Kötü Çocukluk Geçirmek



Bir çoğumuz kendimizi anlatamadığımız olaylar yaşamışızdır. Bazıları anlatılsa da anlaşılmayacak türden olaylardır. Bu travmalar bize hayatımıza da yansır. Bu durumlar cesaretsiz, korkak, rencide olabilen, psikolojik sorunlar, takıntı, kararsızlık, ezilme, ruhsal bunalım, sinirlilik, agresiflik, ilişki kuramama vs. adına ne derseniz deyin hayatımıza mutlak surette daha küçükken bilinçaltımıza işlenir. Annemizden veya babamızdan yediğimiz dayak, kardeşler arası ayrımlar, ebeveynlerin bilinçli koruyamama durumları da bizi psikolojik olarak kapatır ve yıpratır. Bu durumlardan kurtulabilmek, unutmak, beynimize format atmak isterseniz. Bir sıfır yenik başlamışsınız gibi düşünürsünüz. Fakat bir çok insanın hayatında ezilmiş bir çocukluk geçirmiş ve daha sonra kendini refaha erdirmiş insanlar bulabilirsiniz. Uç örneklerdir ancak bunun dışında bir çok bu şekilde sanatçı vardır. Örneğin Seda Sayan... O kötü çocukluk geçirmesine rağmen o zamandan bu zamana kendini toparlayabilmiş ve feraha erdirebilmiş kişilerdendir. Bunun dışında Sibel Can zorlukların sorunların üstesinden gelmek için mücadele etmiş ve ünlüler arasında mutlu bir hayata ermiştir. Bu durumları aşmak için neler yapabiliriz? İşte burada bizim burada yapmamız gerekenler;



- Kaderini Baştan Yaz
Artık hayatımız daha güzel yaşayabilir ve kontrolü ele alabilirim. Yaşadığınız durumları yazabilirsiniz. Bu belki de sizi rahatlatabilir. Bunun dışında ebeveynlerinizi düşündüğünüz de ben onlardan daha iyi olabilirim, daha güçlü olabilirim diyebilirsiniz.



- Suçlamayı Bırakın
Hayatınız boyunca başkalarını suçlayarak kendinizi o sorunların içinde daha güçlü ve kontrol sizde gibi hissedersiniz. Ancak aslen olan şey bu sorunları dile getirdiğiniz müddetçe hiç bir şey değişmeyecektir. Kimi şeylerin farklı olmasını istiyorsanız farklı da düşünmeye başlamalısınız. Eğer yinede suçlayarak kendinizi iyi hissediyorsanız o zaman kabul edin, siz suçlamayı seviyorsunuz. Değişim için olayları düşünmeyi bırakın ve suçlu bile olsa suçlayacak şeyleri konuşmayın.



- Sakin Ol
Aklınıza o küçük canı sıkılan çocukluğunuz geldiğinde beyninizde tepinmeye başlarsa sakin olmak için şu an meşgulum yanımda dur ve sessiz ol talimatını verebilirsiniz. 



- Aileniz ve Arkadaşlarınız Yanınızda Değiller
Ne yazık ki hayatımızda kabul etmediğimiz ancak sonradan bir balyoz gibi kafamıza inen bir gerçektir. Arkadaşlarınız ve aileniz ya da akrabalarınız sizin ezik bir şekilde yaşamanıza içten içe sevinebilirler.  Kimse başkasının kendisinden yukarıda olmasını istemez. Başarı ile olacak durumlar bellidir. Siz daha başarılı olduğunuzda ilerlemeye başlarsınız ve onları arkada bırakırsınız. Bunun dışında yanınızda diye düşündüğünüz insanlar da bir anda sırtını çevirebilirler. Peki ne yapmalı? Artık gözlerinizi dört açın etrafınızda sizin olduğunuz yerde saymanızı kendilerine muhtaç olarak kalmanızı ve sizi kontrol edebilmeyi isteyen kişilere dikkat edin.

Şu sözleri unutmayın;
Tanımadığınız insan nadiren düşmanınız olur. Çoğunlukla siz istemeseniz de düşmanlar en yakınınızdan oluşmaya başlarlar.




- Tekmeleme Zamanı

Oğlum bana matematik öğretmenini ve dersini hiç sevmediğini zorlandığını ve nefret ettiğini söylediğinde ona eğer bu derste başarılı olursan öğretmenine tokat atmış gibi olursun dedim. Bir sonraki adımda daha güçlü olabilmenin yollarından biridir bu ...
Hayatın zorlu geçmesinden korkma, tekrar başlatamamaktan kork!



- Birikim Zamanı
Bu kadar kötü anılardan kurtulmanın bir diğer yolu da paranızı biriktirmeye başlamaktır. 1 lira dahi kenara koymaya başlayarak gücünüzü kazanabilir ve böylece istenmeyen durumlardan daha uzağa gitmeyi kolaylaştırmış olursunuz.



- Zor İşlerde Çalışmak
Eğer zor işlerde çalıştıysanız diğer iş türleri size daha kolay gelecektir. Arkadaşım bir zamanlar zor bir çıraklık geçirdiğini belirtmiş ve artık ona diğer işlerin çok kolay geldiğini söylemişti. Bu da hayatınızda ki zorlukların daha basit görünmesini sağlayacaktır.



- Meşgul Olun
Yazı yazın, resim çizin, senfoniler dinleyin, hobi edinin kafanızı dağıtacak aktiviteler oluşturun.  Eğlenin... Gerekirse iş yapın ve kafanızı dağıtacak durumlarla uğraşın. 



Yukarıdaki maddeleri de uygulayın ve unutmayın. Daha iyi bir ebeveyn olabilmek ve her şeyi unutabilmek sizin elinizde... Sağlıcakla kalın.

Bilinmeyen Korku


Çok küçükken yaşadığım bir hikâyeydi. Yaşımı tam hatırlamıyorum. Fakat okula gitmediğimi de biliyorum. İşte bu yaşlarda henüz kendi sokağımın dışına çıkmadığım bir zamandı. Arkadaşımla kendi sokağımda oynardım. Duvarlara çıkardım. Bahçeli bir evimiz vardı. Bir gün arkadaşım hadi gel bizim eve gidelim dedi. Onun evi bir arka sokaktaydı. O zaman çok korkmuştum. Diğer sokaklar bana karanlık gibi gelirdi. Bilinmeyen bir yerdi orası… İnat etmiştim ve gitmedim. Bu şekilde konu kapanmıştı ve birkaç gün sonra yine “Gel bakkala gidelim” demişti arkadaşım… İşte yine aynı duygular cereyan etmişti. En sonunda ısrarına dayanamadım. Onun dediği yere gittim. Bir anda sokaklar içinde sokaklar vardı. Benim algıladığım dünyanın çok daha büyüğü vardı. O zaman anladım ki bilinmeyen şeyler her zaman korkutur ve öğrenildiğinde de daha basit gelir. Bu korkuyu halen insanlarda görebiliyorum. İş değiştirirken, yeni bir şey öğrenirken o korkuyu görebilirsiniz. “Ben yapamam.” “Bizden geçti” gibi sözler ile kendilerini sınırlandırırlar. Bu korku bir şeye çaba verme korkusudur. Aynı benim başka bir sokağa gidemem gibi… Hayatımızı küçük bir sınırda yaşamak isteriz. Aslında bize öğretilen bu değildir. Çocukken merak dolu oluruz. Ancak korkularımız bizi hapseder durur. “Birikim yapmalısın.” “Evlenmelisin.” “İnsanlara güvenmemelisin.” … Bunlar yanlış şeyler değil ancak bir bakın görün ki hiç kimse gezmelisin demez. 40 yaşına gelsen de eğlenmesini bilmelisin“Eğlenmelisin” şeklinde bir şey söylemezler. Bizi her zaman hapsetmek isterler farkında olarak ya da olmayarak. Bu bilinmeyen durumu bir iş yapmak isteyen kişide görebilirsiniz. Bilinmeyen korkular ve duygular o işi yaptırmaz vazgeçer. O riski almaz ve memur zihniyeti ile yaşamaya devam eder. Para biriktir – Bir şey al – Para biriktir – Evlen- Para biriktir … Hiçbir zaman bitmez. Oysa yeni bir atılımda yeni bir yaşam gibidir. Yeni heyecanlar ve riskler belki de hayatınızda yeni ve daha önce neden yapmadığım dediğiniz serüvene sürükler. Benim için para = güç değil, para = zaman olmuştur. Eğer paranız varsa ve halen çabanız daha fazla para üzerine ise o zaman hayatınız bu şekilde akıp gider. Bilinmeyen korkuyu diğer yaşayan fertlerden biri de yeni bir öğrenime girecek olan kişilerdir. Örneğin bir yabancı dil öğreniyor olsun “Hayır yapamam” olgusu ile baştan vaz geçer. Ya da “Bu yaştan sonra benim harcım değil” gibi öğrenmeyi belli bir yaşa sığdıranlar da Bilinmeyen korkuyu sonuna kadar yaşayanlardır. İşte bu yüzden hayatınızdaki sokakları keşfetmeye çıkın. Bilinmeyen korku yapmadığınız şeyler üzerinde her zaman daha da güçlenir. İşte bu yüzden karanlık yere adım adım değil, koşarak girin.

İyimserlik


Melankolik olanlar hayatta her şeyin çok iyi olmadığını bilmelerine rağmen bu yüzden depresyona girmezler ve ağlamazlar. Bazı şeyleri kabul etmek ruh halimizi daha da ferahlatır. İşte bu melankolikliği de kabul etmek bir bilgelik yoludur. Zorlukların farkında olursunuz ancak bilirsiniz ki güzelliklere de minnettarlık duyabilirsiniz. Hepimiz aynı yer de yaşıyoruz. “Aynı hayatlarda var olduk” Maddi farklar dışında getirdiği artı durumlar kaale almadığımızda hemen hemen aynı şeyleri yaşamaktayız. Sorunlarımız çoğunlukla aynıdır. “İş, kaygılar, evlilik…” Bazı zamanlar yolumuzu kaybederiz. Hepimizin kişisel yolu farklıdır. Aynı işleri yapmayız farklı işlerde olup aradığımızı bulamayabiliriz. Ancak bu yolu bulabilmemiz de mümkün olacaktır. Kötü seçimler yaparız. Daha sonra bu kötü seçimleri yapmamak için doğru adımları atmayı öğrenebiliriz. Küçük sorunlarınız da bazen çok büyüyebilir. Bu sorun günlük olaylardan dolayı bile olabilir. Küçük bir rahatlamanın gerçekleşmesi için beynin sol kısmını kullanmakta olan “Nefesinizi kullanın” 
…  Fark edebildiğiniz nefesler sizi rahatlatmaya yardımcı olur. Oksijen almayan beyin ne kadar size faydası olabilir ki… Anlamadan yapılan nefes alma işlemi sizi psikolojik olarak sıkıntılı durumlarda daha da gerilmenize neden olur. Nefes kontrolü bu yüzden büyük önem taşır. Küçük ancak sizi rahat bir duruma sokabilecek tüyodur. Bazı sıkıntılarımız da oldukça derine saklanmıştır, bilinçaltına… Her insan kendi hayatında güven, huzur, mutluluk, bolluk, ferahlık gibi durumlar ister. Her zaman bunları güvence sağlayarak ulaşamayız. Bazı zamanlarda durup kendi rahatlığınız için ferah bir ortama veya odanızda sakince bir dinlenişe ve sessizliğinizi dinlemeye çalışabilirsiniz. Sadece 5 dakika buna katlanıp kendinizi rahatlatın. Durumlar değişkendir. Bugün hata yapabilir. Bunu fark ettiğimizde de düzeltebildiğimiz oranda düzeltebiliriz. Kimi olaylar bizi itebilir, incitebilir. İnsan doğasında bunlarda vardır. Önemli olan bu itme durumunu yansıtmamak. Karda yürü ancak izini belli etme… Doğru tabir. Kimi durumlarda sinirlensek bile bunu sessizlik ile karşılamanın bize bir zararı olmaz yararı olur. Dışarıdaki insanlara da fazla güvenmek ve bu doğrultuda davranmak sizi üzebilir. Bu durumlar da her zaman dikkatli olmalıyız.

Asla Pes Etme

Asla Vazgeçme

Gülün güzelliği dikeninden değil midir? Gülün bahçesine girmek de geçmek de zorluğundan güzel. Zorluklar geçildikçe güzel. Güzellik yaşandıkça. Yaşamak sevdikçe sevildikçe güzel. Tabi ki hayatımızda hiç ummadığımız taşlar olur. Bunlar bazen kafamıza bazen önümüze düşer. Anlamsız gelir bir çok şey... Belki hırsımızdan belki gururumuzdan ya da daha fazlasını yapmadığımızı veyahut bizi daha iyi olacağımızı söyleyenlerden dolayı daha da kötüye gider durumumuz. Bir silkelen kendine gel. Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var? (Karl Marx) Üryan geldik bu dünyaya ve biz bu şeyleri yapabilmek için yapamayacağımızı düşündüğümüzden kendimizi kaybettik. Zorluklar aşılmak için ise de bize bunu zorla dayadılar. Duvarın bu alanın bu dediler. Bizi bizden ettiler. Sonra öyle biri olmadığımız için konuştular. İçimizdeki yaratıcı gücü durdular. Ancak unutmayın o güç sizde var. Her zaman yapabileceğiniz daha güçlü bir benlik var içinizde... Şu andan itibaren dünyayı dolaşabilirsiniz ve en uzak noktanız sırtınızdır aslında... Bir şeyi bilmediğiniz için size çok zor gelirdi. Öğrendikten sonra ise ne kadar kolay olduğunu anladınız. Sonraki olaya yada konuya gelince yine zorluk gördünüz. Yılmak ile yılmamak , bırakmak ile bırakmamak arasında kararlar verdiniz. Her vediğiniz sonraki kararlar öncekini pekiştirdi. Yapmak için uğraştığınızda yapmaya yapmamak için didindiğinizde yapmamaya karar kıldınız. Dünya üzerinde her insanın bir çok hayali vardır, kimisi başarmak için uğraşır kimi de vazgeçmeye meyleder. Unutmayın ki "Ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok başarırsınız." Günümüz dünyasında bu yazıyı akşam okuyorsanız ampulun icat edildiğini biliyorsunuz. Yüzbinlerce denemeden, yanılmadan ve tekrar öğrenimlerden elde edilen icat hedefleri uğruna insanın çok daha güçlü olmasını temsil eder. Kalktığınızda ise ayaklarınız yere bastı. İşte yer çekimi... Sizi yerde tutan akım... Hayatınızda gerekli her şey var iken yokmuş gibi davranmak bizi yine ilk depresif sendroma geri çeker. "Çoğu insanın iki kolu iki bacağı var iken yapabildi ben vazgeçtiğimden yapamadım." dememek için o konuda uğraşmak gerekir. Eğer işte çalışabilme gibi bir durumun varsa ve ders çalışman gerekiyorsa akşam veya sabah erkenden gelerek 1 saatinden feragat etmeyi bilmelisin. Veyahut bir gün iyice dinlenip ertesi gün ona zaman ayırmalısın. Durumunun farkında mısın? Durumundan sen farkında olacaksın. Deli gibi para harcayarak da olmaz bu iş... Yatırımını da bileceksin. Şimdi bir nitro yap ve yapman gerekenin 10 katını yap. Potansiyelinin göründüğünden ne kadar fazla olduğunu gör. Asla pes etme... 

Muhammed Ali, kendine çok güvenen, başaracağına hücrelerine kadar inanmış, kendini hedefine tam anlamıyla "adamış" olmamdır. 

Asla pes etme, pes edenler başaramayanlardır... 

Franz Kafka - "Dönüşüm"


Öncelikle, size mevzu hakkında kısaca bilgi vereyim.
Gregor Samsa - bu romanın baş kahramanıdır. Ailesi için çalışıyor ve onların sözünü hep dinliyor. Romanda anlatılan olaya kadar, küçük sorunlar dışında kendi halinde ve normal bir hayatı vardır. 
Patron - acımasız ve sert bir kişiliktir. Disipline fazla önem veren, çalışanlarına karşı asla iyi kalpli olmayan bir patrondur.
Gregor'un annesi - oğlunu seven bir annedir. Fakat olaydan sonra onun da oğlu hakkında düşünceleri değişir ve ona katlanamaz hale gelir.
Gregor'un babası - acımasızdır. Hatta olaydan sonra ona oğlu gibi değil de, gerçekten hayvan gibi davranır. Olaydan önce ise, oğluyla normal ilişkileri olmuştur.
Gregor'un kız kardeşi - evet, o gerçek bir kardeş. Her kesin Gregor'a yaklaşmadığı anlarda onun yanında olur. Fakat, insanların içini öyle bir kötülük kaplamıştır ki, onun da temiz yüreği bir noktadan sonra acımasız bir yüreğe dönüşür.
Şimdi olayı kısaca özetleyelim: Gregor kumaş tüccarlığı ile meşguldür ve her kes gibi normal bir hayat sürer. Ailesinde kimseyle büyük bir sorun yaşamaz ve onlar için para kazanır. Ailenin gelir menbeğidir kısacası. 
Fakat bir sabah Gregor uykudan uyanınca kendisini garip hisseder ve yerinden kalkamaz. Tüm bedeninin değiştiğini hisseder, bir böceğe dönüşür. Normalde işe geç kalmayan Gregor bir türlü yerinden kalkamaz ve tüm direnişlerine rağmen bedenini kontröl edemez. Annesi artık onun için endişelenir ve kapısını çalmaya başlar, işe geç kalacağını söyler. Neyse ki, Gregor odasının kapısını kilitleme alışkanlığına sahiptir. Böcek sesine benzer bir sesle annesine seslenir. Annesi ise onun hasta olduğunu sanar.
İş saati geçtiğinden dolayı fazla sert iş rejimini seven patron kapıya dayanır. Ve zorla da olsa kapıyı açar. Manzara ise patronu iyice korkutur ve şaşırtır. Korkudan hemen evden kaçar. Anne ise bayılmıştır ve oğlunun yüzüne bile bakmaz. Baba ise onu kendi oğlu olarak görmemekte ve ona bir böcek muamelesi yapmakta. 
Kız kardeşi ise, abisinin iyileşmesi için elinden geleni yapar. Ona yemek getirir, fakat Gregor artık bir böceğin yiyeceği yiyecekleri yemeye başlar. Kardeşi her ne kadar ondan ürkse de, ona bakmayarak odasını temizler ve onun için rahat bir ortam yaratmaya başlar. Fakat o da bir yere kadar dayanır. 
Aile toplantısı hem maddi, hem manevi açıdan onları yıpratan Gregor'u öldürmek kararı alır. Fakat hızmetçi artık onu öldürmüştür.
Yüzeysel açıdan olaylar böyle gelişir. Fakat bu sadece olayın anlatımıdır. Yazar ise bu yazıyı öyle bir anlatım şekliyle yazmıştır ki, okucu onu kendisi yaşamış gibi hisseder. Aslında bu romanı yazar tamamen bilinçaltının etkisinde yazmıştır. Kendisi ise bu romanını "iğrenç" olarak değerlendirir. 
Ben olayları anlatırken, esas kısmı atladım. Bu kısım ise, satıraltı anlamlar ve yazarın bilinçaltıdır. 
Aslında her kes kendi "ben"liğini sadece kendisi anlar. Biz ise insanları hep kendi açımızdan değerlendiririz. Bize ne gibi yararı olur? Mesela sevdiğimiz insanları, ailemizi bizim oldukları için ve onların yanımızda oldukları için yaşamasını isteriz. Eğer onlar bizim olmasalar bir değerleri yoktur. Birisinin asıl "ben"liği fiziğine yansarsa, olaylar karışır.
Gregor hayatta yalnızca birer böcekti. Fakat görünümü insan görünümü olarak kaldığı sürece her kesin gözünde "insan"dır. Eğer her kesin kendi dünyası dışına yansarsa, insanlar onu sevmekten vazgeçer. Bir insan için kendisini keşf etmek üniversite kazanmaktan daha önemlidir. Fakat başkaları bizi üniversiteye girince kutlar. Yani insanların kendi "ben"ini değil, onlara ait olan "ben"ini sever. 
Bu yüzden dünyanı kendi kurallarına göre yaşamalısın. Başkalarının "sen"i olduğun sürece sahte ilişkiler kurmuş olursun. Ve insanı terk etmeyecek tek kişi kendisidir. Kendi senaryonu yaz ki, bir gün dönüşüme uğrarsan, kendin olarak kal. Kendin olmak ve mutlu olmak istiyorsun bunları yapacaksın:
  • Kendini insanlara iyi olarak tanıtmaya çalışma. Seni en küçük bir hatanda yüzüstü bırakır.
  • Senin kötü huyunu seven, iyi huyuna aşık olacaktır. İnsanlara hep ön yargıyla yaklaşan bir görünüm sergile. Umursamaz gibi takıl. Ama insanları keşfet ve onların ruhunun anahtarını bul.
  • Sana tüm kötü huylarına rağmen değer veren birine iyi davran. Ona diğer insanlara vermediğin sevginden toplayıp en büyüğünü ver. O seni kötü olarak severken, en iyi şeylerini hak etmiştir.

Ağaçların Güzelliği İle İlgili Söylenmiş Sözler


Beni ve insanları şaşırtan şey ağaçlara bakıp daha da şaşırmamamız olmalı.
Ralph Waldo Emerson

Dünya vahşi bir orman gibi onu geçmek isteyen tuzaklarından da korunmalıdır.
John Muir

Eğer iyice kavrayabilirsek yeşil bir ağacın altın yada gümüş şeklinde olmasından daha fazla güzelliği vardır.
Martin Luther


Şairin de söylediği gibi: ''Ağacı yalnız Tanrı yapabilir''
Woody Allen

Ağaçlarda insanlar gibi dostluğu severler sadece bazıları yalnız takılır diğerleri kol kola olmayı seçer.
Jens Jensen

Kimileri için bir yaşam kimileri için gözyaşı bazıları için de bir engeldir. Ağaç biraz insanın kendisini yansıtır.
William Blake

Bir fidan dikmek için en uygun zaman yirmi yıl önce idi. Sonraki en uygun zaman ise şimdidir.
Çin Atasözü

Bir ağacı dikmek bencillikten ayrılan en güzel işlerden biridir.
Thorton Niven Wilder


Güzelliği görmek için ağaca bakarsınız kötülüğü görmek için baltayı alırsınız.
Amerikan Sözü

Ağaç hiçbir zaman ilk darbe ile düşmez. 
Alman Sözü

Ağaç devrilince yapraklarına keçiler saldırır.
Afrika Sözü

Ağaca balta vurmuşlar, ne edeyim sapı bendendir demiş.
Türk Sözü





Kişisel Gelişim Kitaplarından Alıntılar

Bir çok kişisel gelişim kitabı kendi içerisinde devrim niteliğinde yazılar bulundurmaktadır. Bu yüzden bazılarının içinde not almaya değer önemli yerler aklımızın köşesinde kalmalıdır. Bu zamana kadar okuduğum motivasyon sözleri ve gelişim kitaplarının benim için bir çok durumda ruhani durumumu düzeltip etkili bir çalışma yarattığını ve kendi durumumun farkında olup daha ileriye taşıması için bir yol belirlediği yadsınamaz bir gerçeklik olmuştur. Burada da sadece kişisel gelişim değil ayrıca felsefe kitabından ve iş yaşamı kitaplarından alıntılanmış yazıları başka bir siteden alıntılayarak ekledim. Kaynak siteye ulaşmak isterseniz en altta linkini vermiş bulunmaktayım.

Beyaz Yakalı Girişimci Kitabından Alıntılar

Optimist yayınlarının çıkardığı Beyaz Yakalı Girişimci (Girişimci Hayata Yumuşak Geçiş) Kitabından Sayın Fatmanur Erdoğan'ın yazdığı kitabın alıntıları...




  • Daha önce gitmediğiniz yollardan yürümeye, hiç ilgi duymadığınız konulara bir göz atmaya önem verin, çünkü bulduğunuz bilgilerin sizi nereye götüreceğini ancak bilgiyi elde ettikten sonra görebilirsiniz.
  • “Akış, insanların yoğun konsantrasyon ve kararlılık gerektiren zorlu görevleri yerine getirirken oluşan derin odaklanma durumudur. Akış, net hedeflere sahip olan ve anında geri bildirime imkan tanıyan bir görevin zorluk derecesiyle, o görevi yerine getiren kişinin beceri seviyesinin dengelenmesi sonucunda oluşur.” Mihayl Csikszentmihalyi

  • Akış bilinçli bir olgu değildir. Akış durumunda başkalarının sizi nasıl gördüğünü düşünmezsiniz, hakkınızda ne düşündükleriyle meşgul olmazsınız, yani kendinizi unutursunuz. Akış durumundayken egonuzdan sıyrılarak yükselirsiniz.

  • Profesyonel hayatınızın ikinci yarısı kariyerinizin “ikinci baharıdır” ve nasıl olacağı tamamen size kalmıştır.
Fatmanur Erdoğan
  • Zamanınızı televizyon karşısında harcamak yerine zevk aldığınız konular üzerinde çalışarak geçirdiğinizde daha üretken olursunuz.
Çok fazla televizyon izlemek ve bilgisayar oynamak

  • İstatistikler girişimcilerin başarılı olmadan önce en azından dört kez başarısız olduklarını gösteriyor.

  • Başarı, “dene, başarısız ol, öğren, tekrarla” süreçlerinde gerçekten iyi olduğunuzda gelir.

  • Hayal kurmaya daha az, uygulamaya daha fazla zaman harcadığınızda, hedefe ne kadar hızlı yaklaştığınızı görerek kendinize şaşıracaksınız.
  • “Bir balığa karada yürümenin ne olduğunu anlatabilir misiniz? Karada bir günlük yürüyüş, onun hakkında bin yıl konuşmaktan iyidir. İş hayatı da böyledir.” Warren Buffet
  • Ibarra’ya göre; hayatta ilerlemek için mutlaka bir hedefimizin olması gerekmiyor. Aslında pek çoklarının da savunduğu gibi hedefi henüz belirlemeden hareket edebilmek, tam anlamıyla girişimci düşünce şekli.

  • “Bazı yenilgilerin nedeni, insanların işi yarıda bıraktıklarında, başarıya ne kadar yakın olduklarını bilememeleridir.” Thomas Edison

  • Gelin, bir girişimci olarak yeni hayatınızı gözümüzde canlandıralım: Hangi yöne gideceğinize karar verme özgürlüğünüzün olması… Yaratıcılığınızı daha fazla kullanacak olmanız… Bürokratik engellere takılmadan işlerinizi hızla halledebilme imkanı… Özel hayatınız üzerinde daha fazla kontrole sahip olma şansı… Çocuklarınızı okuldan almayı istediğiniz zaman işten çıkabilme lüksü… Öğleden sonra gidip o çok istediğiniz mobilyayı satın alabilecek olma fırsatı… Kısacası hep arzuladığınız o özgür hayat…

  • Öncelikle neden girişimci olmak istediğinizi bulmanız ve girişimciliğin hayatınıza nasıl bir anlam katacağını fark etmeniz, kariyer yolculuğunuzun yönünü değiştirmenizde en önemli etkendir.
  • Geçmişinizde elde ettiğiniz başarılar sizi ilerlemekten alıkoyabilir. Geçmişe fazla bakıyorsanız şu anda yaşamıyorsunuzdur. Şu anda yaşamıyorsanız geleceğe doğru hareket edemezsiniz.
  • Şans, fırsatın hazırlıkla buluştuğu yerdedir.
  • Saplantılardan arınmanın (bir şeyi unutmanın) en iyi yolu ona bakmayı bırakmaktır.
  • “İş dünyasında zirveye giden yol” Marshall Goldsmith

Girişimciliğin Altın Kuralı Kitabından Alıntılar

Optimist yayınlarının çıkardığı 
Girişimciliğin Altın Kuralı
) Kitabından  Ertuğrul Belen ve Taylan Demirkaya derledikleri kitabın alıntıları...


  • Fikre aşık olmak riskli: Önemli olan fikrinize aşık olmadan bu olumlu/olumsuz görüşleri alıp sağlıklı şekilde değerlendirmeniz ve gerekli adımları atmanız. Belki de başta size çok iyi gelen fikir bu yorumlar sonrasında size çok sempatik gelmeyebilir. – Alaaddin Alpay
  • En iyi bildiğiniz işi yapın ve yanlışlarınızdan ders alın. Her hata, işin nasıl yürüdüğünü anlamaya yaklaştıran bir adımdır. – Necip Uludağ
Ertuğrul Belen
  • Pahalı ofisler iyidir ama çoğu zaman değersizdir. Süslü eşyalarla başlayan işler nadiren başarılı olur. Evde çalışmayı ya da ofis açmayı düşünün. – N. U.
  • İyi liderler bir şeyi başarmak için vardır, biri olmak için değil. – Phil Dourado
  • Yedi yaşındaki bir çocuğa fikrinizin nasıl işlediğini anlatın. Sizi anlarsa problem yok demektir. – Taylan Demirkaya
  • “Ben kendim yaparım” psikolojisinden çıkın. – T. D.
  • Fikrinizin daha önce ne şekilde uygulandığını araştırmadan değerlendirmeye gitmeyin. – T.D.
  • Fikrinizin en önemli katma değeri size ait olmalıdır. Fikrinizi diğerlerinden avantajlı duruma getiren şey neyse, onu sizin mutlaka yapabiliyor olmanız gereklidir. – T.D.
  • Düşünceler uygulanmadıkça sadece düşünülmüş olurlar. Bir fikrin değeri ancak uygulandığı zaman kanıtlanabilir. – Zuhal Baltaş
Taylan Demirkaya
  • Girişimcinin kendisi her zaman en iyi satışçıdır. Nedeni basittir. En çok kendisi inanır! – Taner Özdeş
  • Müşteri odaklılık, şirketin kaynaklarını daha iyi müşterilere daha iyi hizmet ederek; diğer müşterilere de zaten mutlaka verilmesi gereken bir düzeyde özenerek kullanmak, böylece kısıtlı kaynaklarla şirketin daha uzun yıllar ayakta kalmasını sağlamak demektir. – Uğur Özmen
  • Yenilik her zaman bir şey icat etmek değildir. Eski bir işin yeni bir şekilde yönetilmesi de olabilir. Yeter ki girişimciler neyi, niçin yaptıklarının farkında olsunlar. – Nevzat Erdağ
  • Vergi (nedir?), kısaca devletin ticari faaliyet yapan herkese yüklediği ekonomik yükümlülük olarak açıklanabilir. – N. E.
  • İşleriniz biraz iyi giderse, yaptığınız şeyler kopyalanacaktır. – Nurettin Özdoğan

Akıldışı Ama Öngörülebilir Kitabından Alıntılar

Yine Optimist yayınlarının çıkardığı Akıldışı Ama Öngörülebilir Kitabından  Dan Ariely yazdığı kitabın alıntıları...

  • Piyasanın akılcılığına karşı duyulan derin inanç karşısında şaşkınlığa düşüyorum.
  • İyileşmede ilk adım bir sorununuz olduğunu kabul etmektir derler.
  • Sosyal bilimcilere göre, deneyler mikroskoplara ya da hızla yanıp sönen ışıklara benzerler. Deneyler, olayları kare kare anlatarak insan davranışını yavaşlatmamıza ve bu kuvvetleri daha ayrıntılı bir şekilde incelememize yardımcı olur.
  • İnsanların çoğu bir şeyi bağlam içerisinde görmediği sürece ne istediğini bilmez. Yaşamlarımızda ne yapmak istediğimizi bile bilmeyiz – tamı tamına yapmayı düşündüğümüz şeyi yapan bir akrabaya ya da arkadaşa rastlayıncaya kadar.
  • Menüdeki yüksek fiyatlı başlangıç yemekleri restoran gelirini arttırmaktadır. Çünkü genellikle insanlar menüdeki en pahalı yemeği almasa da, ikinci en pahalı yemeği ister. Bu yüzden restoran sahibi pahalı bir yemek yaratarak müşterileri ikinci en pahalı (yüksek bir kar oranı elde etmek için zekice düzenlenen) tercihi sipariş etmeye çekebilir.
  • Karşılaştırmalara dayanarak karar vermekten hoşlanırız.
  • Ne kadar çok şeyimiz olursa, o kadar çok şey isteriz. Ve tek çare izafiyet döngüsünü kırmaktır.
  • Birinin bir şeyi çok istemesini sağlamak için tek yapılması gereken o şeyin elde edilmesini zorlaştırmaktır.
  • İlk gördüğümüz fiyatları çıpa olarak alıyoruz.
Dan Ariely
  • Üç kişinin sırada beklediğini görüyor, “Burası şahane bir restoran olmalı ” diye düşünüyor ve sıraya katılıyor. Ve başkaları da ekleniyor. Bu davranış türüne sürüleşme diyoruz. Bu, başka insanların önceki davranışlarına dayanarak bir şeyin iyi (ya da) kötü olduğunu varsaydığımızda ortaya çıkıyor ve biz de aynı şekilde davranıyoruz.
  • Çarpıcı isimli içecekler satıyordu. Bir başka deyişle, Starbucks fark yaratmak için elinden geleni yapmıştı – öylesine farklıydı ki Dunkin Donuts’taki fiyatları çıpa olarak almayacak, onun yerine Starbucks’ın bizim için hazırladığı yeni çıpaya açık olacaktık. Starbucks’ın başarıyı yakalama nedeni büyük ölçüde budur.
  • Mark Twain “Eğer Tom, bu kitabın yazarı gibi, büyük ve bilge bir filozof olsaydı, artık çalışmanın kişinin yapmaya mecbur olduğu şeyleri içerdiğini, eğlencenin de kişinin yapmaya mecbur olmadığı şeyleri kapsadığını idrak ederdi.”
  • Socrates, “İrdelenmemiş bir hayat yaşamaya değer sayılmaz.
  • İki cent ile bir cent arasındaki fark küçüktür. Ancak bir cent ile sıfır cent arasındaki fark çok büyüktür.
  • İnsanların nakit paradan ziyade bir amaç için daha çok çalışacaklarını gösteren pek çok örnek vardır.
  • Küçük bir hediye karşısında hiç kimse rahatsızlık duymaz, çünkü küçük hediyeler bile bizi sosyal değiş tokuş dünyasında piyasa normlarının uzağında tutar. —- Doğrudan verilen hediyeye tıpkı nakit paraya gösterdikleri gibi tepki verdiler ve hediye bu kez beraberinde sosyal normları getirmedi, fiyatı belirtildiği için hediye piyasa normların alemine geçmişti.
  • Sosyal değiş tokuşlara piyasa normlarını katmak sosyal normları ihlal eder ve ilişkileri yıpratır.
  • Çalışma ve serbest zaman arasındaki ayrım bulanıklaşmakta. İşyerini yürütenler evimize giderken ve duş alırken bile bizden işi düşünmemizi istiyorlar. İşyeri ile ev arasındaki boşlukta köprü oluşturmak için bizlere dizüstü bilgisayarlar, cep telefonları ve Blackberry’ler veriyorlar.
  • Gençlerin … dan kaçınmasını garanti etmek isteyenler için en iyi yöntem, tutkunun ateşine kapılacak kadar yakınlaştıklarında ondan kurtulmaları gerektiğini öğretmektir.
  • Baştan çıkarıcı şeylerden tümüyle kaçınmak, onunla başa çıkmaktan daha kolaydır.
  • Şu andaki bir haz için uzun vadeli hedeflerimizden vazgeçmek, ertelemedir.
  • Uzun vadeli hedeflerimize ulaşmada defalarca başarısız oluyoruz. Neden? Çünkü ön taahhütler olmadan, kendimizi cezbedici şeylere kaptırmaya devam ediyoruz.
  • Kredi kartı harcamasını azaltmaya yarayan buz bardak yöntemi..
  • İnsanın doğasında bulunan üç akıldışı tuhaflık; 1- Halihazır sahip olduğumuz şeye aşık olmamız. 2- Kazanabileceklerimizden ziyade kaybedeceklerimize odaklanmamız. 3- Yapılan alışverişe diğer insanların da bizim gözümüzden baktığını zannetmemiz.
  • Bir şey için ne kadar çok emek sarf ederseniz, ona yönelik daha fazla sahiplik hissetmeye başlarsınız.
  • Önemli olabilecek şeyler arasında bir ileri bir geri koşuştururken, gerçekten önemli olan şeylere zaman ayırmayı unuturuz.
  • Kapıdan kapıya koşturmak yeterince tuhaf bir insan davranışıdır. Ama daha da tuhafı, çok az değere sahip kapıların (neredeyse ölmüş ya da fazla ilgi duymadığımız fırsatların ) peşinden gitme dürtümüzdür.
  • Ne gariptir ki işimi yapacağım en iyi yeri ararken, araştırmalarım ihmale uğruyordu.
  • Kafe ortamı hoş göründüğünde, kahvenin tadı da hoş geliyordu.
  • Bilginin deneyimden önce ya da sonra verilmesi fark eder mi?
  • Plasebolar telkin gücüyle çalışır. İnsanlar onlara inandıkları için etkilidir. Doktorunuz görür ve kendinizi daha iyi hissedersiniz.
  • Daha çok ağrı hisseden kişiler, ağrı ilaçlarına daha çok bel bağlıyor, fiyat ve plasebo etkisi arasındaki ilişki daha bariz oluyordu. Bunlar fiyat düşürüldüğünde ilaçtan daha az fayda elde ediyorlardı.
  • Bizler beyinle vücut arasındaki bağı daha çok anladıkça, bir zamanlar anlaşılır gelen şeyler daha belirsiz hale gelir. Bu durum, özellikle plasebolarda çok barizdir.
  • Görevin kötüye kullanılması, çoğu kez siyah ve beyazdan ziyade grinin tonlarındadır.
  • İnsanların fırsatınıı bulunca hile yaptıklarını, ama yapabileceklerinden daha azını yaptıklarını öğrendik. Dahası, dürüstlük hakkında düşünmeye bir başladılar mı hileye tamamen son veriyorlardı.
  • Etrafımızdaki dünyaya baktığımızda, sahtekarlıkların çoğunun nakit paradan bir adım uzak duran sahtekarlıklar içerdiğini görürüz.
  • Hile paradan bir adım uzaksa çok daha kolay yapılır.
  • Farklılık, malın maliyeti ya da yakalanma korkusu değildi, insanların o malı masraf hesaplarındaki meşru bir tüketim olarak kendilerine hak görme becerileriydi.
  • “Bir insanın maaşı bir şeyi anlamamasına bağlıysa, o insanın o şeyi anlamasını sağlamak zordur.” Upton Sinclair. Şimdi buna aşağıdaki duşunceyi de ekleyebiliriz: “Bir insan parasal olmayan değiş tokuş araçlarıyla uğraşıyorsa onun o şeyi anlamasını sağlamak daha zordur.”
  • Bulduğunuz şey, masadaki diğer kişilerin seçtiklerinden farklı içki ısmarlama eğilimi ve “emsalsiz olma ihtiyacı” denilen kişilik özelliği arasında bir ilişki olduğuydu. İşin esası, emsalsizliklerini sergilemekle daha çok ilgilenen bireylerin, özel bir kişilik olduklarını göstermek için, masalarında henüz ısmarlanmamış bir alkollü içeceği seçme olasılıkları daha yüksekti.
  • İnsanların yiyecek ve içecek siparişi verirken iki amacı var gibidir: en çok zevk alacakları şeyi ısmarlamak ve arkadaşlarının gözünde olumlu bir izlenim uyandırmak.
  • Biriyle farklı bir ülkede ya da şehirde karşılaştığınızda bu size büyülü bir dostluk gibi göründüğünde, söz konusu byününün çevredeki koşullarla sınırlı olabileceğini aklınızda bulundurun. Bunu akılda tutmak, sizi sonraki düş kırıklıklarından koruyabilir.
  • Demek ki başkalarıyla yemek yiyorsak, en üst düzey mutluluğu hiçbir şey ödemediğimizde tadıyor; bir şeyler ödememiz gerektiğinde daha az mutlu oluyoruz. Hesabın miktarı arttıkça ödediğimiz ilave para da gitgide daha az acıya yol açıyor. Bunun mantıksal sonucu, hesabın tümünü bir kişinin üstlenmesi gerektiğidir.
  • Şu bir gerçek ki kumardan alınan keyif ödülün ne zaman geleceğini öngörmeye gücümüzün yetmemesinden gelir. Oynamaya devam etmemizin nedeni budur.
  • Ortam ve beklentiler aldığımız zevke birçok şey katar.
  • “Hiçbir şey beklemeyen mutlu olur, çünkü hiç hayal kırıklığına uğramaz.” Alexander Pope
  • Stresin ve kaygının bağışıklık sistemini zayıflattığını herkes bilir.
  • Plasebolar kendini gerçekleşitren kehanetlerden başka bir şey değildir.
  • Mortgage piyasasının temel başarısızlarından biri, bankacıların insanların borçlanacakları doğru miktarı hesaplayamayacakları ihtimalini akıllarına bile getirmemeleridir.
  • Parasal ödüller çoğu kez iki ucu keskin bir kılıç gibiydi. İnsanları çok iyi çalışmaları yönünde motive ediyor ama çok büyük olduklarında ters etki yaratıp performansa zarar verebiliyorlardı.

Uzun Kuyruk Kitabından Alıntılar

Optimist yayınlarının çıkardığı yazarı Chris Anderson olan "Uzun Kuyruk" kitabı...


Uzun Kuyruk Chris Anderson
  • Dağıtım maliyetlerindeki bu düşüşü, su seviyesinin alçalması ya da suların çekilmesi gibi düşünün. Su alçaldıkça, öteden beri orada bulunan, sadece su altında kalmış olan yeni bir kara parçası ortaya çıkıyor.
  • Görünmeyen pazar görünür hale geldi.
  • Şirketler gitgide daha çok şey sundukça (çünkü sunabiliyorlar), talebin aslında arzı izlediğini gördüler.
  • Başka bir deyişle, cirolarının en hızlı büyüyen parçası geleneksel fiziksel perakende mağazalarında bulunmayan ürünlerin satışlarıdır.
  • “Genç insanlar neyin önemli olduğunu onlara yukarıdan söyleyen Tanrı benzeri bir figüre güvenmek istemiyorlar. Medya tarafından kontrol edilmeyi değil, medyalarını kendileri kontrol etmek istiyorlar.” Rupert Murdoch
  • Kuyruk yalnız mevcut çeşitle değil, ona doğru çekilen insanlarla da ölçüldüğü için, talebin gerçek biçimi ancak tüketicilere sonsuz tercih olanağı sunulduğu zaman ortaya çıkar.
Chris Anderson
  • İlgileri benzerlerden oluşan ve gitgide daralan topluluklar halinde parçalanıyor; benzer akıllar bir araya geldiğinde hep olduğu gibi, seçtikleri konuda gitgide daha derine iniyorlar. Sanal olsun olmasın arkadaş topluluğu tarafından cesaretlendirilince, bilinmeyeni birlikte keşfediyor, çiğnenmiş patikanın ötesine geçme cesaretini gösteriyorlar.
  • Bir projeye herkesin katkı yapabileceği “açık kaynak” yazılımda şiar şudur: “yeterince göz varsa bütün hatalar önemsizdir.
  • Teknoloji, ucuzluk ve yaygınlık çok daha iyisini başarabilir. Bir zamanlar yetenek üretim araçlarına giden yolu eninde sonunda buluyordu, şimdi üretim araçları yeteneğin ayağına geliyor.
  • Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç, pasif tüketiciler olmaktan çıkıp aktif üreticiler haline gelmeye başladığımızdır. Bunu da sevdiğimiz için yapıyoruz (amatör sözcüğü Latince amare, sevmek fiilinden, amator, seven sözcüğünden türemiştir.)
  • “Tüketici ekonomisi üreticiler tarafından kontrol edilen bir sistemdir, burada tüketiciler, içeriği paraya dönüştüren enerji kaynaklarından başka bir şey değildir. Bu, Sanayi devrimini kazanmalarından bu yana üreticilerin tüketiciler üzerinde sürdürdüğü mutlak gücün mutlak olarak yozlaşmış sonucudur.” Doc Searls
  • Çocukların ilk tepkisi machinima filmlerini eğlence olarak izleyip keyif almaktı. İkinci tepkileri nasıl yapıldığını merak etmek oldu. Üçüncü tepkileri de kendilerinin bir oyun yapıp yapamayacaklarını sormaktı.
  • Artık gitgide hiç kimsenin sorumlu olmadığı sistemlere bağlı oluyoruz; zeka basitçe “beliriyor”, yani yoğun hesaplamalardan kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bu olasılıklı sistemler mükemmel değildir, ama zamanla ve büyük sayılara ulaştığında istatiksel bakımdan optimum olur. “Ölçeğe” göre tasarlanmışlardır, yani büyüdüçe iyileşirler. Mikro ölçekteki küçük bir tatsızlık makro ölçekteki bu verimliliğin bedelidir.
  • Olasılıklı sistemlerin avantajı, kalabalığın bilgeliğinden yararlanmaları ve sonuç olarak hem genişliğine hem de derinliğine ustalıkla büyüyebilmeleridir. Ama bunu mikro ölçekteki mutlak kesinliği kurban ederek yaptıkları için, tek tek her sonucu ihtiyatla ele almanız gerekir. Wikipedia sonuncu değil, ilk bilgi kaynağı olmalıdır. Olguları tanımlayan kaynak değil, bilgi arama sitesi olmalıdır.
  • Her alanda çoğu üreticinin para almadığı bir çağın şafağındayız.
  • Üretim araçları herkes için erişilebilir hale geldiğinde herkes bir üretici olur.
  • “Sergileme kültürü Web’in felsefesini yansıtır. Burada, fark edilmek her şeydir. Sergileme kültürünün büyük günahı kopya çekmek değil, yazara atıfta bulunmamaktır. Ve bu sergileme kültürünün merkezinde, her şeye kadir arama motoru vardır. Siteniz Google’da kolay bulunuyorsa dava açmazsınız, kutlama yaparsınız.” Tim Wu
  • Birçoğu, kendisi içini önemli olan ve kafa dengi kimselerden oluşan bir grup tarafından okunma dışında bir şey istemez.
  • Böyle karsız yayımcılık yine de kazançlı olabilir. Kitap değerli ürün haline gelmez, ama değerli ürün yazarın kendisi için reklam olur.
  • Bireysel yayımcılık para kazanma yolu değildir; mesajını iletme yoludur.
  • Yazdıkları şeylerin ticari bir yayımcı arama zahmetine girmeye değecek kadar satmasının mümkün olmadığını biliyorlar. Ama bu onların potansiyel bir okur kitlesinin olmadığı anlamına gelmiyor; sadece bu kitlenin küçük olduğunu anlatıyor.
  • En alttan başlayan bir içerik, eğer bir heyecan uyandırdıysa, kolayca tepeye çıkabiliyor.
  • İnsanlar ve ürünler aynı yerde olmalıdır, arz ve talep tam orada, mağaza koridorlarında buluşmak zorundadır. Ama perakendeci kaçınılmazlıkla, en azından bir ölçüde yanlış tahmin edecek, bazı mağazalarda mevcudu tüketecek, bazılarında da elinde kendi değeri azalan ve değerli raf alanlarını işgal eden stok fazlası kalacaktır.
  • Perakende zincirleri gibi Amazon da merkezileşmiş arzı dağınık taleple birleşitir, ama modelindeki üstünlük, mağazayla müşterinin aynı yerde olmasını zorunlu olmaktan çıkarmasıdtır. İşin ilginci bu, arzla talebin gerçekten birleşmesini daha olanaklı kılar. Ne olursa olsun, ürünler satılmasa bile, Amazon hiçbir maliyete katlanmaz; fazla stok üçüncü bir şahsın raflarında yıpranır.
  • Arama motorunun yükselişi sadece, milyonlarca bireyin davranışlarının ölçülmesinde ve analiz edilmesinde yatan, ancak şimdi farkına vardığımız değerin bir yansımasıdır.
  • Muzun koladan fazla satması hiç kimsenin umurunda değildir. Onları ilgilendiren, hangi kola markasının diğer markalardan daha çok sattığıdır. Listeler yalnızça, bir kategori içinde benzerlerin benzerlerle karşılaştırılması bagğlamı içinde anlamlıdır. Önemil olan tarzlar arasında değil, bir tarz içinde sıralama yapmaktır.
  • Uzun Kuyrukla ilgili olarak insanların en sık düştüğü yanılgı, çok satmayan şeylerin çok satan şeyler kadar iyi olmadığını varsaymaktır.
  • “Aşağıdaki üç özelliği yerine getiren rasgele bir olay: büyük etki, hesaplanamaz olabilirlikler ve sürpriz sonuç. Birincisi, orataya çıkışı aşırı derecede büyük bir etkiye neden olar. İkincisi, oluş sıklığı, daha önceki oluş sıkılğıyla ilgili enformasyon temelinde, küçük ama hesaplanamaz bir olabilirlik taşır. Üçünçüsü, Siyah Kuğunun kötü bir özelliği, sürpriz sonucudur: belli bir gözlem anında olayın gerçekleşme olasılığını gösteren ikna edici bir unsur yoktur.” Siyah kuğu tanımı, Taleb
  • Benim gibi insanların pazar neyin girip neyin girmeyeceğine karar verdikleri dönem giderek soluklaşıyor. Yakında her şey pazara girecek ve onların hepsini ayıklamak için gerçek fırsat doğacak.
  • Üstel dağılımlar, şeylerin birbirinden farklı, birinin ötekilerden daha iyi olduğu ve ün gibi etkilerin iyiyi destekleyip kötüyü bastırabildiği yerde ortaya çıkar. Bu, Pareto’nun pazarların, kültürün ve toplumun tahmin edilebilir dengesizliği dediği şeyle sonuçlanır. Başarı başarıyı besler.
  • Harcanabilir gelirin darlığıyla zaman darlığı birleşince, rakip olmayan bazı mecralar rakip haline gelebilir.
  • Bugünün hiti yarının nişidir.
  • Geleneksel perakendenin temel kısıtı yerel müşteri bulma ihtiyacıdır.
  • Eğrinin düşey ekseninin yöreler, yatay ekseninin de bu yörelerin her birinde bir ürün için potansiyel müşteri sayısı olduğunu hayal edin. Geleneksel perakendeci eğrinin müşterilerin yoğun olduğu baş kısmına odaklanacaktır. Ancak, daha önce öğrendiğimiz gibi en çok müşteri birçok yöreye dağılmış olarak kuyruktadır.
  • İnternet çağımızın egemen gerçekliği hir şeyin ulaşılabilir olmasıdır.
  • Tavsiyeler sizin gibi insanların satın aldığı ürünleri önerir ve şaşılacak bir şey, çoğu kez de isabetli olur.
  • “Kitleler yoktur; sadece insanları kitleler olarak görmenin yolları vardır.” Raymond Williams
  • Kullanıcının belirttiği görüşler çoğunlukla iyi bilgi verir, açık seçiktir ve en önemlisi başka kullanıcıların güvenini kazanır. Tüketiciler topluca, neredeyse sınırsız zaman ve enerjiye sahiptir; sadece birlikte üretim, Uzun Kuyruğu gidebildiği kadar uzaklara götürme kapasitesine sahiptir.
  • 24 saat açık olmaktan zarar gelmez.
  • Satınalma yapıları hakkındaki bilgi, tavsiyelere dönüştürüldüğünde güçlü bir pazarlama aracı olabilir.
  • Tek bir yerde gerçekten de sadece bir ürüne yer vardır. Ama sonsuz kapasitesi olan pazarlarda doğru strateji, hemen hemen her zaman bu kapasitenin hepsini sunmaktadır.
  • Tahmin etme; ölç ve tepki ver.

Da Vinci’nin Not Defteri Kitabından Alıntılar


  • Tecrübe daima mantıklı teoriler üzerine kurulmalıdır.
  • Hava, içinde bulunan nesnelerin sayısız görüntüsüyle doludur!
  • İlk olarak teoriyi sonra pratiği açıklamalısın.
  • Gölge, hem ışığın hem de karanlığın eksikliğidir ve bu ikisinin arasındadır.
  • Renklerin gerçek kalitesini parlak ışıkta göstermeyi unutma!
  • Bir anda sayısız şekiller görürüz, ama sadece bir nesneyi derinlemesine algılarız.
  • Bilgelik tecrübeden doğar.
  • Kötülüğü cezalandırmayan, yapılmasını emreden gibidir.
  • Mezar, er geç onu kazanı da çepeçevre saracaktır.
  • Kağıt, mürekkebin koyu siyahlığıyla lekelendiğini görür ve bundan çok pişmanlık duyar. Fakat bir kağıdın saklanıp korunmasının sebebi de üzerindeki harflerdir.
  • Ve her şey bir gün yerle bir olacak!

İş Modeli Üretimi Kitabından Alıntılar



  • Resme bir fikirle başlarım ve sonra o, bambaşka bir şey olur.” Picasso
  • “Bir fikri çok çabuk dondurursanız, ona aşık olursunuz. O fikri çok çabuk rafine ederseniz, ona bağlanırsınız ve keşfe devam etmeniz, daha iyiyi bulmaya dönük arayışınız zora girer. Eski modellerde görülen hamlık nedensiz değildir.” Jim Glmph

  • Hikaye anlatmadaki amaç, yeni bir iş modelini ilginç ve somut bir biçimde tanıtmaktır. Bunun için hikayenizi basit tutun. Sadece bir kahramanınız olsun.
  • “İnovasyonu herkes sever. Ta ki ucu onlara dokunana kadar.” Saul Kaplan
  • “İş modeliniz işiniz değildir. Bir sonraki aşamada ne yapmanız gerektiğini gösterecek bir sorgulama metodudur.” Matthew Milan


Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine (Arthur Schopenhauer) Kitabından Alıntılar



  • İnsanlar bu topraklarda boş zamanlarını “okumak”la dolduruyorlardı, dolu zamanlarında ne yapıyor ve ne yapmaya davet ediliyorlardı?
  • Öğretmen öğrenme kabiliyetine sahip olandır. Yani o nefsinde öğrenilmeye değer şeyleri toplamış olmaktan başka ve ona ilave olarak ayrıca öğreteceğini öğrencisinin öğreneceği şekilde açıp açıklama becerisine, verilmiş olmadıkça edinilmesi en güç becerilerden birine sahiptir.
  • Bir şeyin sahtesi aslının en büyük düşmanıdır.
  • Ahmaklar için yazanlar her zaman karşılarında geniş bir dinleyici kitlesi bulurlar.
  • Acaba göz önünde olan şey kendi özündeki bir yıkımdan dolayı mı göz önünden kalkmalıdır.
  • Akıllı adam eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir.
  • Çünkü bir insan ne kadar kendi kendisine yeterse, başka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır.
  • Sıradan insanlar sadece zamanlarını nasıl harcayacaklarını düşünürler; herhangi bir yeteneğe sahip insan zamanını nasıl kullanacağıyla meşgul olur.
  • Bir insanın olabileceği ya da başarabileceği en iyi ve en büyük şeyin kaynağı insanın kendisidir. Bu ne kadar böyle ise -bir insan hazlarının kaynaklarını ne kadar kendisinde buluyorsa- o kadar daha fazla mutlu olacaktır.
  • Bütün tabiat aklın yahut zihnin gelişimiyle birlikteacı duyma kapasitesinin arttığını gösterir; ve ancak En yüksek akıl seviyesi ile ıstırap doruk noktasına yükselir.
  • Her insanın serbest zamanı tam olarak onun kendisi kadar kıymetlidir.
  • Sürekli yiyerek bir kimse midesini bozar ve böylelikle bütün bedenine zarar verirse, zihin de düşünce malzemesiyle lüzumundan fazla beslenerek boğulabilir.
  • Okunan şeyler ancak derin bir düşünmeyle hazmedilebilir, nasıl ki aldığımız gıdalar bizi yemekle değil sindirimle beslerse. Eğer bir kimse daha sonra üzerinde durup düşünmeksizin sürekli okursa okudukları kök salmaz, büyük bölümü itibariyle kaybolur.
  • “Eskileri, zamana meydan okuyarak çağları aşıp gelmiş olan eskileri okuyun büyük bir dikkatle, yenilerin onlar hakkında söyledikleri pek bir anlam ifade etmiyor.” A. B. Schlegel
  • Bir insanın okuduğu her şeyi muhafaza etmesini istemek yediği her şeyi midesinde muhafaza etmesini istemekten farksızdır. Yediği şey onu bedenen, okuduğu şey de zihnen beslemiştir ve o bunlarla ne ise o olmuştur.
  • Para için yazmak ve telif hakkının korunması aslında edebiyatın yıkımıdır.
  • Düşünen ve doğru yargıya sahip insanlar; büyük bir gayret ve sebatla konularının peşine düşenler – bunlar sadece istisnadır.
  • Adres bir mektup için ne ise başlık da bir kitap için o olmalıdır. Adresi yanlış yazılmış bir mektup nasıl sahibine ulaşmaz ve bir köşede unulmuş beklerse bu sonuncusu da kitabın başına aynı akıbeti getirir.
  • Eğer zirveye yakın dinlenmek istiyorsan O zaman her türden ve bol miktarda yazmalısın (Tieck)
  • Bir kitap asla yazarının düşüncelerinin suretinden ve damgasından daha fazla bir şey taşıyamaz.
  • Ele alınan konular herkesin erişebileceği ve herkesçe bilinen bir mahiyete sahip olabilir; fakat bunların ele alınma yahut yorumlanma tarzı, bunlar üzerine düşünülmüş şey kitaba değerini kazandırır ve bu yazara bağlıdır.
  • “Ayak dirememeniz benim hayrımadır, ne zaman ki dile gelirsiniz asıl odur benim felaketim.” Goethe
  • Yürümek için baston ne ise düşünce için kalem de odur, fakat nasıl ki insan en kolay bastonsuzken yürürse, en kusursuz biçimde de elinde kalemsiz düşünür.
  • Ahbap ol ve takdir et ki arkanı döndüğünde sen de övülebilesin.
  • “Her onurlu adam yayınladığı kitaba imzasını atmalı ve onun sorumluluğunu üstlenmelidir.” Rousseau
  • Bir yazarın üslubu onun nasıl düşündüğünün, onun düşüncelerinin temel doğasının ve genel niteliğinin tam bir dışavurumudur.
  • Üslup bir kimsenin bütün fikirlerinin, ne kadar çeşitli olursa olsun yoğrulup şekillendiği hamurdur.
  • Ne var ki yazmanın en kolayı kimsenin anlayamayacağı şekilde yazmaktır; öte yandan derin meseleleri herkesin anlayacağı biçimde yazmaktan daha zor bir şey yoktur.
  • İnsanlar olağanüstü şeyleri söylemek için herkesin kullandığı dili kullanmalılar, fakat tam tersini yapıyorlar.
  • Bir insanın tam olarak konuştuğu gibi yazmaya kalkışması da bir hatadır. Bu yazarı ukala yapar ve aynı zamanda anlaşılmasını güçleştirir.
  • Düşünme kabiliyetine sahip bir insan her zaman kendini açık, sarih, anlaşılabilir ve kapalılıktan uzak sözcüklerle ifade edebilir.
  • “Yüksek eğitim görmüş bir insanın söylediği şeyler genellikle anlaşılması daha kolay ve daha açık şeylerdir. Dolayısıyla bir insan ne kadar az eğitim görmüş ise o kadar karanlık ve anlaşılmaz yazacaktır.” Quintilianus
  • Söylemeye değer olmayan anlamsız bir şeyi yazmaktansa iyi bir şeyi söylemeden geçmek her zaman daha akıllıcadır.
  • Küçük bir düşünceyi anlatmak için çok sayıda sözcük kullanma her zaman her yerde vasatlığın en şaşmaz işaretidir; buna mukabil çok sayıda düşünceyi birkaç sözcüğe giydirmek seçkin kafaların hiçbir zaman aldatmayan belirtisidir.
  • Çıplak hakikat her zaman en güzelidir ve ifadesi ne kadar basit ise bırakacağı izlenim de o kadar derindir.
  • Gerçek ifade kısalığının en başta gelen şartı söylenmeye değer şeyi ve sadece onu söylemek, buna karşılık herkesin kendi kendine düşünebileceği şeylere dair her türlü ayrıntılı açıklamadan uzak durmak, buna özen göstermektir; bir başka şekilde söylemek gerekirse bu, insanın lüzumlu olan ile fuzuli olan arasında doğru ayrım yapmasına dayanır.
  • Nasıl ki giyim kuşama özen göstermeme bir insanın içinde bulunduğu topluluğu hafife aldığını ele verirse, aceleci, özensiz, derinliksiz, kötü bir üslup da yazarın okura sarsıcı saygısızlığını gösterir, ki o da böyle bir kitabı okumamakla bu saygısızlığı haklı olarak cezalandırır.
  • Ne söyleyeceksen önce birini sonra diğerini, birbiri ardına söyle, yarım düzine şeyi aynı anda ve karma karışık biçimde değil!
  • Bir kütüphane çok geniş olabilir; fakat eğer düzensiz ise küçük, ama derli toplu bir kütüphane kadar kullanışlı ve yararlı değildir. Benzer şekilde bir insan çok büyük bir bilgi yığınına sahip olabilir, fakat kendi kendisine üzerinde düşünerek bu bilgiyi gerektiği gibi işlememişse, üzerinde tekrar tekrar ve uzun uzadıya düşünülmüş çok daha küçük bir bilgi miktarından daha kıymetsizdir.
  • Eğitimli öğrenimli insanlar kitapların içindekilerini okuyanlardır. Düşünürler, dahiler ve dünyayı aydınlatıp insan soyunun ilerlemesine katkıda bulunmuş olanlar, doğrudan tabiat kitabından yararlananlardır.
  • Başkalarının düşüncelerini okumak, kişinin davet edilmediği bir yemeğin artıklarını alması, yahut bir yabancının yırtık dökük elbiselerini üzerine geçirmesi gibidir.
  • Okumak bir kimsenin kendi düşünceleri yerine bir ikameden başka bir şey değildir. Bir insan böylelikle düşüncelerinin dizginini çekmesi için başkalarının eline verir.
  • Eser tıpkı bir insan gibi vücut bulur; düşünen kafa dışarıdan gebe kalır ve daha sonra onu rahminde taşır ve zamanı gelince doğurur.
  • Okumak, kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir.
  • Hayatlarını okuyarak geçirenler ve bilgeliklerini kitaplardan elde edenler, bir ülke hakkındaki tam ve doğru bilgiyi seyyahların anlattıklarından elde etmeye çalışanlara benzer.
  • Bir insan her zaman oturup okuyabilir, fakat düşünemez. Düşünceler de insanlar gibidir: onları canımız istediği zaman çağıramayız, teşrif edip gelinceye kadar onları beklememiz gerekir.
  • Bir insan, zihninin bu ikameye alışkanlık kazandırmaması ve böylelikle önünde duran meseleyi gözden kaçırmaması için; daha önce yürünmüş yolları yürümeye alışmamak ve yabancı bir düşünce yolunu takip ederek kendisininkini unutmamak için çok fazla okumamalıdır.
  • Bir kimseyi kendi kendisine düşünmeye yönelten saik ve haleti ruhiye çoğu zaman kitapların dünyasından ziyade gerçek dünyadan gelir.
  • Kitap filozofunda her şey ikinci eldir; onun fikirleri nasıl ele geçirildiği belli olmayan bir eski paçavralar toplamasıdır; o keskinliği kaybolmuş küt bir kafa- suretin suretidir.
  • “Herkes aklını kullanmak yerine inanmayı tercih eder.” Seneca
  • Bir düşüncenin çıkagelişi sevdiğimiz birinin teşrifi gibidir. Bu düşünceyi hiçbir zaman unutmayacağımızı ve bu sevilen kimsenin asla bize kayıtsız hale gelemeyeceğini zannederiz. Fakat gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Eğer onu yazarak zaptı rapt altına almaz isek en güzel düşünce bir daha ele geçirilemez biçimde unutulma ve eğer o sevgiliyle evlenmez isek terk edilme tehlikesi altındadır.

Limit Sizsiniz Kitabından Alıntılar


  • Korkakları kontrol etmek daha kolaydır.
  • Aklınızın takıldığı yer hayatınızın takıldığı yer olabilir.
  • Başarısızlığın en güzek durduğu yer, sonu başarıyla biten ömrün baş tarafıdır.
  • Bir gol yiyince ne yapmalı? Anında birkaç golle misillemede bulunulmalı! Başarısızlıkla karşılaşmak değil, onu başarıyla karşılamamak problem.
  • Bir kölenin özgürlüğe kavuşması, efendilerden çok diğer köleleri incitir.
  • Korku yetersiz hazırlıktan doğar, şans en hazırlıklıya yarar.
  • Kendi kanatlarıyla uçmak isteyen her insanın aklında bir başarı projesi olmalıdır. Başarı projesi sayesinde gündelik hayatta karşılaşılan her durum, insan, fırsat, fikir o proje içinde bir yerlere yerleştirilir. Bir başarı projesinin olması, hayat nehri üzerine baraj kurmak gibidir, önünüzden akan her şeyden bir şekilde yararlanmaya başlarsınız. Başarı projesi kendinize değil işinize konsantre olmanızı sağlar.
  • Acı ama gerçek, başarımız kadar adam yerine konuyoruz.
  • Dikkat ederseniz, “bilgi” beş harflidir, beşte dördü “ilgi”dir!
  • Başarı tanrısı kurban ister.
  • Henüz yaşınız ilerlemediği halde arkanızdaki birinin gelip sizi geçmesi kadar insana başarısızlığını hissettiren çok az şey vardır.
  • Yerinde sayanlar, yürüyenlerden daha çok ses çıkarır.
  • Başarıyı taşımak bir sanattır. Başarıya yakışmayan insanlar başarıyı taşıyamaz. Bazıları başarılı olmak için uygundur ama başarılı kalmak için yetersizdirler.
  • Kadın peşinde koşmanın zararı yoktur, zarar veren onları yakalamaktır!
  • … Az sayıysa insan ise, başarısından ders çıkarıp, neyi doğru yaptığı için büyüdüğünü, başarısını nasıl sürdürülebilir kılabileceğini düşünür.
  • Başarınıza değil, işinize odaklı yaşayın. Büyük bir iş başarınca, başarınızı unutan ilk siz olun! Başarısızlığınızı ise ilk gören siz olun!
  • Büyük başarı kalpten gelir, beyinde büyür, ellerden hayata akar.
  • Hayatta neye ihtiyacınız olmazsa, ona daha kolay sahip olursunuz.
  • Neyi aşarsanız, neyden daha büyük olursanız o size teklif edilecektir!
  • Tutkunuzu, tekniğinizi ve cesaretinizi topladığınızda kesinlikle daha ağır olacaksınız.
  • Başarısızlık karanlığa benzer hep vardır. Başarı ise ışık gibidir, kendini var etmek için enerji kaynağına, kendini var etmek için de aynalara ihtiyaç duyar.

Çizginin Dışındakiler – Bazı insanlar neden daha başarılı olur? (Malcolm Gladwell) Kitabından Alıntılar


(Malcolm Gladwell) Kitabından Alıntılar
  • Outlier (çizginin dışındaki): 1) başlıca ya da ilişkili bir oluşumdan uzakta konumlanmış ya da farklı sınıflandırılmış olan şey 2) ortaya koyduğu değer, seçilmiş diğer örneklerden belirgin biçimde farklı olan istatistiksel gözlem
  • Nüfusu 2 bin kişinin altında olan bir kasabada 22 sivil kuruluş tespit ettiler. Toplumun, zenginleri kendi başlarıyla gösteriş yapmaktan alıkoyan ve onları diğerlerinin başarısızlıklarını kapatmaya yardımcı olmaları için teşvik eden eşitlikçi hayat felsefesini keşfettiler.
  • Seçme, yönlendirme ve farklılaştırma deneyimi. Kimin iyi olup kimin iyi olmadığına erken bir yaşta karar verirseniz, “yetenekli” olanı “yeteneksiz” olandan ayırırsanız ve “yetenekli” olana üstün bir deneyim sağlarsanız, seçilebilirlik sınırına en yakın tarihte doğmuş olan küçük bir gruba çok büyük bir avantaj sağlamış olursunuz.
  • “Bizim seçilebilirlik sınırı için keyfi olarak belirlediğimiz tarihler bu uzun süreli etkilere yol açıyor ve görünen o ki hiç kimse bu duruma aldırış etmiyor.” Dhuey
  • Profesyonel hokey oyuncusu akranlarından bir parça daha iyi bir başlangıç yapar. Bu küçük fark bu farkı daha da büyüten bir fırsata zemin hazırlar ve sonra bu üstünlük de bir diğer fırsata zemin hazırlar; böylelikle başlangıçtaki küçük fark giderek daha fazla büyür; ta ki hokey oyuncusu gerçek bir “çizginin dışındaki” olana kadar.
  • Başarılı olanlara aşırı derecede hayranlık duyuyoruz ve başarısız olanları aşırı derecede göz ardı ediyoruz.
  • Psikologlar üstün zekalıların kariyerlerine ne kadar yakından bakarlarsa, doğuştan yeteneğin oynadığı rol o kadar küçük, hazırlığın oynadığı rol ise o kadar büyük görünüyor.
  • 20 yaşında çok iyi performans gösterenlerden her biri toplam 10 bin saatlik bir pratiğe ulaşmış durumdaydı. Sadece iyi olan öğrenciler toplam sekiz bin saat pratik yapmıştı; geleceğin müzik öğretmenleri ise sadece dört bin saati biraz aşmış durumdaydı.
  • “Herhangi bir şeyde dünya klasmanında bir uzman olmayı sağlayacak ustalık düzeyine ulaşmak için 10 bin saat pratik gerektiğine işaret ediyor.” Daniel Levitin
  • Pratik, iyi bir noktaya geldikten sonra yaptığınız bir şey değildir. Sizi iyi bir noktaya getirmesi için yaptığınız bir şeydir.
  • Başarıları sadece kendi eserleri değil. İçinde büyüdükleri dünyanın bir ürünü.
  • Bir bireyin yaşamında, belki ahlakı dışında, IQ’su kadar önemli hiçbir şey yoktur.
  • Eşit fikrini bir adım ileri taşıyalım. Eğer zeka sadece belli bir noktaya kadar önem taşıyorsa, diğer şeyler (zekayla hiçbir ilgisi olmayan şeyler) daha fazla önem taşımaya başlamalı.
  • Orta sınıf çocuklar, dördüncü sınıfta bile, avantaj sağlamak için kendi yararları doğrultusunda davranır görünüyordu. Prosedürleri kendi isteklerine uygun hale getirmek için öğretmenlerden ve doktorlardan özel ricada bulunuyorlardı. emekçi sınıftan ve yoksul çocuklar ise tam tersi mesafe, güvensizlik ve baskı duygusuyla karakteriskti. Nasıl uyum sağlayacaklarını bilmiyorlardı.
  • Başarılı insanlar bunu tek başlarına elde etmiyor. Nereden geldikleri önemli. Onlar özel yerlerin ve ortamların ürünü.
  • Bütün pilot kabini iki kişinin faaliyet göstereceği biçimde tasarlanmıştı ve en iyi işleyiş bir kişi diğerini kontrol ettiğinde ya da her iki tarafa da katılım göstermeye istekli olduğunda sağlanır.
  • İçinde büyüdüğümüz toplumun geçmişinden gelen eğilim, varsayım ve refleksler bu kişiliğin üzerinde yer almaktadır ve bu farklılıklar olağanüstü spesifiktir.
  • Öldüler çünkü kopilot sorular yönelttiğinde, duruma ilişkin imaları çok zayıftı. Kaptan pilotun tepkisi onu bütünüyle göz ardı etmek oldu.
  • Sayı sistemlerinin düzenli olması, aynı zamanda, Asyalı çocukların toplama gibi temel işlemleri de çok daha kolay yapmaları anlamına geliyor.
  • Çizginin dışındakiler, kendilerine fırsat verilenler ve bu fırsatları değerlendirecek güç ve soğukkanlılığa sahip olanlar.
  • Daha güzel bir dünya yaratmak için, bugün başarıyı belirleyen şanslı farklılık ve keyfi avantajların yerini, fırsat eşitliğinin egemen olduğu bir toplum almalı.

Ferrarisini Satan Bilge (Robin Sharma) Kitabından Alıntılar

(Robin Sharma) Kitabından Alıntılar
  • Düşlerim ve kabuslarım vardı. Düşlerim için kabuslarımın üstesinden geldim.
  • Sözcükler, gücün sesle vücut bulan biçimidir.
  • Kişisel değişimin kaynağı sürekliliktir.
  • Şans, hazırlık ve fırsatın evliliğinden doğar.
  • Dharma: sanskritçede yaşamın amacı
  • Başarının sırrı amaçtaki istikrardır. (Benjamin Disrael)
  • Joriki: konsantre olmuş zihin
  • Yaşamındaki sınırlar yalnızca senin belirlediklerindir.
  • İrade gücü sana, söylediğin şeyi söylediğin zamanda yapma olananağı verir.
  • Satori: japonca anlık uyanış
  • Zayıf bir zihnin en kesin göstergesi durmak bilmeyen bedendir.
  • Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse…
  • Zamanın değerini bilen biri olduğunu gördüklerinde, insanlar sana daha çok saygı gösterirler.
  • Geçmişin esiri olmayı bırak, geleceğinin mimarı ol.
Aydınlanmış yaşamın erdemleri;
  1. Zihninin ustası ol
  2. Amacını izle
  3. Kaizen’i uygula
  4. Disiplinli yaşa
  5. Zamanına saygı göster
  6. Başkalarına yardım et
  7. Anı kucakla

Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine – Arthur Schopenhauer Kitabından Alıntılar

Arthur Schopenhauer Kitabından Alıntılar
  • Deha çifte akla sahip bir kimsedir: Biri kendisi için ve iradesinin hizmetinde, diğeri safi nesnel bir tavırla kavradığından ötürü aynası haline geldiği dünya için.
  • Sıradan insanın sadece tek bir aklı vardır, buna dehanın nesnel aklına karşılık olarak nesnel akıl denebilir.
  • Bir dahi, öyle bir insandır ki, bir nesne bir aynada nasıl yansıyorsa dünya da onun zihninde öyle yansır, fakat sıradan insanlarda eriştiğinden çok daha büyük bir açıklık ve daha büyük bir belirginlikle.
  • Fark edilir bir biçimde alışılmış ölçüleri aşan bir akla, arızi ya da tesadüf gibi görünen bu ikinci melekeye sahip olan bir insanın doğumu ancak ara sıra, diyebiliriz ki, yüzyılda bir vuku bulur.
  • Bir kadın kendi kendisine ne kadar çok çocuk doğurabilirse deha da kendi başına o kadar özgün düşünceler üretebilir. Bu yüzden dehanın bir şey doğurabilecek şekilde verimli olmasını sağlamak için dış koşulların da deyiş yerindeyse baba olarak ortaya çıkması (müsait olması) gerekir.
  • Her kim ki büyük işler başarmayı arzu eder, gözlerini gelecek nesillere çevirmelidir ve tam bir özgüvenle eserini gelecek kuşaklar için hazırlamalıdır.
  • Ne var ki insan yeteneğinin her zaman bir sınırı vardır ve belirgin biçimde zayıf bir yanı olmaksızın hiç kimsenin büyük bir dehaya sahip olduğu görülmüş değildir, bu zihinsel bir zayıflık olabileceği gibi kimi zaman, hatta vasat kabiliyetlere sahip olanların bile daha aşağısında kalan bir nitelik, bir meleke olabilir.
  • Doğal yeteneğin meziyeti sezgili bilgiden çok muhakemeli bilginin keskinliği ve çevikliğinde yatmasındadır.
  • Deha ancak evrensel varoluş sahasında kullanılması halinde faydalı olabilecek sıradışı bir zeka fazlalığına dayanır. Bu suretle o kendisini bütün insan ırkının hizmetine sunar, nasıl ki sıradan zeka ait olduğu kişinin hizmetinde ise.
  • İrade, (ilgi) uyandırıp harekete geçirmedikçe sersemlik-uyuşukluk içinde uyur.
  • Dahiler çoğu kez kendilerinin rahatına-refahına çok fazla dikkat etmezler. Çünkü o kendi refah ve rahatını nesnel amaca feda eder, onun vakar ve ciddiyeti burada yatar.
  • Hangi türden olursa olsun bütün büyük teorik başarılar, zihninin bütün güçlerini tek bir noktaya yoğunlaştırmış yazarların eseridir.
  • Sanat eseri düş gücünü harekete geçirmeli, heyecanlandırmalıdır, dolayısıyla hayal gücü işin dışında asla tutulamaz ve hareketsiz bırakılamaz. Bu estetik etkinin koşuludur ve dolayısıyla güzel sanatların tümünün temel bir kuralıdır.
  • Çoğu insan bir yanlış fikirler yumağını-kuruntuları, hevesleri, ön yargıları, garip merakları, tuhaf tutkuları bütün hayatı boyunca bir yük olarak omuzlarında taşıyıp durur, ki en sonunda bunlar birer fikri sabite haline gelir.
  • İlk şartı insana tamamen nesnel bir açıdan bakılması gerektiğidir, ki uygulaması hiçbir şekilde kolay bir şey değildir.
  • Büyük zihin dışarıdan müdahaleye maruz kalmasıyla, rahatsız edilmesiyle, dikkatinin dağılmasıyla ya da ilgisinin başka bir yöne çevrilmesiyle birlikte, sıradan bir zihne göre sahip olduğu üstünlük ve ayrıcalığı kaybeder; çünkü onun üstünlüğü bütün gücünü tek bir noktaya ve konuya yoğunlaştırmasını gerektirir. Gürültünün sebebiyet verdiği sekte ya da fasıla bu yoğunlaşmayı engeller.
  • Hissettiğim tek şey düşünmenin giderek daha zahmetli ve yorucu hale geldiğidir.

Amaç (Eliyahu M. Goldratt, Jeff Cox) Kitabından Alıntılar

  • Verili bir andaki bilimsel bilgimiz, sadece o andaki en gelişkin anlayış düzeyimizdir.
  • Bilgiyi, dünyanızı daha güzel, hayatı daha anlamlı kılmak için aramak gerekir.
  • Bir firmayı amacına yakınlaştıran her eylem üretkendir. Firmayı amacından uzaklaştıran her eylem üretken değildir.
  • Eğer amacının ne olduğunu bilmiyorsan, üretkenlik hiçbir anlam taşımaz.
  • Ne kadar az hata yaparsanız, düzeltmek için o kadar az çalışmak zorunda kalırsınız, bu da daha düşük maliyete götürür.
  • Net kâr, yatırım getirisi ve nakit akışı.
  • Akış, sistemin satışlar aracılıyla yarattığı paradır.
  • Envanter, sistemin satmak için satın aldığı şeylere yatırdığı paranın toplamıdır.
  • İşletme giderleri, sistemin envanteri akışa dönüştürmek için yatırdığı paranın toplamıdır.
  • İlginç. Bu tanımların her birisi para kavramını içeriyor. Akış içeri giren para. Stoklar sistemin içindeki para. İşletme giderleri ise akışı sağlamak için harcadığımız para. Bir ölçüt içeri giren para, öteki hala içeride olan para. üçüncüsü de dışarı çıkan para.
  • Neye göre?
  • Herkesin her an çalıştığı bir işletme verimsizdir.
  • Fazla stokları ancak fazla insan çalıştırarak biriktirebileceğinizin farkında değil misin?
  • Bazı kaynakların kapasitesi diğerlerine göre fazla olmalı. Hattın sonundaki ünitelerin kapasiteleri hattın başında olanlara oranla daha yüksek olmalı. Haklı mıyım?
  • Darboğaz bulunan kaynak kapasitesi talebe eşit ya da talepten daha az olandır. Darboğaz olmayan kaynak ise, kapasitesi talebin üzerinde olan kaynaktır.
  • Amaç darboğazlardaki ürün akışını pazardan gelen talebe eşitlemek. – Aslında bu akış talepten bir miktar daha düşük olmalı. – Neden? – Çünkü talebe eşitlerseniz ve talep de azalırsa, o zaman para kaybedersiniz. Ama bu hassas bir noktadır. Esas olarak darboğazdaki akış talebe denk düşmelidir. – Darboğazları, sistemden pazara akışı kontrol etmek için kullanmanız gerektiğini söylüyorum o kadar.
  • Bir profesöre göre bu, hiç kimsenin ağacın gövdesini bulamadığı bir zamanda yapraklarla oynamaya benziyor.
  • Mendeleyev bu tabloyu yaptığında bütün elementler bulunmuş değildi. Bu onun tablosunda bazı boşluklar yaratmıştı. Bunun üzerine eksik elementleri icat etmeye yöneldi. Sahip olduğu sınıflandırma yöntemi kendisinde bunların ağırlıklarını ve öteki özelliklerini öngörme imkanı sağlamıştı.
  • İçsel düzeni ortaya çıkarmak için ne yapmak gerekir?
  • Konuşmadık, yaptık!
  • Kısıtlar teorisi adımları:
    • Sistemin darboğazlarını sapta.
    • Darboğazları nasıl kullanacağına karar ver.
    • Her şeyi yukarıdaki karara tabi kıl.
    • Sistemin darboğazlarının verimliliğin arttır.
    • Bir önceki adımlardan herhangi birisinde bir darboğaz oluşursa yeniden birinci adıma dön.
  • Mümkün olduğu kadar çok veri toplamakla işe başlamıyorlar. Tam tersine, hayatın rastgele seçilmiş bir olgusunu ele alıyorlar ve bir hipotez ortaya koyuyorlar. O olgunun var olmasını açıklamaya yönelik mantıklı bir fikir yürütme yapıyorlar. İşin ilginç bir tarafı daha var. Her şey şu anahtar ilişkiye dayanıyor: Eğer … O zaman. – Aslında yaptıkları, kendi hipotezlerinden kaçınılmaz mantıklı sonuçları çıkarmak. Şöyle diyorlar: Eğer hipotez doğruysa, O zaman mantıken bir başka olgu da var olmalıdır. Bu mantıklı türevlere dayanarak bir dizi başka etkiye yöneliyorlar. Elbette öngörülen etkilerin var olup olmadığını sınamak en önemli çabayı oluşturuyor. Öngörüler giderek doğrulandığında bunların temelindeki hipotezin de doğru olduğu giderek açıklık kazanıyor. Özellikle Newton’un bunu yer çekimi yasasıyla ilgili anlatış tarzı çok etkileyici. – Neden? – Her şey birbirine bağlanmaya başlıyor. Daha önce birbiriyle hiç bağlantısı olmadığını sandığımız şeyler arasında sıkı bağlar ortaya çıkıyor. Tek bir ortak neden, aralarındaki farklar çok geniş bir olgular yelpazesine yol açan bir neden haline geliyor. Biliyor musun Julie, sanki düzen kaosun içinden çıkıyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?
  • İlk önce şu anda ne yaptığımı sınamalı ve sonra buradan yola çıkarak nasıl davranmam gerektiğini bulmalıyım.
  • Darboğazların önünde ne kadar çok stok birikmesine izin verirsek, hattın başındaki kaynaklar da yetişmek için o kadar zaman kazanır ve böylece daha az ek kapasiteye ihtiyaç duyarlar. Ne kadar çok stok olursa, o kadar az ek kapasite gerekir.
  • Planlayacağımız yerde tepki gösteriyoruz.
  • Bir sistemi kısıtlayan şeyi nasıl tespit edersin? En yıkıcı sonuçlar getiren yanlış politikaya nasıl odaklanabiliriz? Ya da çok sayıdaki istenmeyen etkinin var olmasından sorumlu olan esas sorunu nasıl belirleyebiliriz?
  • Neyi değiştirmeliyiz? Ne ile değiştirmek gerekiyor? Değişimi nasıl yapacağız?
  • Neyi değiştireceğiz? Ne ile değiştireceğiz? Değişimi nasıl gerçekleştireceğiz?
  • Yöneticinin ofisi arada engel oluşturuyordu. Bir zamanlar ofisin oradan kaldırılması için talep geldiğini, ancak bunun çok düşük öncelikli bir iş olduğu düşünülerek bir türlü yapılmadığını keşfettik. Böylece ofisi oradan kaldırttım ve ne olsa beğenirsiniz? Bütün fabrikanın üretimi arttı.
  • Düşüncenizi katı bir biçimde yerelle sınırladığınızda, her kişi tasarlanan işin kendisine fayda sağlamasını ister. Ve bu da kargaşa yaratır.
  • Safariye çıkan iki adam: Birkaç gün sonra ilk kaplanın sesini duyarlar ama fişekleri unuttuklarını görürler. Biri hemen sırt çantasını yere koyar ve koşu ayakkabılarını çıkartır, diğeri gülmeye başlar: “Kaplandan hızlı koşacağını mı sanıyorsun” der. Adam, “Kaplandan hızlı koşmam gerekmez, seni geçeyim yeter” der.
  • Kısıtlar teorisinin güzelliği: bu kısıtları belirlemek için kararlı oldukça bu şeyleri anlamaya başlıyorsunuz.
  • Kısıtlar Teorisi düşünme süreciyle ilgilidir, mantığın bir alt kümesidir. Diğer bir deyişle, bilimsel yöntemdir.
  • Davranış yaklaşımı değiştirir. Ya da belki yaklaşımlar davranışı güçlü bir şekilde etkiler demeliyim.

Dip (Seth Godin) Kitabından Alıntılar


Dünyanın en iyisi olmayı başaramamanızın 7 nedeni

  1. Zamanınız tükenir (ve vazgeçersiniz).
  2. Paranız tükenir (ve vazgeçersiniz).
  3. Korkarsınız (ve vazgeçersiniz).
  4. Ciddiye almazsınız (ve vazgeçersiniz).
  5. Alakanızı ya da şevkinizi kaybedersiniz ya da sıradan olmaya razı olursunuz (ve vazgeçersiniz).
  6. Uzun vade yerine kısa vadeye odaklanırsınız (ve kısa vadedeki sizi zorladığında vazgeçersiniz).
  7. Dünyanın en iyisi olmak için yanlış şeyi seçmişsinizdir (çünkü kabiliyetiniz yoktur).

  • Kısıtlı zaman ve fırsatla, kasıtlı olarak seçeneklerimizi en tepedekileri içine alacak şekilde daraltırız.
  • Hepsi kapasitelerinin daha azında sabitlenip kalırlar. Organizasyonları da öyle. Çünkü en iyisi olmak yerine yeterince iyi olmayı yeterli görürler.
  • Dip, acemice rastgele elde edilen başarı ile gerçek başarının arasındaki farktır.
  • CEO’luk yapmak kolaydır. Zor olan oraya ulaşmaktır.
  • Eğer yapmaya değer bir şeyse muhtemelen bir dip vardır. Vazgeçmek daha kolayken hareket etmeye zorlayabilme yeteneğidir.
  • Sistemi altüst ederler, çünkü bir sonraki şeye ilerlemek, averajın biraz üzerinde icraat ortaya koyup ellerinde olanla yetinmek yerine, meydan okumayı benimserler.
  • Son seçenek ise, yani yaygın olan seçim, bir tadına bakıp bırakmaktır, işte eğer başarmak istiyorsanız bindan kaçınmalısınız.
  • Eğer bir sektörde birinci ya da ikinci olamayacaksak çekip gitmeliyiz.
  • Yine de gerçek başarı kafayı takanların olabilir.
  • Gerçeklikle yüzyüze gelip bırakmaktansa sıradan olmak daha kolaydır.
  • Acıdığında bırakmak insanın doğasıdır. Ama nadide olma farkını bu refleks yaratır.
  • Eğer Dip’ten paçayı kurtarabilirseniz, eğer sistem duracağınızı umarken siz ilerlemeye devam edebilirseniz, sıradışı neticeler elde edebilirsiniz. Dip’ten başarıyla çıkabilenler gerçekten azdır, bu yüzden daha da kıymetlidirler.
  • Dip’e karşı verilen en yaygın tepki hiç istifini bozmamaktır.
  • Önümüzde sadece iki iyi seçenek bulunduğunu bilin: Bırakmak ya da sıradışı olmak. Ortalama olmak kaybedenlere göredir.
  • Bırakmanın zıttı kendini yeniden adamaktır. Bırakmanın zıttı sorunu parçalara ayırmak için tasarlanmış dipdiri, yeni bir stratejidir.
  • Kısa vadede acı çekmek, çoğu insan üzerinde uzun vadede edinilecek kazançtan daha çok etki bırakır. Bırakmamanın getireceği uzun vadeli kazancı arttırmanın bu denli önemli olmasının sebebi budur. Kendinize Dip’in diğer tarafındaki hayatın nasıl olduğunu hatırlatmalısınız, çünkü acının üstesinden gelmek daha kolaylaşır.
  • Bir gün gelir daha faydalı şeler öğrenerek vaktini geçirmiş başkalarının gerisinde kalırsınız. Orada kalmayı sürdürmenizin tek sebebi, bırakmanın getireceği kısa vadedeki acıdır. Kazananlar ise şu anda bu acıyı çekmenin, daha sonra çekilecek çok daha büyük bir acıyı önleyeceğini anlarlar.
  • Dip’in acısı tünelin sonundaki ışığa değer mi?
  • Vazgeçmek, başa çıkmaktan daha iyidir, çünkü vazgeçmek sizi başka bir şeye yönelmek üzere özgür bırakır.
  • Uzun büyük potansiyeli olan bir şeyi, sırf anlık strese dayanamadığınız için asla bırakmayın.
  • En iyi vazgeçiciler, ne zaman bırakacaklarına önceden karar vermiş olanlardır.
  • İleriye doğru attığınız her adımın etkisi katlanır.
  • İlerleme kaydetmenin ölçüsü terfi ya da yükselme olacak diye bir şart yok. O halde sizi kamçılayacak belirti, daha önce hiçbir beklentiniz olmayan alanlarda yeni kilometre taşları ortaya çıkmasıdır.
  • Eğer vazgeçmek, piyasada iyi seçimler yapmanızı sağlayacak stratejik bir karar olacaksa, o halde vazgeçme stratejinizi, önceden, yani rahatsızlık duyacağınız durumlar ortaya çıkmadan önce belirleyin.

Sil Baştan Kitabından Alıntılar

  • Gerçek hayat diye bir yer yok; bu sadece bir bahane. Denemekten kaçmayı makbul göstermek için kullanılan bir mazeret. Gerçek hayatın sizinle bir ilgisi yok.
  • Evrim geçmişteki başarısızlıklara takılıp kalmıyor; işe yarayan neyse onun üzerine inşa ediyor.
  • Eğer bir kahin değilseniz, uzun vadeli iş planları yapmak birer fanteziden ibarettir. Plan yapmak, aslında kontrol edemeyeceğiniz şeylerin üzerinde tahakküm kurduğunuz hissi verir.
  • Planlar geçmişin geleceğe yön vermesine neden olur. Başınıza at gözlükleri takarlar. “Bu yönde ilerleyeceğiz; çünkü bu yönde ilerleyeceğiz demiştik.” Planlar doğaçlamaya aykırıdır.
  • İşkoliklik sadece gereksiz değil, aynı zamanda aptalcadır. Daha fazla çalışmak, bir işe daha çok önem verdiğiniz ya da daha fazla iş bitireceğiniz anlamına gelmez. Sadece daha fazla çalışıyorsunuz demektir.
  • İşkolikler çözdüklerinden daha fazla sorun yaratırlar.
  • Girişimci demek yerine kurucu diyelim. Şirket kuran herkes kurucudur.
  • Başkasının sorununu çözmeye çalışıyorsanız, karanlıkta hareket ediyorsunuzdur. Ama kendi sorununzla ilgilendiğiniz zaman ışıklar açıktır. Doğru cevabın ne olduğunu kesinlikle biliyorsunuzdur.
  • Kendi ihtiyacınız olan bir şey ürettiğinizde, yaptığınız işin kalitesine daha hızlı bir biçimde ve doğrudan vakıf olursunuz, aşağı yukarı bir fikir edinmekle kalmazsınız.
  • Önemli olan ne yaptığındır, ne düşündüğün ya da söylediğin ya da planladığın değil.
  • Muhteşem fikriniz, gerçekten bir şeyler yapmaya başlayana kadar sadece bir fikirdir.
  • Fikirler ucuz ve boldur. Başlangıç fikri işin çok küçük bir kısmıdır, neredeyse ihmal edilebilir. Asıl sorun bu fikri nasıl hayata geçireciğinizdir.
  • Yapmak istediğiniz şeye odaklanabilmeniz için işinizi bırakmanız da gerekmez.
  • Hiçbir zaman tam zamanı değildir. Her zaman “fazla genç, fazla yaşlı, fazla parasız, vs.” olacaksınız. Bir şeyi yapmak için tam zamanını beklersiniz, o şeyi asla yapamazsınız.
  • Sağlam bir duruşunuz olması illa ki yazılı bir misyonunuz olması gerekiyor demek değildir. Aslında inanmak ve inandığınız şeyi yaşamaktır.
  • Kâra giden yolu belirlememiş bir şirket, şirket değildir, bir hobidir.
  • Daha içeri dalmadan nasıl çıkacağınızı düşünüyorsanız önceliklerinizi yeniden gözden geçirmeniz lazım. Bir ilişkiye başlarken nasıl ayrılacağınızı düşünür müsünüz?
  • Bir nesne ne kadar ağırlaşırsa, ona yeni bir yön vermek o kadar zorlaşır. Bu, gerçek dünyada olduğu kadar iş dünyasında da böyledir.
  • Bir işi yarım yamalak yapacağınıza yarım bir iş yapın.
  • Değişik perspektifler edindikçe harika fikirlerinizden bazıları o kadar da harika görünmemeye başlayacaktır.
  • Mükemmele ulaşmak, güzelden öteye geçemeyeni kesip atmakla başlar.
  • Yapabilecekleriniz vardır, yapmak istedikleriniz vardır, yapmanız gerekenler vardır. İşe yapmanız gerekenlerden başlamalısınız. Merkez üssünden başlayın.
  • Merkez üssünüzü bulun. Bulduğunuz zaman hissedersiniz. Bulduktan sonra tüm gücünüzle ona en iyi şekli vermeye çalışın. Diğer tüm yapacaklarınız gücünü temelden alır.
  • Detayların ilk aşamalarda hiçbir getirisi yoktur.
  • En önemli detayların hangileri olduğunu ancak işe başladıktan sonra bilebilirsiniz.
  • Önemli olan dışarıda bıraktığınızdır. En önemli kısımlar kalana dek kesip budayın.
  • Pek çok amatör golfçü pahalı sopalara ihtiyacı olduğunu düşünür. Ama önemli olan vuruştur, sopa değil.
  • Bir şey yaptığınız zaman mutlaka başka bir şey de yaparsınız. Hiçbir zaman sadece tek bir şey yapmazsınız. Her şeyin bir yan ürünü vardır. Yaratıcı ve iyi bir gözlemci olan zihinler bu yan ürünleri fark ederler ve orada fırsatlar görürler.
  • Sizin de genelde pek ilgilenmedğiniz ama satabileceğiniz bir şeyler mutlaka vardır.
  • İnsanların ürününüzü kullanış biçimleri üzerinde bir etkisi olmayacaksa eğer ürününüze bir şey eklemeyin.
  • Verimli toplantılar için:
    • Bir zaman sayacı kullanın. Alarm çaldığında, toplantı bitmiştir. O kadar!
    • Toplantıya mümkün olduğunca az insan davet edin.
    • Her zaman açık ve net bir gündeminiz olsun.
    • Toplantıya belirli bir sorunla başlayın.
    • Toplantıyı, toplantı salonunda değil de sorunun yaşandığı mevkide düzenleyin.
    • Toplantının sonunda bir çözüm bulunmuş olsun; bu çözümün hayata geçirilmesinin sorumluluğunu birisine verin.
  • Eğer ‘yeterince iyi’, sorununuzu çözüyorsa, hiç tereddüt etmeyin. Kaynaklarınızı boşa harcamaktan ya da, daha da kötüsü, karışık bir çözüme gücünüz yetmediği için hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir çünkü bu. Unutmayın; çoğu zaman, ‘yeterince iyi’yi bir süre sonra ‘mükemmel’e dönüştürebilirsiniz.
  • Hızınızı korumak ve motivasyonunuzu yükseltmek için, çalıştığınız süre boyunca küçük zaferler elde etmeyi alışkanlık edinin.
  • Bir iş ne kadar uzun sürerse, o işi bitirme ihtimaliniz o kadar düşer.
  • Yaptığınız iş ne kadar çabuk müşterilerin eline geçerse, sizin için o kadar iyi olur.
  • Bir şeyi ne kadar küçük hale getirirseniz, o şey hakkında öngörüde bulunmak o kadar kolaylaşır. Yapacağınız tahmin muhtemelen yine isabetsiz olacaktır ama büyük bir projeye kıyasla çok daha küçük bir isabetsizlik olacaktır bu.
  • Önceliklerinizi sayısal olarak ya da etiketler kullanarak belirlemeyin. Önceliklerinizi görsel olarak belirleyin. En önemli şeyleri en tepeye koyun. Böylece herhangi bir anda, yapmanız gereken bir tane en önemli şey olur. Bu da yeter zaten.
  • Kendinizi ürününüze ve ürününüzle ilgili her şeye akıtın: onu nasıl sattığınıza, nasıl desteklediğinize, nasıl açıkladığınıza ve nasıl teslim ettiğinize. Rakipleriniz, ürününüzdeki sizi asla taklit edemezler.
  • Ürününüz veya hizmetinizin diğer ürün veya hizmetlere göre daha az işlevli olması utanılacak bir durum değildir. Tersine, bunun altını çizmeniz lazım. Bununla gurur duymanız lazım.
  • Rakiplerinize gereğinden fazla odaklanırsanız, görüşünüzü bulandırırsınız. Beyninizde sürekli başka insanların fikirleri gezinirse, yeni bir şeyler bulma ihtimaliniz gittikçe uzaklaşır.
  • Oyunun kurallarını belirleyenleri yenemezsiniz. Kuralları yeniden tanımlamanız lazım; diğerlerinden biraz daha iyisini yapmak yetmez.
  • Kaybedecekseniz bile, inançlarınız uğruna dövüşerek kaybetmek, başkalarını taklit etmekten iyidir.
  • Müşterilerinize dar geliyor olmak sizin için bir sorun değilse, büyük ihtimalle ürününüz temel işlevler bazında kalacaktır ve bunda hiçbir sorun yoktur.
  • İnsanlar ve durumlar değişkendir. Herkes için her şey olamazsınız. Şirketlerin, ihtiyaçları sürekli değişen belli bir müşteriye değil, belli bir müşteri tipine sadık kalmaları gerekir.
  • Bırakın yeni ve görkemli fikirleriniz biraz soğusun. Elbette ki olabildğince çok harika fikir bulmaya çalışın. Elbette ki bunlar sizi heyecanlandırsın. Sadece, gaza gelip bir şeyler yapmayın. Fikirlerinizi not edin ve birkaç gün bekleyin. Birkaç gün sonra, onlara gerçekten öncelik tanınıp tanınmaması gerektiğini sakin kafayla değerlendirebilirsiniz.
  • İnsanların dediklerini dinleyin, ama sonra bunları aklınızdan çıkarın. Gerçekten önemli talepler tekrar tekrar karşınıza çıkar zaten. Bir süre sonra bunlar hafızanıza kazınır.
  • Tanınmamışlık egonuzun ve özgüveninizin zarar görmemesini sağlar.
  • Yemek yapıyorlar, sonra kitap yazıyorlar. Siz ne yapıyorsunuz? Sizin tarifleriniz neler? Sizin yemek kitabınız ne olabilir?
  • İnsanların perde arkasını görmelerine izin vermek, onlarla aranızdaki ilişkinin niteliğini değiştirir. Sizinle bir bağ kurduklarını hissederler ve sizi soyut bir şirket olarak değil kendileri gibi insanlar olarak görmeye başlarlar.
  • Bir şeyi çok fazla cilalarsanız, ruhunu kaybeder.
  • Rakiplerinizin insanlarla paylaşmadıklarını paylaşın. Eksikleriniz konusunda açık ve dürüst olun. Üzerinde çalıştığınız şeyin, daha çalışmayı bitirmediyseniz bile, son halini insanlarla paylaşın.
  • Herkesin yaptığını yaparak birinin ilgisini çekmeye çalışmak aptalcadır.
  • Uyuşturucu satıcılarını örnek alın. ürününüz o kadar iyi, bağımlılık yapıcı ve olmazsa olmaz olsun ki müşterilere küçük bir parçayı tadımlık olarak ücretsiz sunduğunuzda ellerinde paralarla geri gelsinler.
  • İnsanların daha fazlasını almak için geri geleceklerinden emin olabilmelisiniz. Eğer emin olamıyorsanız, yeterince güçlü bir ürün yaratmamışsınız demektir.
  • İşlerin belli bir vadede kendi başınıza halledemeyeceğiniz kadar fazla olduğu zaman, eleman aramaya başlayacağınız zamandır. Daha fazla yapmaya devam edemeyeceğiniz şeyler olmalı. Yaptığınız işin kalitesinin düşmeye başladığını görmelisiniz. O zaman bir taraflarınız acımaya başlıyor demektir. İşte o zaman birilerini işe almalısınız, öncesinde değil.
  • Özgeçmişler tam anlamıyla maskaralıktır. Özgeçmişleri hazırlamak fazla kolaydır. İsteyen herkes eli yüzü düzgün bir özgeçmiş oluşturabilir.
  • Önyazının ilk üç paragrafında sizi çeken bir şey yoksa, büyük ihtimalle o insan sizin için uygun değildir.
  • Altı aylık deneyimi olan bir aday ile altı yıllık deneyimi olan bir aday arasında şaşırtıcı derecede az fark vardır. Esas farkı adayın kendini adamışlığı, kişiliği ve zekası yaratır.
  • Herkes bir şeyler üretmeli. Kimse işten daha yüsek bir konumda olmamalı.
  • Yazı, toplum nezdinde yeniden önem kazanan bir konu. Günümüzde iyi fikirlerin para birimi yazıdır.
  • İnsanların geçmişte yaptıklarını iddia ettikleri işleri değil, şu anda yaptıklarını değerlendirmelisiniz.
  • Müşteriler önceden hazırlanmış cevaplara alışmış durumdalar; düşünerek cevap verirseniz ve kendilerini dinlediğinizi onlara gösterebilirseniz gerçekten onların gözünde farklı bir yere yükselebilirsiniz. Verebileceğiniz iyi bir cevap olmadığı zamanlarda bile, bir şeyler konuşun.
  • İyi bir özür sorumluluğu üstüne alır.
  • Yetkili kişi kimse sorumluluğu bizzat üstlenmeli. ‘Özür dilerim’, ‘özür dileriz’den çok daha güçlü bir ifadedir.
  • Eğer insanların güvenini kazanamadıysanız, en iyi özür bile sizi kurtaramaz.
  • Eğer müşterilerinizle aranızdaki bir hukuk oluşmuşsa üzerinize daha az geleceklerdir ve özür dilediğinizde size güveneceklerdir.
  • Kültür tutarlı davranışın yan ürünüdür. İnsanları paylaşmaya teşvik ederseniz paylaşma, kültürün bir parçası olur. Güveni ödüllendirirseniz, güven kültürünüzün bir parçası olur.
  • Henüz yaşamadığınız sorunlar üretmeyin. Bir şey gerçek bir sorun olduğu zaman sorundur. Endişe ettiğiniz şeylerin çoğu zaten muhtemelen hiç gerçekleşemeyecektir.
  • Yörüngenizi istediğiniz gibi değiştirebilme yetisi, küçük olmanın büyük avantajlarından biridir.
  • İhtiyacınız olan, daha fazla çalışma saati değil, daha kaliteli çalışma saatleridir.
  • İnsanların evde yapacak bir şeyleri olduğu zaman işe daha sıkı sarılırlar. İşlerini işyerinde bitirmeye çalışırlar; çünkü gitmeyi yeğleyecekleri başka bir yer vardır.
  • “Bir şeyin yapılmasını istiyorsan, tanıdığın en meşgul insandan iste.” Size meşgul insanlar gerek. İş dışında da bir hayatları olan insanlar. Sadece tek bir şeye değer vermeyen insanlar. Yapılan işin insanların bütün hayatı olmasını beklememelisiniz – en azından onlarla uzun süre çalışmak istiyorsanız.
  • Yazarken, yazınızı okuyacak bütün okuyucuları değil, tek bir kişiyi düşünün. Yazıyı o tek kişi için yazın. Bir kitleye yönelik yazmak genellemelere ve acayipliklere yol açar. Belli bir hedefe yönelirseniz, istediğiniz noktaya isabet ettirmek daha kolaydır.
  • Eğer bir şey yapmak istiyorsanız, o anda yapmalısınız. Sonraları o şey sizi o kadar heyecanlandırmayacak.
  • İlham sihirli bir şeydir; üretkenliği arttırır, insanı motive eder. Ama ilham sizi beklemez. İlham anı yaşar. Eğer size gülümserse siz de anında karşılık vermelisiniz ve işe koyulmalısınız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Liderlik Sırları Kitabından Alıntılar

  • “Bir milleti anlamak için onun liderlerini tetkik etmekten daha isabetli bir yol, bir vasıta yoktur.” General Sherill
  • Olduğunuz gibi görünün, göründüğünüz gibi olun.
  • Şeffaf olun, insanlar ancak o zaman size güvenir.
  • Kendinizden verdiğiniz hiçbir şey sizden bir şey eksiltmez.
  • Bilgi uygulamaya konunca gerçek bilgi olur ve insanı tecrübe sahibi yapar.
  • Yeni bir beceriyi benimsemek için sık sık bu beceriyi uygulayın.
  • “Düşman hakkında aldığım çeşitli bilgileri yan yana getirdim. Artık bu işi halletmenin zamanı geldiğine inandım.” Atatürk
  • Sessiz kalmasını bilin. Sessizlik, çoğunlukla karşınızdaki kişiyi daha fazla şey söylemeye motive eder. Bu ilave yorumlar genellikle kişinin gerçekte ne düşündüğünü daha doğru yansıtır.
Bahçe mimarı Mevlut Baysal anlatıyor: Çankaya Köşkü’nde bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyor ve geniş bir ağacın Atatürk’ün geçeceği yolu kapadığını gördük. ağacın bir yanı dik bir yanı sırt, diğer yanı suyu çekilmiş ver havuzdu. Ata, havuz tarafındaki kısma yaslanarak karşı tarafa geçti. 
Derhal atıldım: Emredersiniz derhal keselim Paşam.
Bir an yüzüme baktı, sonra: Yahu, dedi, sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin.
  • Yazılı bilgilendirme, örneklerle, katılımla desteklenmezse amacına ulaşamaz.
  • Kötü haberlerin ve yanlış davranışların ürkütücü etkisine teslim olmayın.
  • Olayların ıstıraplı sonuçlarına göğüs gerebilecek kadar güçlü bir irade olmadıkça bazen iyi bir düşünce de sonuçsuz kalabilir.
  • Sevdiğiniz bir işi yaparsanız dayanıklılığınız artar. Sevdiğiniz bir alanda çalışmaya gayret edin.
  • Soyut fikirlerinizi anlatmak için somut örnekler verin.
  • Laf altında kalmayın. Aksi takdirde karşınızdakiler size layık olmadığınız bir şekilde davranır, sizi aptal yerine koymaya çalışır.
Bir gün Mısır’da bağımsızlık davası için çalışan liderlerden biri Mustafa Kemal’i görmeye gelmişti. Kendisine:
Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz? diye sordu.
Olabilecek şey değildi ama insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal: Yarım milyonunuz bu uğurda ölür mü? diye sordu.
Adamcağız bakakaldı: Fakat Paşa Hazretleri yarım milyonun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya.. dedi.
Benimle olmaz Beyefendi Hazretleri, yalnız benimle olmaz. Ne zaman halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse, o vakit gelip beni ararsınız.
  • Mücadele eğer bir zaferle bitmezse, yapılanfedakarlıklar dikkate alınmaz.
  • Her işittiğinize önem vermeyin. Pekala bilirsiniz ki ben, yaptığımı bilirim. neticede görmeseydim başlamazdım. Atatürk
  • Görüşeceğiniz kişilerin özelliklerini, alışkanlıklarını daha önceden araştırın.
  • Hedefi gözden kaçırdığınız anda, engelleri görmeye başlarsınız.
  • Hedeflerinizi uzun düşünce ve hesaplardan sonra gayet net bir biçimde tespit edin.
  • Hedeflerinizin, gözünüzde canlandırabileceğiniz veya kolaylıkla ölçebileceğiniz bir şekilde olmasına itina gösterin. Hedefleriniz ölçülebilir, zamana bağımlı, iddialı fakat erişilebilir olmalıdır.
  • Her işte kesin rakam ve ayrıntı isteyin.
  • Kandırmadan ikna edin. Fakat fikirlerinizi başkalarına kabul ettirirken, onlara da kendi isteklerini elde etmiş oldukları izlenimi verin.
  • Tartışmalarda hasmınıza saldırmayın. Karşı tarafın ileri sürdüğü kanıtları bir bir ele alıp çürütün.
  • Herkesi en iyi işe yarayabileceği yerde kullanın.
  • Yaptınız işlerdeki başarınız, işinizdeki başarı kadar, çevrenizin bu başarıyı algılamasına bağlıdır.
  • Çevrenizi yaptığınız işlere ikna eder, inandırırsanız işlerin daha kolay başarılmasını sağlarsınız.
  • Önemsiz sayılabilecek olayları bile irdeleyin ve binlardan ders alın. Önemsiz sayılan dikketsizlikler, insanları umursamazlığı alıştırır.
  • Hata tekrar edildiği zaman suç olur. Atatürk
  • İşten anlayan bir veya birkaç kişiyi yanınıza alarak birlikte çalışın.
  • “Efendiler, size şunu söyleyeyemi ki, devrimci Türkiye Cumhurireti’nin benim kişilimle daim olacağını sananlar çok aldanıyorlar… Türkiye Cumhuriyeti, her anlamı ile, büyük Türk Ulusu’nun öz ve aziz malıdır. Değerli evlatlarının elinde daima yükselecek, sonsuza kadar var olacaktır.” Atatürk
  • Mütevazı insanlar çevreden ve çevrenin desteğinden kopmazlar.
  • Öğrenme hayat boyu sürmelidir.
Bir gün Ankara ve İstanbul şehirlerinde birine Atatürk adı verilmesi için bir kanun teklifi hazırlanmıştı. Atatürk tasarıyı okudu, arkadaşlarına: Bir adın tarihte kalması ve ağızlarda söylenmesi için, şehirlerin temellerine sığınmak şart değildir. Tarih zorlanmayı sevmeyen nazlı bir peridir. Fikirleri tercih eder, demişti.
  • Sizin bizzat yaptığınız şeyleri, çalışanlarınız inanarak yaparlar.
  • Öğüt verdiğiniz şeyleri eylemlerinizle destekleyin, ançak o zaman inandırıcı olursunuz.
  • Bir düşünceyi harekete geçirmek için, bu düşüncenin hedeflendiği bir teşkilet kurun.
  • Başladığım işi bitirmeliyim. Atatürk
  • Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima üstündür. Atatürk
  • Geniş çözüm yollarına açık olun. En karışık sonuçları en basit yollarla elde etmeye çalışın. Sorunun daima en basit çözümü bulun.
  • Her konuda en radikal, en doğru ve kestirme yolu tercih edin.
  • Hangi yeni işi yapmaya niyetlenirseniz niyetlerinin önce başladığınız işleri bitirin.
  • Daima hareket halinde bulunun, elinizden hiçbir şey kurtulmasın.
Bir kadın gazeteci Atatürk’e,
İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz? diye sormuş ve şu cevabı almıştı:
Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür.
  • Plan, hedefe ulaşmak için bir yol haritasıdır. Planı yaparken, hedeften geriye doğru gelin. Planlamayı başaramazsanız, başarısızlığı planlarsınız.
  • Kendinizi başkalarının sınırlarıyla sınırlamayın.
  • Taarruzda, bozgun ve çözülme tehlikesi önde, çekilmelerde ise tehlike geridedir.
  • Savaş için düşmanı ordugahımızda beklemek olmaz, onu uzaktan karşılamak en iyisidir. İleri gitmek, beklemekten iyidir. Atatürk
  • Baskın, zafer için birinci anahtardır. Atatürk
  • Kesin sonuç, saldırı ile alınır. Atatürk
  • Bir öneriyi çevrenize nasıl kabul ettireceğinizi, etkilerinin ne olacağını hesaplayın, ancak ondan sonra gündeme koyun.
  • Benimle beraber yola çıkanlar, kendi görüş ufuklarının sonuna erince, birer birer beni bıraktılar. Atatürk
Atatürk’ün arkadaşlarından biri sofrada sordu,
Lütfen cevap verin bakalım, dahi kime derler?
Atatürk tereddüt etmeden ve kendisinin imtihaana çekilmesini yadırgamadan cevap verdi,
Dahi odur ki, ileride herkesin takdir ve kabul ettiği şeyleri, ilk ortaya koyduğu vakit, herkes onlara delilik, der.
  • Yönetmek meydan okuyan, heyecanlı ve ödük vaat eden bir meslektir. Büyük yöneticilerin misyonları, küçük yöneticilerin istekleri olur.
  • İyi bir yönetici iyi bir vazife adamı olduğu kadar, heyecanlı bir şevk adamı da olmalıdır. Yönetenlerle, yönetilenler birbirlerini sever, inanır ve desteklerlerse orada mucizeler gerçek olabilir. Çalışanları bir şey yapmaya mvbur bırakmak yerine, o şeyi yapmayı istemelerini sağlayın, çünkü insanların çoğu emredilmek değil, ikna edilmek isterler.
  • Görevlerin tamamlanması için mutlaka süre koyun. Konulan son süre genellikle istenilen sonuçların elde edilmesini sağlar. Süresi konulmamış bir görev vermeyin.
  • Konulan süreler ayrıca çalışanların işlerine öncelik vermelerine yarar.
  • Kararınızı vermiş olsanız bile en uygun zamanı beklemeyi bilin, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmayın.
  • Tasarladığınız işlerden herhangi birinin gerçekleştirme sırası geldi mi, bu fırsatı bir an bile kaçırmayın.
  • Büyük başarılar bazen bir an içinde çıkan ve derhal kavranarak istifade edilmediği takdirde yok olacak bir fırsat meselesidir.
  • Tam vakti gelmedikçe ve ortamını yaratmadıkça içinizi tam olarak açmayın.

Açık Liderlik Kitabından Alıntılar


Yazar kitabı 3 maddeye ayırmış;
  1. Kontrolü bırakmanın olumlu yönü
  2. Açıklık stratejinizi oluşturmak
  3. Açık Liderlik: İlişkileri yeniden tanımlamak
  • Liderlik, liderliği arzulayanlar ile izlemeyi seçenler arasında bir ilişkidir.” James Kouzes
  • İşin yapılmasını sağlamak için ihtiyacım olan yeni, açık, samimi ilişkileri nasıl geliştirebilirim?
  • Açıldığınız ve kontrolü bıraktığınızda, gücü devrettiğiniz insanların sorumlu davranacaklarına güvenmeniz gerekir. Bunun için, sizin yaptığınız işleri sizin kadar -hatta sizden daha iyi- yapabilecek insanlar olduğunu kabul edecek derecede alçakgönüllü olmanız gereklidir.
  • Şirket yönetmede geçen otuz yılda öğrendiği en önemli şeyin “gücü devretmenin kişiyi daha göçlü kıldığı ” olduğunu söylemiştir, Jim Mullen.
  • Mark Zuckerberg her cuma bir saat boyuunca tüm şirket için bir soru/yanıt seansı düzenlemektedir.
  • “Bir Ceo’nun görevinin birçok ayrınıtısı vardır; bunlardan biri de şirketi halkın önüne -tüketicileri, potansiyel tüketicilere ve potansiyel hasımlara – mümkün olduğu kadar açık bir şekilde ve fazla inceliklere girmeden sunabilmektir. Bunu yapmanın istediğin zaman, istediğin konuda, kendi sözcüklerinle yazmaktan daha iyi bir yolu olabilir mi?” Larry Weber
  • İnternet kullanıcılarını çalıştırmak
  • Bir toplantı çağrısı yapıyorsanız ve insanlar geliyorsa lider sizsiniz demektir.” Gary Hamel
  • İlk amaç öğrenmektir ve diğer amaçların hepsi ondan türer.
  • Öğrenmek >> diyalog, destek, inovasyon
  • Bir siteyi ziyaret edenlerin yüzde 90’ının gizli meraklı olduğunu, yüzde 9’unun arasıra katıldığını ve sadece yüzde 1’inin gerçekten ve derinden ilişki kurduğunu söyleyen “90-9-1″ katılım eşitsizliği teorisi..
  • Ölçebildiğimiz şeylerin değerini abartıyor, ölçemediklerimizi küçümsüyoruz.” John Hayes
  • Açık güdümlü amaçların bazı ortak yararlar sağladığını gördüm:
    • Sürtüşmeyi giderir.
    • Çabayı büyütür.
    • Hızlı yanıt getirir.
    • Bağlılık kazandırır.
  • İtibarın korunması daha derin ilişkilerin iyi bir yan ürünüdür, çalışanlar ve müşteriler kurtarmaya geldiklerinde kuruluşların elde ettikleri bir yarardır.
  • Bazı kuruluşlar işlerini yapma konusunda çalışanlarına, verimliliği denetleme konusunda yöneticilerine güvenmemektedirler.
  • Her kuruluşun ve insanın açık olabilme yeteneğinin ve isteğinin bir sınırı vardır.
  • Çalışanlara bir şey yazmadan önce kısa bir süre beklemeleri önerilir. Eğer yayınlayacağınız şey sizde en ufak bir rahatsızlık yaratıyorsa, gönder’i tıklamayın.
  • Ayrıntılı planınız şu beş unsuru içermelidir:
    • Müşterilerinizin ve çalışanlarınızın sağlam sosyografik profillerini oluşturmak
    • İş akışının ve sosyal paydaşların etkilendiği noktaları saptamak
    • En iyi organizasyon yapısını belirlemek
    • Rolleri ve sorumlulukları atamak
    • Uygun eğitici ve özendirici planlar tasarlamak
  • Geleneksel olarak güç, titre ve pozisyona sahip olan insanların elindedir ama gelecekte güç, enformasyonu yönlendiren, paylaşan ve örgüt çapında ilişkileri olan insanların eline geçecektir.
  • Açıkça belirlenmiş beklentiler, en iyi uygulamalar ve çok sıkı senaryo planlaması, işlerin yolunda gitmesi için yapabileceğiniz şeylerin başında gelir.
  • Kazan-Kazan
  • “Açık liderin duygusal zekası yüksek olmalı. Bu liderler çok çok iyi dinlerler ve sadece kendi kafalarından geçeni söylemezler. Bu insanlar durum analizinden ve başkalarının bakış açılarından, geçmiş deneyimlerine dayanan varsayımlar söz konusu olduğunda bile, bir konuyla ilgili görüşlerini ve düşüncelerini değiştirmek için yararlanırlar.” James Cornell
  • ROI (yatırım getirisi)
  • “Açık lider eleştiriye açık olmalı ve bunun önemli olduğu zamanları bilmelidir. Bu zayıflara göre değildir çünkü eleştirilere dayanmak gerekir. İnsanlar yorumlarını doğrudan size yöneltirler ve siz rahat ve saygılı bir şekilde, ‘Görüşünüzü paylaştığınız için teşekkür ederim’ diyebilmelisiniz.” Jeffrey Hayzlett
  • Her şeyi kontrol etmeyi bırakacak, daha açık olacak ve yinede işleri yürütecek özgüvene sahip olmanın, açık liderliğin özü olduğunu düşünüyorum. Kontrolü bırakmak aslında, düşüncelerinizi söyleme hakkından değil, karar alma sürecine bizzat dahil olma ihtiyacından vazgeçmektir.
  • Ne zaman ne yapacağını bilmek, bir topluluk tarafından kabul edilmek için gerekli en önemli becerilerden biridir.
  • Y kuşağı (1977-1998 arası doğanlar)
  • “Paylaşılmış hedefler güven gerektirir. Güven davranış gerektirir. Bu arada teknoloji ne yapar dersiniz? Teknoloji davranışı açığa çıkarır.” Ron Ricci
  • Ekibinizde, zayıf taraflarınızı tamamlayan insanlar olsun, böylece kendi sınırlarınız dışında düşünebilir ve davranabilirsiniz.” John Chambers
  • Liderlik, sahip olduğunuz konumla değil, sizi izleyen insanlarla tanımlanır.
  • Açık liderlerin dört temel davranış sergilediklerine inanıyorum:
    • Doğru insanları işe almak, eğitmek ve desteklemek
    • Açık olmayı destekleyen bir kültür yaratmak
    • Açık olmanın önündeki engelleri kaldırmak
    • Risk almayı ve yenilgiden hızlı toparlanmayı teşvik etmek
  • Açık aktiviteleri belirgin yararlarla bağdaştırdıkça yöneticilerin korkuları azalacaktır.
  • Açık liderler başka insanların hatalarına anlayış gösterirler ve bunu, suçlamak ve cezalandırmak yerine eğitim fırsatı olarak değerlendirirler.
  • “Başarı, hevesini yitirmeden bir yenilgiden diğerine gitme yeteneğidir.” Winston Churchill
  • Liderler, kendilerini ve kuruluşlarını başarısızlıklara hazırlarlar ve bu deneyimlerin boşa gitmemesi için kendileri dahil herkesin onlardan öğrenmelerini sağlarlar.
  • Yenilgiyi açıkça kabul etmek, açıklığın önemli bir parçasıdır. Burada temel nokta herkesi, geçici aksamaya değil, daha büyük hedefe doğru yoğunlaştırmaktır.
  • Kuruluşunuzda geliştirebileceğiniz dört süreç vardır:
    • Otopsi yapmak
    • En kötü durum senaryoları hazırlamak
    • Hızlı tepkide bulunmayı sağlamak
    • Kendinizi, yenilginin kişisel maliyetine hazırlamak
  • Yenilgiye uğrarsanız saklayamazsınız. Bir yenilgi dosyası tutun.
  • Planlarınızda ve faaliyetlerinizde başarısızlığın yeri olsun. Amaç, sorun ortaya çıktığında onunla baş edebilmek için beklenmedik durum planlarını hazır tutmaktır.
  • Kaçınılmaz yenilgiler için destek ağları oluşturun. Başarısızlık yalnızlık demek olabilir. Destek vermeye hazır mentor ve eşdüzeyde kişilerin çevrede olmasını sağlayın.
  • Denemeleri teşvik etmek ve daha önemlisi, yenilgiyle sonuçlansa bile risk almayı ödüllendirmek önemlidir; tersi durumda hiç kimse geçişi sağlayan ilk kişi olmak istemeyecektir.
  • Büyük kazanmak için küçük başlayın. Küçük adımlar büyük olanlardan daha kolaydır; küçük riskler ve yenilgiler, büyük olanlardan daha kolay yutulur. Dönüşüm ve yeni kültür için güven oluşturmak üzere küçük adımlar atmak aslında geçişi yavaşlatmaz, hızlandırır.
  • Hedefinize erişmenizi isteyen müşterilerle ve çalışanlarla konuşun. Açık strateji izlemenin avantajı bunu, sizin için en iyi şeyleri dileyen, sizi destekleyen ve başarınızdan yararlanacak insanların eşliğinde yapmanızdır.


Sayfalar

Popüler Yayınlar