sınav yaşadın? Sınavdaki psikolojik yönetimin nasıldı?
Türkçe
ve sosyal çok değişikti malum. Mat-1 ve Fen-1 biraz daha kolay geldi o yüzden
rahatladım. Ama Mat-2 de daha ilk sorum öncüllü olunca, hemen birkaç soru
arkasından yine öncüllü bir soru daha olunca şaşırdım kaldım tabi. Çok panik
yaptım o anda. Ama bunun bir işe yaramayacağı belliydi; o yüzden kendimi
toplamaya çalıştım. Süre sıkıntısı da çok yaşamadığımı fark edince sorular
bittiğinde içim biraz daha rahatladı. Ama çok fazla emin olmadığım soru vardı.
Elimden geldiğince bir şeyler yaptım ama yine de bir kısmı öylece kaldı. Bu da
sınav sonrası moralimin biraz bozuk olmasına neden oldu.
Hangi
sırayla soruları çözdün?
Önce
Türkçe, Sos-1 ve Mat-1 sorularını çözdüm. Daha sonra on tane Ed-Sos sorusu
çözdüm sonra Fen-1’in tamamını. Sonra yine on tane Ed-Sos sonra Mat-2. Mat-2 de
bitince kalan Ed-Sos sorularını çözüp Fen-2 yi bitirdim. Sonra kontrol ettim
emin olmadıklarımı.
Kodlama
stratejin nasıldı? Soruları nasıl kodladın?
Her
sayfayı bitirdiğimde o sayfadaki soruları kodladım. Nerdeyse bugüne kadar hep
böyle çözdüm sınavları.
Sınavda
yanında neler vardı?
Dört
tane kalem, iki silgi, yeterince uç, saat, ilaç, su ve biraz da kuru üzüm.
Kalem ve silgi olayını biraz abartmış olabilirim tabi.
Sınava
girmeden önceki cumartesi günü ve akşamı neler yaptın?
Sabah
arkadaşlar ve hocalarla kahvaltı yaptık ve vedalaştık. Daha sonra anneannemlere
gittim. Küçük kardeşim de SBS ye girmişti. Akşam eve döndük annem, babam ve
ben. Ders çalışmadım. Daha çok dinlenmekle geçti vaktim.
Sınava
girmeden hemen önce neler yaptın?
Aslında
hiçbir şey. Her sabahki gibi bir kahvaltı yaptım ve evden çıktık. Sınav yerine
gittik.
Büyük
insanların büyük hedefleri vardır!
Üniversite
sonrası hedeflerin nelerdir?
Akademik
kariyer yapmayı düşünüyorum. İlerde belki bir hastalığa çare buluruz ya da yeni
bir şey keşfedip insanlığa faydalı bir iş yaparız.
Ne
gibi hobilerin var?
Yabancı
dili çok seviyorum. Birçok insan hiç sevmez ama benim gerçekten eğlendiğim bir iş
bu. İlerde en az dört yabancı dil konuşabilmek istiyorum. Bu hedef için
tatillerde, boş vakitlerde kitapları karıştırdığım çok oluyor. Onun dışında
kitap okumak da yaptığım şeyler arasında sayılabilir. Çeşitli hamur işi
yiyecekleri yapmak da çok hoşuma gidiyor ayrıca.
Erken
kalkan yol alır.
ÖSS’ye
hazırlanan arkadaşlarımıza neler önerirsin?
Dediğim
gibi erken başlamak çok önemli bence. Çünkü yapılacak çok iş var. Ne kadar
erken başlarlarsa o kadar iyi. Eksiklerini kapatmaları da çok önemli onları
tespit etmek için uğraşsınlar. Morallerini yüksek tutsunlar. Çalışma
isteklerini kaybettikleri zaman küçük molalar versinler. Kendilerine zaman
ayırsınlar, arkadaşlarıyla ya da aileleriyle zaman zaman başka yerlere
gitsinler, gezsinler.
Son
olarak neler söylersin?
Bugüne
kadar bana tek bir harf dahi öğreten herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu sene sınava girecek arkadaşlara da başarılar diliyorum.
Bir türlü MOTİVE olamıyorum DİYENLER BURAYA!
Bir türlü motive olamıyorum! Motivasyonum kırıldı!
Bir türlü motive olamıyorum!
Motivasyonum kırıldı!
Ah bir motive olabilsem çalışmaya başlayacağım!
Bazen, enerjimizin tükendiği; yaptığımız işe karşı isteğimizin dibe vurduğu, bir bıkkınlığın kara bir bulut gibi üzerimize çöktüğü zamanlar olur.
Belki, bazılarınız içinden: “Keşke bazen olsa!” diye söyleniyor olabilir.
Motivasyon; çağımızın sihirli kelimelerinden biridir.
Başarılı insanların, bitmez tükenmez enerji kaynağı; güçlü motivasyonlarıdır.
İster okul sıralarında öğrenci olun, ister bir iş yerinde yönetici ya da çalışan olun, motivasyonunuz yoksa; başarınız da yoktur.
Çünkü motivasyon, sizi harekete geçiren duygudur.
O sihirli duyguyu yakaladığınızda; sizde sihirli şeyler olmaya başlar.
Hidayet Türkoğlu, o muhteşem üçlüklerini ancak iyi motive olduğunda atabilir.
Arda, o harika şutlarını iyi motive olduğunda çekebilir.
Başarılı öğrenciler, sınavlarda; beyin güçlerini, iyi motive olduklarında kullanabilirler.
Bunları istedikleri gibi yapamadıklarında yine; Hido, Hidodur; Arda, Ardadır. Ama sadece bir şey değişmiştir; motivasyonları.
Çünkü motive olamadıklarında, gerçek performanslarını kullanamazlar.
Bu sporda da böyledir, iş yerinde de, okulda da…
Beynimizin Limbik (duygu ile ilgili bölüm) sistemini kullanmadan, doruk performansa ulaşmamız mümkün değildir.
Sporda, bunun önemini belli oranda anlamış bulunuyoruz.
Bu nedenle, son yıllarda bazı kulüpler, sporcuların motivasyonları ile ilgilenen uzmanlar çalıştırmaktadırlar.
Ama bir türlü eğitimde motivasyonun önemini anlamış değiliz. Bu konuda eğitim politikalarını oluşturanların çok ilkel düşünceleri olduğunu düşünüyorum.
Öğrencilerimiz motive değil; çünkü öğretmenlerimiz motive değil.
Okullarımızın çoşku ve öğrenme damarları kesilmiş gibi; herkes de bir bıkkınlık ve yılgınlık var.
Bu durumu, değerli Felsefecimiz Ahmet İnam, yazılarında çok etkili bir şekilde anlatıyor.
Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nimet Çubukçu’nun bu konulara eğilmesini bekliyoruz.
Enerjisi tükenmiş bir öğretmenden ve öğrenciden ne bekleyebilirsiniz?
Mesela çok merak ediyorum; Milli Eğitimde bu konuyla ilgilenen bir danışman veya bir uzman var mıdır?
Neyse, biz konumuza dönelim.
Peki, nasıl motive olabiliriz?
1- Hedefini belirle
Birçok kimse; neredeyse, hayatta hiçbir hedefi olmadan yaşar.
Okula giden öğrenci hedefsiz gider. İşe giden işçi hedefsiz çalışır.
Bunda; hedef belirleme bilincimizin düşüklüğü yanında tabii, hayal kırıklıklarımızın da etkisi büyük.
Beynimiz, bir hedef belirlediğimizde; neler yapmamız gerektiğini de sıralıyor. Böylelikle, o hedefe nasıl ulaşacağımızı belirlemeye başlarız.
Şu bir gerçektir ki; hedefimiz yoksa başarımız da yoktur.
2- Niçin buradasın?
Niçin okula gidiyorsun?
Niçin çalışıyorsun?
Niçin Üniversiteye hazırlanıyorsun?
Motivasyonun temel kaynağı; bir işi niçin yaptığınızı belirlemektir.
Bu sebepleri yazmak ve sık sık düşünmek, hedefimizle bağımızı hep canlı tutar?
Hedeflerinden uzaklaşan insanlar, niçin o işi yaptıklarını unutan insanlardır.
3- Başarırsan ne olacak?
Özellikle, ödüllerden motive olan kişiler, hedeflerine ulaştıklarının senaryolarını zihinlerinde canlandırırlarsa, hedeflerini doğru güçlü bir çekim gücü yaşarlar.
4- Başaramazsam ne olacak?
Bu da, acıdan uzaklaşarak motive olan kişilerin zihinlerinde oluşturmaları gereken bir senaryodur.
Ve tolum olarak çoğunlukla bu tür motivasyon özelliğimiz vardır.
Öğrencilerimizin çoğu; düşük not almamak için çalışır. İşyerinde çoğu işçi; sorun çıkmasın diye işini yapar.
En iyi motive olan kişiler ise hem olumlu hem olumsuz senaryoları düşünerek çalışan kişilerdir.
5- Önceliklerini belirle
Bir hedefiniz varsa artık; önceliklerinizde bir ayarlama yapmalısınız.
Bundan sonra; ne sizin için daha önde ve önemli?
İnternetten artan zamanda mı ders çalacaksınız yoksa dersten artan zamanda mı internete takılacaksınız?
Hangisi senin için önde ve önemli? Bunu çözemeyen kişinin, başarılı olması mümkün mü?
6- Hayal et.
Hayaller, yaptığınız işin enerji kaynağıdır.
Hedefinizi hayal ettiğinizde (buna biz hedef ziyareti deriz); çalışma azminiz de, konsantrasyonunuz da artar.
Ne kadar büyük ve güçlü hayalleriniz varsa, o kadar güçlü ve büyük işler başarırsınız.
Büyük düşünün!
Unutmayın her şey, önce hayalle başlar.
Hayaller, umutlarımızın can damarıdır.
Bakış Açısı ve Şükretmek
Kadın sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç görmüş.
" Hım, demiş galiba bugün saçımı örgü yapacağım. "
Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş.
Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış, kafasında iki tel saç kalmış.
" Hım. " demiş, " bugün saçımı ikiye ayıracağım."
Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş.
Bir ertesi gün yine kalkmış, aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.
" Tamam, tamam. “ demiş. “ artık bugün atkuyruğu yaparım."
Öyle de yapmış ve çok çok güzel bir gün geçirmiş.
Daha bir ertesi gün aynaya baktığında, kafasında bir tek tel bile kalmamış.
" Wow! " diye bağırmış. " Bugün saç derdim yok. "
Bakış açısı her şeydir. Gerektiğinden kibar ol. Tanıdığın herkes kendi savaşını yaşamakta zaten.
Basit yaşa: Cömertçe sev, yürekten düşün sevdiklerini.
" Hım, demiş galiba bugün saçımı örgü yapacağım. "
Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş.
Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış, kafasında iki tel saç kalmış.
" Hım. " demiş, " bugün saçımı ikiye ayıracağım."
Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş.
Bir ertesi gün yine kalkmış, aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.
" Tamam, tamam. “ demiş. “ artık bugün atkuyruğu yaparım."
Öyle de yapmış ve çok çok güzel bir gün geçirmiş.
Daha bir ertesi gün aynaya baktığında, kafasında bir tek tel bile kalmamış.
" Wow! " diye bağırmış. " Bugün saç derdim yok. "
Bakış açısı her şeydir. Gerektiğinden kibar ol. Tanıdığın herkes kendi savaşını yaşamakta zaten.
Basit yaşa: Cömertçe sev, yürekten düşün sevdiklerini.
"Ayağın taşa takıldığında "Allah kahretsin" bile dememelisin, Dua etmelisin ki taşa takılan bi ayağın var.."
"Belki hiç birşey yolunda gitmedi; ama hiçbir şeyde beni yolumdan etmedi!"
[Che Guevara]
[Che Guevara]
YAPILIRKEN HEYECAN DUYULMAYAN İŞLER BAŞARILAMAZ
Kendi başına Secret kadar anlamlı Çekim Yasası kadar güçlü bir söz. Heyecan duyulan işler çalışmalar durmaz. Dursa da kaldığı yerden devam eder. Çünkü heyecan çekici bir güçtür ve bize kuvvet verir.
Yani bakmak ile görmek arasındaki fark gibi. Bakan bakar ama detayları kaçırır. Gören fark eder ve bundan haz alır. Yani doğaya görürse mutlu olur. Ders çalışırken devamındaki geleceğini görürse mutlu olur.
O zaman yapamadığımız şeyleri heyecan duyacak bir hedef bulana kadar düşünelim. Düşünüp bulduğumuzda durmadan devam edelim.
Yani bakmak ile görmek arasındaki fark gibi. Bakan bakar ama detayları kaçırır. Gören fark eder ve bundan haz alır. Yani doğaya görürse mutlu olur. Ders çalışırken devamındaki geleceğini görürse mutlu olur.
O zaman yapamadığımız şeyleri heyecan duyacak bir hedef bulana kadar düşünelim. Düşünüp bulduğumuzda durmadan devam edelim.
Mutluluğun 50 Şifresi
Çıkmaz Sokaklara Girmeyin: Mutluluk bizlere çeşitli yollarla ve şekillerle gelir. Ama en doyurucu olanı, emeğimiz ve yüreğimizle elde ettiklerimizden duyduğumuz hazlardır. Elbette en göze batanı da, o başarılı çalışmalar sonucu elde ettiğimiz güzelliklerdir. Ve işte çıkmaz sokaklarda dolaşmanın hüzünlü sonucu: Çalışmak, başarmak ama göze gelir korkusuyla yeterince tadına varamamak. Asılsız inançlar ve anlamsız saplantılar yüzünden mutluluğa uzak durmak...
Önce Sağlığınızı Düşünün: Sağlığınızı yitirdiğinizde, bir gün önce tadına doyamadığınız bir yemeği, ertesi gün hastalandığınızda tatmak bile istemiyorsunuz. Değer ölçüleriniz değişiyor. Geçmişe bakarken garipleşiyorsunuz. Hele bir de, ümitsiz bir hastalıksa sizi sağlığınızdan eden, çaresizleri, mutsuzları oynuyorsunuz.
İçinize Kapanmayın: İnsan, yaratılışından beri her geçen gün, artan bir şekilde sosyalleşmekte ve diğer insanlara daha bağımlı hâle gelmektedir. Bütün mesele, bireysellik ile toplumsallık arasında iyi ve makul bir denge kurmaktır. Tatlı hülyalara dalmamıza, hayaller kurmamıza elbette kimseler karışamaz, ama o hayaller ve o hülyalar, düştüğümüzde yara alabileceğimiz yükseklere de çıkarmamalı bizleri.
Aklınızı Kurtarın: Mutluluk, güzel yönü yakalama sanatıdır. Her şeyi iyi yönüyle görmek, kötüye prim vermeden, bazı şeyleri görmezden gelerek, bazı şeyleri duymazdan gelerek, bazılarını da unutarak gönül doygunluğuna ulaşmak; bir anlamda üç maymunları oynamaktır.
Alışkanlıkların Kölesi Olmayın: İnsan denen varlık yaratılırken, mayasına merak da konmuş olsa gerek. Çünkü, ilk olarak karşılaştığı şey ne olursa olsun, bütün teferruatıyla tanımak, öğrenmek istiyor. Bu önüne geçilemez merak, insanı bazen iyiliklere ulaştırabildiği gibi, dönüşü olmayan kötü alışkanlıklara da götürebiliyor.
Zirveye Özenmeyin: Zirve denilen yer dağ olsa; kar, tipi, fırtına çıkar, uçar gidersiniz, dal olsa kırılır düşer gidersiniz. En iyisi, göze batmayacak kadar aşağılarda, tatmin olacak kadar yukarılarda bulunmaktır. Yarınlardan emin olarak çalışmak, iyiye ve güzele ulaşmanın huzuru içinde, mutluluğun tadına varmaktır.
Zamanı Doğru Kullanın: İnsan doğar, büyür, gelişir, yaşar ve ölür. Bu bizim kaçınılmaz gerçeğimiz. Sadece, doğumla ölüm arasında geçen zaman kişiye göre değişkendir ve bizler onun ne kadar süreceğini bilemeyiz. Mevlâna, Mesnevi'sinde, insan ömrünü bir duvarın arkasında duran yumağa benzetmiş. Bizlere sadece o ipin ucunu çekmek düşüyor. Üstelik, o yumağın ne zaman boşalacağını bilmeden...
Doğa ve Yeşille Kucaklaşın: Tabiatta bulunan hiçbir renkte, yeşildeki kadar fazla ton yok. Daha doğrusu; varsa bile o farkları böylesine büyüleyici olarak hissedemiyoruz. Yılın hangi mevsiminde olursa olsun, etrafımıza alıcı gözle baktığımızda yeşilin, sarıdan maviye uzanan o muhteşem ve büyüleyici tonlarıyla karşılaşıyoruz.
Güzel Sanatlara Yönelin: İnsan, duygu ve düşünceleriyle birlikte, özellikle, heyecanlarıyla yaşar. Güzellikler karşısında heyecan duymak, hayattaki lezzetlerin en yükseğidir. İlham denilen olay, bediî (estetik) bir heyecandır. Ruhun güzelle karşılaşması, bir anlamda güzel sanatlara atılan ilk adımdır. Çünkü o heyecanla birlikte sanat eseri ortaya çıkar.
Yaşlanmaktan Korkmayın: Ölümün, er veya geç herkesin başına gelecek bir gerçek olduğunu kabul ettiğimizde ve ecelin ne olduğunu anladığımızda, hayata daha başka gözlerle bakabiliriz. Yaşadığımız her saniyenin değerini bilerek, her nefesten ayrı tatlar alarak mutluluğa ulaşabiliriz. Gençler ümitle, ihtiyarlar hatıralarla yaşar…
Tecrübeye Saygılı Olun: Tecrübelerden ibret almayan, başarıya ulaşamaz. İnsanın, gelişmesini tamamlaması ve sürekli mutlu olabilmesi için, kendisinden önce yaşanan acı ve tatlı olayların özümsenmesiyle günümüze kadar gelen deneyimlere ihtiyacı var.
Sorumluluk Almaktan Kaçınmayın: Tabiatta her şey bir denge içindedir. Başarı ve mutluluk, bir tahterevallinin aşağıda kalan koluna yerleştirilmiştir. Öbür tarafa gönlünüzü, emeğinizi koyarken riskinizi de eklemezseniz, o güzellikleri yukarıya kaldıramazsınız.
Hatalardan Kaçının: Elbette hatalarımız olacak. Önemli olan, elden geldiğince dikkatli davranmak, aynı hatalara tekrar düşmemektir. Bazı küçük hataların bizi bu konuda eğittiği de söylenebilir. Yeter ki, o hatalardan gerekli dersleri çıkarabilelim.
Güven Duygusunu Yakalayın: Kendisini güvende hissetmeyen insan, parası, serveti ne kadar artısı olursa olsun, gerçek mutluluğa ulaşamaz. Mutluluk, bir anlamda rahatlamadır ve o huzuru sağlayacak tek etmen de güven duygusudur.
Danışmaktan Çekinmeyin: Bilemediğimiz konularda birilerine danışmamız, peygamberimizin önemli bir tavsiyesidir. Ama onun da önemli bir şartı var: Danışılan kişi seçkin olacak. Hani, halk arasında "Bir bilene soralım." derler ya, işte öyle…
Alçakgönüllü Olun: Birçok insan, hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba edermiş. Olduğumuz gibi görünmekten çekinmemeliyiz ya da bir gayret gösterip, görünmek istediğimiz gibi olmalıyız.
Olumlu Düşünün: Başarıya giden yolda karşınıza çıkabilecek zorlukları, olağan şeylerden saymalısınız. Her şeyi hayra yormaktan daha etkileyici bir rahatlama olamaz. Bakış açısı da çok önemlidir. Olumlu düşünmenin yolu, kendinizle barışık olmaktan geçer.
Her Şeyi İyiye Yorun: Hayatta birçok şeyin gidişini durdurmanın elimizde olmadığını çok iyi biliyoruz. Onlar için bir şey yapamayız ama; yine biliyoruz ki, birçok olayı da yanlış yorumlarımızla, kendimiz içinden çıkılamaz hâle getiriyoruz. Her şeyi, en azından ilk önce iyi tarafından ele almalıyız. Birazcık pembe gözlükle bakmaya çalışmalıyız.
İşinizi Severek Yapın: Bir kitabede bu konuya dair şunlar söylenmiş: "Seveceğin bir iş seçersen, hayatın boyunca bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın. Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşin ne kadar küçük olursa olsun, onunla ilgilen. Hayattaki dayanağın odur."
Geniş Yürekli Olun: Karşılaştığımız güçlüklere geniş açıdan bakmayı becerebildiğimiz anda birçok sorunun kendiliğinden eriyip gittiğini görürüz. Dar açıdan baktığımızda ise başımız dertten kurtulamaz, mutluluğu bir kere daha geri çevirmiş oluruz.
Mal Mülk Hırsına Kapılmayın: Böylesine kırılgan bir ortamda, büyük hırslara kapılarak, belki de, birilerinin mutsuzluğuna yol açarak zenginlik savaşı vermek, bir anlamda, hayatı o uğurda harcamak anlamına da gelebilir. Kazanılacak çok daha güzel şeyler olduğunu unutmamalıyız.
Bilginizi Paylaşın: Bilgi kopyalanır. Kopyalandığı yerde aynen kalır. Kısacası, bilgiyi verenin herhangi bir kaybı olmaz. Ayrıca, "öğretirken öğrenmek" bilinen bir gerçektir. Bilgiyi paylaşmayanın kusuru kıskançlıktan ibarettir. Başkası mazerettir.
Vermeleri Yarınlara Bırakmayın: Ağaçların, güllerin budama mevsimi vardır. Ancak o zaman budanırlarsa, dallanır, budaklanır, daha gürleşirler. Mevsimi kaçırırsanız eğer, tersine döner her şey. Vermeleri yarınlara bırakmayın. Gün gelir o sakladıklarınız size de yaramaz.
Haklara Saygılı Olun: Kul hakkından korkan esnafımız, tartı yaparken kefeye fazladan bir şeyler koyar ve "Bu da benden cabası." der. O fazlalık, bir anlamda, tedbirdir. Bazısı da, daha ağır çeksin diye, kefenin altına bir şeyler yapıştırır. Ne yazık ki o zavallı insan, yakınını daha baştan sele bırakmıştır.
Başkalarıyla Yarışmayın: İnsan dediğin, her vesile ile başarılı olmak ister. Çünkü, bir sorunu kendi başına halletmenin verdiği mutluluğu, başka hiçbir şey veremez. Bir yarışta kazanılan başarının sağladığı mutluluk ise, daha anlamlı ve sevindiricidir. Ama unutmamalıyız ki, her yarışın bir galibi olduğu gibi, bir de mağlubu vardır. Her mutluluğun karşısında, bir mutsuzluk boy gösterir.
Tatlı Dilli Olun: Güzel şeyler görmek, tatlı sözler işitmek istiyor herkes. "Yumuşak söz, insandaki öfke ateşine karşı soğuk su işlevi görür." demişler. Konuşulan ağır ve sert sözlerin daha değişik ifade yolları vardır. O söylenecek şeyi, hafif olan sözlerle ifade edebiliriz. Birilerine güler yüzle ve tatlı sözlerle hitap etmekle ne kaybımız olur?
Güler Yüzlü Olun: Ne kadar iyi niyetli ve temiz duygularla yüklü olursak olalım, karşı tarafa vereceğimiz ilk mesaj dış görünüşümüzle gerçekleşir. Karşı tarafta, bizim hakkımızda oluşan kötü izlenimi silmek, zannedilenden de zor, hatta bazen imkânsız gibidir. Her ne kadar "insanın yüzü, içinin aynasıdır." denilse de, birazcık gayret göstererek o görüntüyü iyimser hâle çevirmek elimizdedir.
Dürüst Olun: Dürüst insan, kendisine güven duyulandır. Güven duyulan bir insan olmak ise, en büyük mutluluk nedenidir. Dürüstlük mutlak bir olaydır. Belli limitleri yoktur. En küçükten en büyüğe, hiçbir ayrım yapmadan doğruluktan sapmamaktır.
Israrcı Olmayın: Dilimizde, "huyundan gitmek" diye bir deyim var. İnsanları oldukları gibi kabul etmekten daha rahatlatıcı bir davranış olamaz. Aksi halde, kendimizi bile bile sıkıntıya sokarız. Hem başkalarını kırar, hem kendimiz üzülürüz. "Dediğim dedik, çaldığım düdük" demekle, üzüntüden başka elde edebileceğiniz bir şey yoktur. Şunu iyi bilmeliyiz ki, yaralar kaşıyarak iyileştirilemez.
İyilerle Dost Olun: Gerçek dost, insana güç ânında Hızır gibi yetişendir. Ve bunu, herhangi bir karşılık gözetmeden yapandır. Canı için canını, malı için malını göz kırpmadan tehlikeye atabilendir. Gerçek dostlar, kendileri kötü olsalar bile sevdiklerine zarar veremezler.
Vefasız Olmayın: Vefasızlıklarda, dostlar tarafından aldatılmış olmak vardır. Sevilen ve güvenilenin ihaneti, kalbin derinlerinde öyle yaralar açar ki, her nefes alışınızda, her kalp atışınızda bir daha hatırlarsınız. Ahde vefa, kişinin ağzından her çıkanın bilincinde olmasıdır. Söz verip ümitlendirdikten sonra, vefasızlık yapmak kadar kötü bir davranış olamaz.
Az ve Öz Konuşun: Sözün güzelliği, cahilin anlayacağı, bilgenin zevk alacağı gibi olmasıyla ortaya çıkar. Aklı başında bir insan sözcüklere egemen olur, sözcüklerin kendisine hükmetmesine izin vermez. Ahmak insanlar ise hiddeti cesaret, dik başlılığı metanet, gururu yükseklik, gevezeliği güzel konuşma, edepsizliği meziyet zannederler.
İnsanları Boş Yere Ümitlendirmeyin: Uçurtma göklere yükseldikçe pek güzel görünür. Onu seyretmek de, insana huzur verir. Ama aynı uçurtma bir şekilde ters dönüp yere çakılınca parçalanır, darmadağınık olur. Aynen ümitleri kırılan insanlar gibi. İnsancıkları mutsuz etmeye hakkımız yok. Sonra unutmayalım ki, aynı haksızlıklar bizlere de yapılabilir. Önemli olan sonuçlardır.
Affetmeyi Öğrenin: Affetmek ve unutmak, karşı tarafa da, unuttuğunuzu hissettirebilmek en güzeli. Böylelikle, o insanın hatalarından dolayı pişmanlık duyması ve iyiliğe yönelme şansı da doğar. Ama bağışladığınız insanı, her karşılaştığınızda bakışlarınızla ve davranışlarınızla ezmek yolunu seçecekseniz eğer, onu doğru yola yöneltme şansını daha işin başında kaybedersiniz. Öyleyse, o insanı affetmeyin daha iyi.
Küçük Mutluluklara Önem Verin: Mutluluğun doruğuna küçük basamaklarla çıkılır. Küçük mutlulukları yaşamak, bir anlamda küçük taşları bulup taşımak, çok daha kolay. Çünkü gözünüzü büyük taşlara dikerseniz, belki de onları kaldırmakta, taşımakta güçlüklerle karşılaşabilirsiniz. Onların meraklıları da çok olabilir. Size sıra gelmeyebilir. En iyisi, küçük mutluluklardan başlamak…
Haddinizi Bilin: Haddimizi bilmiyoruz. Günlük hayatta, hemen söze karışıp görüş bildiriyor, fetvalar veriyoruz. Durmadan çizmeyi aşmakla meşgulüz. Biri iyi bir şey yapmaya görsün. Hemen ortaya atılıp tenkidi yapıştırıyoruz. Yok şurası şöyle olmuş, yok burası böyle olmamalıymış, konuşup duruyoruz. Peki, gel de sen yap bakalım denilince de, donup kalıyoruz. "Ergene eş boşamak kolay." derler ya, bu da öyle bir şey!
Hayatınızı Başkalarına Göre Kurmayın: Her davranışlarında başkalarının onayını arayan kimseler, hayatın birçok güzelliğini ıskalarlar. Özellikle evhamlı insanlar, kendilerini öylesine başkalarına bağlı hâle getirirler ki, yalnızca kendilerine ait olması gereken özel hayatlarını bile yeterince yaşayamazlar. Onun bunun oyuncağı hâline gelirler. Hayatları kararır.
Cenneti Şimdiden Yaşayın: Dünyevî cenneti şimdiden yaşamak o kadar zor değil. Bunun için yapılması gereken ilk şey, mutluluğun gerektirdiği eylemleri vaktinde ve zamanında, hakkıyla yerine getirmek ve ileriye ümitle bakmaktır. Üstelik o zaman, kötülüklerden uzak kalacağımız için, belki de cenneti yakalayabilmek uğruna cehennem ateşiyle yıkanmamıza gerek kalmayabilir.
Gurur Kalkanına Sığınmayın: Her güzel şey gibi, güzel huylara ulaşmak da zor. Olay sadece olduğunuz gibi görünmekle, ya da göründüğünüz gibi olmakla bitmiyor. Bir de olmak istediğiniz gibi görünmek var ki, en zoru ve en tehlikelisi bu olsa gerek. Çünkü, istediğiniz gibi olamazsanız eğer, o görüntüye ulaşabilmek için yanlış şeyler yapmak zorunda kalıyorsunuz demektir. Mecburen gurur denen kalkana sığınıyorsunuz. Oysa o kalkan, sadece bir yönünüzü gizleyebiliyor. Bir anlamda; kendinizi inandırıyor ama aldandığınızın farkına varamıyorsunuz. Önemli olan, kim olduğunuzun farkına vararak, olduğunuz gibi görünmenizdir.
Yaşamı Savaşa Çevirmeyin: Her zaman istenilen sonuçlara ulaşmak kolay olmuyor elbette. Zaten senaryoyu hazır bulduğumuz için, sadece küçük detayları değiştirebiliyoruz. Fakat, sahnemiz ve dekorlarımız cennet gibi güzel. Oysa bazıları, bu oyunu farklı yorumlayıp ona göre oynama eğilimindeler. Onlara göre sahne bir savaş alanı, dekorlar birer silah, kendileri de birer savaşçı. Bütün uğraşları bu amansız savaşı kazanmak adına.
Saygıyı Elden Bırakmayın: Saygı sevginin temelidir. Saygının olmadığı yerde, sevgi yaşamaz. İnsanın, saygı duymadığı birine sevgi göstermesi beklenemez. Saygı görmek ise, layık olmakla mümkün görünse de, o ayrımı yapmak her zaman elimizde olmayabilir. Bu nedenle, insanın kendi dışındaki her şeye; yalnız insanlara değil, bütün canlılara ve eşyaya da saygı göstermesi şarttır.
Aşk İle Yaşayın: Aşk bir masaldır, bin yıllardır anlatılan. Aşk bir meseldir düşünce anlaşılan. Aşk bir sevgidir, güzelliğe duyulan. Aşk bir eylemdir, karşılıksız yapılan. Aşk bir hazinedir, yüreklerde korunan. Aşk bir ırmaktır, yükseklerde çağlayan. Aşkın gözü değil, aşka düşendir kör olan.
Kötü Örnek Olmayın: Kolayı herkes becerir. Önemli olan; zor da olsa iyiye, güzele ve doğruya yönelmektir. Kolay sonuçlara ulaşabilmek uğruna, başkalarına zarar vermeyelim. Kötü örnek olup, başkalarını da heveslendirmeyelim. Karşılıklı olarak, mutlulukları engellemekten kaçınalım.
İsraftan Kaçının: İnsan her şeyin değerini kaybedince anlıyor. Oysa bilmiyor ki, elden kaçırılan bir şeyi geri almak için harcanan emek, onu elde tutmak için harcanandan kat kat fazla. Paranızı, zamanımızı ve en önemlisi, sağlığımızı boş yere harcıyoruz. Savurganlık sonucu kaybettiğimiz değerlere ihtiyaç duyanların ne kadar çok olduklarının bile farkında değiliz.
Önce Anlayın: Söz, anlamak isteyene söylenir. Anlamak istemeyen, sözleriniz ne kadar değerli olursa olsun anlamaz. Böyle insanlara dert anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Bu konuda ısrarcı olmanın anlamı da yoktur. Hem canınız sıkılır, hem sağlığınız. En iyisi işi uzatmamaktır.
Mutluluk İstemekle Başlar: Mutlu olmak, neyi istediğinizle doğrudan ilgilidir. Ama bu istek doğrudan bir şeyin olmasını değil, bizzat mutluluğun kendisini istemektir. Kısacası; mutlu olmamız için mutlaka arzuladığımız isteklerin gerçekleşmesi şart değildir. Onlar olsa olsa birer vasıtadır mutlu olabilmemiz için. Özlemek ve hayal etmekle de ulaşılabilir mutluluğa. Yeter ki, içimizde ona ulaşmak için yanan bir ateşimiz olsun. Yeter ki, ona ulaşmak için kayıtsız şartsız bir istek duyalım.
Mutluluk İnançlarla Gelişir: Her insan topluluğu, az veya çok, bir inanca sahiptir. Adına doğa deseler, başka söylemler de bulsalar, ateistlerin bile kendilerince birer inançları vardır. Çünkü insan, yalnızca etten ve kemikten ibaret bir varlık değil; onun yüreği var, gönlü var, ruhu var. İnançlarımız olmasaydı eğer, acılara katlanamaz, güzellikleri hazmedemezdik.
Mutluluk Paylaşmakla Büyür: Mutluluk, vermekle başlar. Yükselen, olgunlaşan insanlar, hep vererek yükselmiş ve olgunlaşmışlardır. Emeğinizle, gönlünüzle, yüreğinizle elde ettiklerinizin bir bölümünü, ona en çok ihtiyacı olanlarla paylaşmaktan daha doyurucu bir duygu olamaz.
Mutluluğun Yolu Sevgiden Geçer: Mutluluk, güzelliği yakalama sanatıdır. Her şeyi iyi yönleriyle görmek, kötüye prim vermeden gönül doygunluğuna ulaşmaktır. Kötü olan ne varsa görmezden gelmek, bir anlamda üç maymunları oynamaktır. Sevgiyle birlikte insanların gülen yüzlerini görmeye başlarız. Dünyaya seven gözlerle bakarız. Mutluluğu yaşarız.
Alıntıdır.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)
Sayfalar
Popüler Yayınlar
-
DÜŞÜNCELERE MESAFE KOYABİLMEK Kafaya takma hepimizin hayatımızda yaşadığımız sorunlardan biridir. İnsanları fazla düşünmek, yeri geldi...
-
Motivasyonu Arttıracak Sözler - EN İYİLER Bazen gün içinde duyduğumuz özlü ve güzel bir söz motivasyonunuzu anında yükseltebilir. Bu ...
-
Yeni Başlangıç Sözleri İlham verici yeni bir başlangıç sözleri ve deyişleri kesinlikle insanları motive eder ve bizlere bir umut ...
-
* Nerede olursanız olun, elinizdekilerle yapabileceğinizi yapın. Theodore Roosevelt * İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat...
-
Başarının temelinde iç disiplin vardır. İç disiplin insanı iyi, güzel, doğru olana yakınlaştıran ve onun beceri kazanmasına, başa...
-
Dalkavuklardan sakınınız. Çünkü onlar insanları boş kaşıkla besler. Sana taş atana sen GÜL ver; ver ki kaynağın SEVGİ olduğunu daima an...
-
Başarı için başlamayı seçin... Hayattan ve kendinizden şikayetçi olmak yerine, bugün kendiniz için küçük bir adım atın . Yapmak i...
-
Ergenlik, insandaki en kötü ve en iyi dürtülerin birbiriyle savaştığı ve kişiyi ele geçirmeye çalıştığı dönemdir.” G. Stanley Hall “Eğe...
-
Monotunluk ve can sıkıntısı. İlhamın, yaratıcılığın ve mutluluğun önündeki en büyük engeller onlar! Uzun vadeli bir iş yaparken özellikle c...
- Aile Şirketiyle Başladılar 300 Bin Ciro Yapan Şirket Haline Geldiler!
- Evlilikte Daha Geçimli Olmak İçin
- Kimler, nasıl mutlu oluyorlar?
- Amerika'da Yaşayan Birinin Notu
- Doğru sandığımız ancak yanlış olan atasözleri ve deyimler
- Çok Mutsuzum, Hayattan Hiç Keyif Almıyorum
- Ah Şimdiki aklım olsaydı!
- İş Fikirleri
- Müşterileri Kazanma ve Daha Fazla Müşteri Çekme
- Türkiye'de Yapılabilecek İş Sektörleri
- Motivasyon Arayanalara Edison'un Mükemmel Sözleri ve Hikayesi
- Gauss Matematik Dehası
- Çocuğuma Özgüven ve Sorumluluk Nasıl Verebilirim
- Başka Bir Gözle Kolomb
- Hayatımızda Bir Oyun Gibi Kuralına Göre Oyna
- Mevlana'nın Çok Derin ve Düşündüren Sözleri
- Çok Başarılı İnsanların İlk 10 Özelliği; Siz de Öğrenebilirsiniz!
- Başarılı İnsanlar ve Alışkanlıkları
- Kilo Vermede Başarılı Yemek Yemek
- Kader Var Peki Ya Onun Dışındaki Seçimlerimiz
- Sizce Tesadüf mü?
- İnsanların Motivasyonunu Mahvetmek İçin Söylenecek Sözler
- Söylenmesi Zor 4 Kelime
- Mr Eastman KODAK Sahibinin İlginç Hikayesi
- Kendinizi ve İnsanları Etkileme Sanatı
- İnsanları Etkilemek ve Değer Görmek İçin Çok Basit Taktikler
- Çalışanlarınızı Motive Etmek
- Sinirli ve Agresif Demorilize Eden İnsandım Şimdi
- Hazır Cevaplar
- Başarılı Şirketlerin Sırları
- Sigarayı Nasıl Bırakırım Diyorsanız Sigarayı Bırakan Kişiden Dinleyin
- Sarı Öküz'ü Verdiğimiz Gün Bu Savaşı Kaybettik
- Hangi Vitamin Nerede Faydası Oluyor?
- Mükemmel ve İyi Bir Satıcı Olmak İçin Neler Yapılır?
- Gece Uyumadıysanız ve Ayılamadıysanız...
- İnternet Kafeler Ölmüyor Şekil Değiştiriyor!
- Yaşamdan Öğrendik ki...
- Küçük Bir şey Mİ!
- Gençler Üniversite Tercihinizi Doğru Kullanın
- Bu Öğütleri Mutlaka Dinleyin!
- Kafanı Kullan Bahçeyi KAZ! (Yok Artık Dedirten Hikaye)
- Başarıya Uçuran 4 Kriter
- Hemen Sıkılıyorum!
- Bir Daha Mı Tövbe!
- Felsefi Ve Kafa Kıran Sözler
- Zayıf Karne mi? Zayıf Anne Baba mı?
- 30 Adımda Stresten ve Uyarıcılardan Kaçınmak
- Haydi Değişelim!
- Patronunuzla İyi Olmak İstiyorsanız
- İş Verimini Azaltmanın Yolları
- Dünyayı Değiştiren Elmalar
- Çalıştırın Biraz Kafayı!
- Kızılderili Sözleri
- Konsantrasyon Problemi
- Renkler Beyni Nasıl Etkiliyor
- Isaac Newton Sözleri ve Hayatı
- Çocukları Geliştirme Oyunları ve Eğitimleri
- Futbol Dünyasının En İyi Sözler ve Geyikleri
- A Benim Akıllı Çobanım
- Yüzde Bir Hata İle Neler Başımıza Geliyor?
- Düşündüren Sözler - Ünlülerin Sözleri - Film Replikleri - 2
- Şeytanın Sevdiği Tipler
- Akıllı Muhasebe
- Şirketlerin Tercih Ettiği En Verimli Yaş
- Dahilerin Bilmediğiniz Yönleri
- Star Wars - George Lucas Sözleri
- Metrobüs ve Otobüs Yoğunluğunda Hazır Cevaplar
- Bir İşi Geciktirmek ve Bir İşi Bitirmek
- En İyi Arkadaşım - Hayvanlar İle İlgili Sözler
- Düşündüren Sözler - Ünlülerin Sözleri - Film Replikleri - 1
- Patron Kimmiş! (Fıkra)
- Başarı İçin Her Şey Yapmak?
- Stres ve Alışveriş Tuzağı
- Hayal Edebildiğin Kadarsın
- Beyni Motive Eden Besin Ceviz
- Neden Ben Neden !
- Alain De Botton Söyleşisi
- Mutlu Bir Kadın ve Mutlu Bir İlişki Nasıl Olur?
- Kadının Kocasına Güldüren Cevabı
- Süleymaniye Camii İmamında Aranılan Özellikler - Vasıflar
- Daha Fazla Mutlu Olmak İçin - Stefan Sagmeister Kuralları