Gizemli Bilgileri Keşfederek Yaşam Felsefenizi
Değiştirecek Dokuz Kehanet
1. Bilgiler birbirini izler. Rastlantılara dikkat et, bu rastlantılar bize yaptığımız her şeyin altında daha başka şeylerin, ruhsal bir şeylerin yattığını duyumsatır. Rastlantıları ciddiye aldığımız zaman birinci bilgi oluşuyor.
2. İkinci bilgi, gerçeklerin farkında lığı üzerine kurulmuştur.Neden yaşıyorsun? bunu cevapla, dünya sadece ruhsal ve mistik anlamda çalışır. Maddesel olarak olanaklarla hayatta kalabileceğimize inandığımız için bunu sağlamak için, yerimizi sağlamlaştırıp, güvenliğimizi korumaya çalışırız ve tüm dikkatimizi evrenin kontrolüne odaklarız. Oysa şimdi ruhsal uyanış ve açıklığımız sayesinde gerçeklerin farkına varmaya başladık.
3. Bu bilgi, yaşama yepyeni bir bakış açısı getirmektedir. Fizik evreni TEK ve SAF bir ENERJİ olarak tanımlamakta ve bu enerjinin her nasılsa düşüncelerimize yanıt verdiğini söylemektedir.
4. Dördüncü bilgiye göre yaşamda enerji kısıntısı ancak daha yüksek bir kaynakla bağlantı kurduğumuz zaman tedavi edilebilir. Biz ona karşı açılabilirsek EVREN bütün gereksinimlerimizi sağlayabilir.
Enerjiyi önce besinlerden alırsın. Yiyeceklerden aldığın enerjiyi tümüyle özümseyebilmek için, önce yediklerini beğenmelisin. Lezzet bu işin anahtarıdır. Lezzetin tadına varmalısın.Yemekten önceki duanın sebebi de budur. Farkında lığı sağlar.Sadece yiyecek bulduğumuza şükretmek için dua etmeyiz, vücudun besindeki enerjiyi iyice özümsemesi için de dua ederiz.Yemek yemeyi bir deneyim haline dönüştürmek gerekir. Yemek yemek ilk adımdır, bu yolla kişisel enerjinizi arttırdıktan sonra, diğer nesnelerdeki enerjilere karşı daha duyarlı olabiliyorsun ve bundan sonra yemek yemeden bu enerjiyi özümsemeyi öğreniyorsun.
Çevremizdeki her şey enerjidir. Ne var ki; hepsinin türü değişiktir. İşte bu yüzden bazı yerler enerjiyi diğer yerlerden daha fazla artırır. Bu senin şeklinin uyumuna bağlıdır. Önce enerji alanlarını görmeye başlıyorsun, bunun için;
• Dikkatini çevreye yönelt.
• Enerji ile dolmaya başlayınca, çevrendekilerin nasıl göründüklerine bak.
• Bunu gördüğün her varlığı göz önüne getirerek yap.
• Eşsiz güzellikleri özümse.
• Bitkilerin ışımaya başladığını düşün.
• Ne kadar uzakta olursa olsun her şeyin yakınında olduğunu hisset, dokun, bağlantı kur.
• Nefes al ve enerjiyi içine çek.
Bu noktada hissettiğin SEVGİ.
Bunun için kendini zorlamaya gerek yok, o kendiliğinden ortaya çıkar. Sevginin
içine girmesine izin ver. Nesnelerin (sadece nesnelerin değil aynı zamanda bunu
insanlar içinde yapabilirsin) güzelliklerini, eşsizliklerini takdir edince
enerji alıyorsun, hislerin sevgi düzeyine yükselince, gönüllü olarak enerjini
geri veriyorsun. Bu mistik bir deneyimdir ve bunu kısacık bir Anda
yakalayabilirsin. Bu herkesten ileriye sıçrayabilmek ve geleceğe göz atabilme
durumudur. Bu durum ne
yazık ki uzun süre korunamaz. Bilinci normal düzeyde olan bir insanla konuşmaya
çabalayınca ya da halâ çatışmaların sürdüğü bir dünyada yaşamaya çalışınca, bu
ileri durumdan sıyrılır ve tekrar kendi eski düzeyimize döneriz. Bundan kurtulabilmek için
gördüklerimizi, hissettiklerimizi yeniden yeniden tekrar etmeliyiz. Böylece her
seferinde biraz daha sonsuz bilince doğru ilerlemeye başlarız. Ancak bunu
yaparken, enerji ile dolup yaşamayı bilinçli bir şekilde yapmalıyız.Çünkü
rastlantıları sağlayan işte bu enerjidir ve rastlantılar sürekli bir temele
dayanan, yeni bir düzeyi gerçekleştirmemize yardımcı olurlar.
5. Bu bilgi, insanların diğerlerini kontrol altına alıp,
düşüncelerine hükmederek, enerjilerini çalmak eğilimi gösterdiklerini açıklar.
Enerjimizin kesildiğini ve ondan yoksun kaldığımızı hissettiğimiz zaman hepimiz
aynı şeyi yaparız. İnsanları ve durumları kontrol ederek enerjinin sana doğru
akışını sağlamak için, dramalar yaratırsın. Dramalar şöyle sıralanır;
acındırma, korkutucu, sorgulayıcı ve mesafeli. Mesafeli dramada, esrarengiz ve
gizemli bir görünüm kazanıyorsun, kendi kendine ihtiyatlı davrandığını
söylüyorsun, ama aslında bu dramanın içine başkasını çekip, sana ilgi
göstermesini ümit ediyorsun. Ardından birisini bu dramanın içine çekince, açık
davranmıyorsun ve gerçek duygularını anlamaları için karşındakileri
zorluyorsun. Onlar senin gerçek duygularını anlamaya çabalarken, fazlasıyla
ilgi gösterip, tüm enerjilerini sana yolluyorlar. Nedenli esrarengiz davranıp,
nedenli ilgilerini çekersen, daha fazla enerji alırsın. Şayet kendimize
dikkatle bakıp enerjiyi yönlendirmek için neler yaptığımızı keşfetmezsek,
hiçbir ilerleme olmaz.
Sorgulayıcı dramadan enerji kazanan bütün insanların amacı ise, sorularıyla eşeleyip deşeleyip, diğerlerinin yaşantılarındaki yanlışları ortaya çıkarıp eleştirmektir. Bu dramayı hazırladıktan sonra, diğerlerinin yaşantılarını her açıdan eleştirirler. Eğer istedikleri kişiyi bu dramanın içine çekebilirlerse, hazırladıkları strateji başarıya ulaşır.Diğerleri ise birden bire sorgucunun karşısında kendilerini suçlu hissederler ve sorgucunun dikkatini çekecek hatalar yapmamak için, sorgucunun yaptıkları ve düşündükleri ile ilgilenmeye başlarlar. Sorgucu bu fiziksel saygı sayesinde gereksinim duyduğu enerjiyi sağlar.
Şayet biri sizi sözle yada fizik gücüyle tehdit edecek olursa, başınıza kötü bir iş geleceği korkusuna kapılır, ona zorla ilgi gösterip enerjinizi verirsiniz.Sizi korkutan kişi tarafından, saldırgan türden dramanın içine çekilirsiniz.Bu dramanın adı korkutucu dramadır.
Diğer yandan eğer birisi başına gelen bütün kötülüklerden sizi sorumlu tutar ve ona yardım etmediğiniz takdirde bu kötülüklerin başına gelmeye devam edeceğini söylerse, o zaman bu insan, acındırma draması ile enerjinizi çekiyor demektir. Burada dikkat edilmesi gereken konu dramaların karşı dramaları yarattığıdır. Örneğin mesafeli insanlar sorgucu insanları yaratıyorlar aynı şekilde sorgucu da insanları mesafeli yapıyor. Korkutucu da acındırma durumunu yaratıyor.
Sorgulayıcı dramadan enerji kazanan bütün insanların amacı ise, sorularıyla eşeleyip deşeleyip, diğerlerinin yaşantılarındaki yanlışları ortaya çıkarıp eleştirmektir. Bu dramayı hazırladıktan sonra, diğerlerinin yaşantılarını her açıdan eleştirirler. Eğer istedikleri kişiyi bu dramanın içine çekebilirlerse, hazırladıkları strateji başarıya ulaşır.Diğerleri ise birden bire sorgucunun karşısında kendilerini suçlu hissederler ve sorgucunun dikkatini çekecek hatalar yapmamak için, sorgucunun yaptıkları ve düşündükleri ile ilgilenmeye başlarlar. Sorgucu bu fiziksel saygı sayesinde gereksinim duyduğu enerjiyi sağlar.
Şayet biri sizi sözle yada fizik gücüyle tehdit edecek olursa, başınıza kötü bir iş geleceği korkusuna kapılır, ona zorla ilgi gösterip enerjinizi verirsiniz.Sizi korkutan kişi tarafından, saldırgan türden dramanın içine çekilirsiniz.Bu dramanın adı korkutucu dramadır.
Diğer yandan eğer birisi başına gelen bütün kötülüklerden sizi sorumlu tutar ve ona yardım etmediğiniz takdirde bu kötülüklerin başına gelmeye devam edeceğini söylerse, o zaman bu insan, acındırma draması ile enerjinizi çekiyor demektir. Burada dikkat edilmesi gereken konu dramaların karşı dramaları yarattığıdır. Örneğin mesafeli insanlar sorgucu insanları yaratıyorlar aynı şekilde sorgucu da insanları mesafeli yapıyor. Korkutucu da acındırma durumunu yaratıyor.
6. Geçmişi berraklaştırmak, bireysel yollarla çocukluğumuzda
öğrendiklerimizi kontrol etmekle başlar.Dramaların farkında ol. Bunlardan bir
kez kurtulduğunda, kendini daha yüksek seviyedeki evrimsel kimliğinde bulursun.
Gözünü açıp gerçek kimliği bulmak gerekir.İnsanlar kendi tarihsel durumları
içine doğarlar ve hayatta destekleyecek bir nesne bulurlar. Başka bir amacın
peşinde koşan diğer bir insanla birlikteliği oluştururlar. Bu beraberlikten
çocuklar doğar ve rastlantıların önderliğinde, bu iki durumu birleştirip daha
yüksek sentezlere varırlar.Burada önemli olan, enerji ile her doluşta hayatı
daha ileriye götürecek bir rastlantı meydana gelir ve bu düzeydeki enerji
içselleştirilir. Böylece daha yüksek titreşimlerde varlık sürdürülür. İnsanlar
evrimlerine böyle devam ediyorlar. Şimdiki süreçte bunun hızlandırılması
gerçekleşecek. Bir kez hayatın ne olduğunu anlamak bu noktada önemli.
NOT: sık sık durup gerekli enerjini tekrar toplamayı sakın unutma. Her zaman enerji dolu ol ve sevgi konumunda kal. Bir kez sevgi konumunu elde ettin mi, hiç bir şey ve hiçbir kimse sendeki enerjiyi çekip alamaz. Aslında, senden taşan enerjinin yarattığı akıntı aynı oranda enerjiyi senin içine çeker. Enerjin asla tükenmez. Ancak enerjinin tükenmemesi için, hep onun işlevlerinin bilincinde olmalısın. Bu özellikle insanlarla karşılıklı etkileşim içindeyken çok önemlidir.
NOT: sık sık durup gerekli enerjini tekrar toplamayı sakın unutma. Her zaman enerji dolu ol ve sevgi konumunda kal. Bir kez sevgi konumunu elde ettin mi, hiç bir şey ve hiçbir kimse sendeki enerjiyi çekip alamaz. Aslında, senden taşan enerjinin yarattığı akıntı aynı oranda enerjiyi senin içine çeker. Enerjin asla tükenmez. Ancak enerjinin tükenmemesi için, hep onun işlevlerinin bilincinde olmalısın. Bu özellikle insanlarla karşılıklı etkileşim içindeyken çok önemlidir.
7. Yedinci bilgi de, nesnelerin dikkatimizi çekişinden,
belirli düşüncelerin, bize rehberlik etme maksadıyla aklımıza gelişinden söz
edilir.Yedinci bilgi, düşlerden söz eder, düşlerle kendi hayat öykümüzü
kıyaslamamızı söyler. Yedinci bilgi bizim gerçekleştirdiklerimizden daha çok
düşüncelerimiz olduğunu söyler. Bunları fark etmemiz için iyi bir gözlemci
olmamız gerekmektedir. Aklımıza bir düşünce geldiği zaman NEDEN diye
sormalıyız. Şimdi neden bu düşünce özellikle aklıma takıldı?Yaşam sorunumla
bunun ne ilgisi var? Gözlemci durumuna geçince her şeyi kontrol etme
gereksiniminden de kurtuluruz ve bu bizi evrimin akışının içine sokar. Bu
noktada olumsuz düşünceler aklımıza gelince ne olur sorusu sorulabilir. Kötü
bir şey olacağından korkmak, sevdiğimiz birisinin acı çekmesi ya da çok
istediğimiz bir şeyi elde edememek gibi sorunlar aklımıza takılırsa ne
olur?Yedinci bilgi, korku imajları belirir belirmez engellenmelidir, ardından
da aklımıza iyi düşünceler getirmeliyiz der.Kısa süre sonra, olumsuz görüntüler
hemen hemen hiç belirmezler. Seziler hep olumlu konularda olmalıdır, eğer
olumlu imajlardan sonra olumsuz imajlar belirirse, bunları kesinlikle ciddiye
almak gereklidir. Buna göre örneğin eğer aklına kamyon kazası geçireceğin gelmişse
ve biri seni kamyonla bir yere götürmeyi teklif ederse reddetmelisin.
8. Sekizinci bilgi diğerleriyle kurulacak ilişkilerde
enerjiyi kullanmanın yolunu gösteriyor.Enerjiyi nasıl yansıtacağını ve
başkalarına bağımlılıktan kaçınmak gerektiğini söylüyor.Özellikle çocuklarla
kurulan ilişkilerde, onların hatalarını sürekli düzeltmenin, onların
enerjilerini tüketmek olduğu belirtiliyor. Çünkü bu durum onlarda kontrol
dramaları yaratıyor. Sekizinci bilgi bize, gelişmeye başladığımız ilk andan
itibaren, otomatik olarak karşı cins enerjisi almaya başladığımızı hatırlatır.
Bu doğal olarak evrenin enerjisinden gelir. Ancak burada dikkatli olmamız
gerekir, çünkü bir başkası gelip bu enerjiyi doğrudan bize vermeye kalkınca,
biz hemen gerçek kaynakla bağımızı kesiveririz ve sonra gerileme başlar.
Bu noktada AŞKtan söz etmeliyiz. Aşk olduğunda, iki kişi bilinçsiz olarak enerjilerini birbirlerine verirler ve mutluluk ve neşe inanılmaz derecede artar, titreşimler yükselir. Ne yazık ki, insanlar kısa sürede birbirlerinden gelen bu enerjiye bağlanırlar ve evrenden sağladıkları enerjiyi keserler, oysa iki kişinin birbirine verecek yeterli enerjisi yoktur. Bir süre sonra birbirlerine enerji vermeye son verip, diğerinin enerjisini elde etmeye çalışırlar ve çocukluk dramalarının içine düşerler.Ve sonuçta ilişki giderek yozlaşır ve güç mücadelesine dönüşür. Aslında bu durumdan tam olarak kurtulmayı öğreninceye kadar alfabedeki C harfi gibiyizdir. Karşı cinsten kolay etkileniriz, onun yarım kalmış dairesi gelip bizimkiyle birleşir.Birbirimize enerji akıtmaya başlarız, gerçekte ise kendi dışında diğer yarısını arayan bir başka insanla birleşmiş oluruz. Karşıt cinsten birine bağımlı olmamızın nedeni, karşıt cinsin enerjisini elde etmek istememizdir. Halbuki, içimizdeki kaynaktan aldığımız mistik enerjinin hem erkek hem de dişi yönü vardır. Zamanla onun dışarı vurmasını sağlarız ama evrime ilk başladığımız sıralar çok temkinli davranırız. Bütünleşme işlevi zaman alır. Eğer olgunlaşmadan eril yada dişil enerjimiz için, insan kaynağı ile bağlantı kurarsak, evrensel kaynağın akışını durdururuz. Önce daireyi kendimiz bütünlemeliyiz.Evren ile bağlantımızı sağlamlaştırmalıyız. Bu zaman alır ancak bunu sağladıktan sonra yüksek ilişkiler kurabiliriz. Böylece bütünleşmiş bir insanla romantik ilişki kurduğumuzda süper-insanı yaratırız. Ama bu bizim bireysel gelişimimiz engellemez. Bu deneyime ilk başlarken, karşılıklı bağımlılık ilişkisinin ilk günlerinde duyulan iyilik ve keyfin tadını, tek başına olduğun zaman çıkarmalısın. Onu içine almalısın.Bundan sonra gelişmeye başlarsın ve kendine uygun romantik ilişkiler sana ulaşır.
Gerçek enerji yansıtmasında bağımlılık ve bağımlı olma eğilimi yoktur. Çünkü insanların ikisi de gelecek mesajları beklemektedirler. Eğer konuştuğumuz, mesaj alıp verdiğimiz kişilerin dramalarına yanıt vermezsek, onların dramaları bozulur böylece bizde mesajı görebilme şansını yakalarız.Bunu yapabilmek içinde karşıdakinin oynadığı dramayı tanımlamamız gerekir. Bütün dramalar enerjiyi elegeçirmek için stratejiler uygularlar, dramayı tanımlayıp söylediğimiz anda bu oyun bozulur.
Unutmamamız gereken hayatta yolumuza çıkan herkesin bize bir mesajının olduğudur.Yoksa başka yola saparlar ya da bizden önce ya da bizden sonra o yoldan geçmeyi tercih ederler. Özellikle sorunumuz olduğunda, yanıtları bize verecek insanlarla karşılaşırız. Karşılaştığımız her insanın bize bir mesajı vardır. Tesadüfi rastlantılar yoktur. Ama bu rastlantılara nasıl yanıt verdiğimizi, bize iletilen mesajları algılayabilme derecemiz belirler.Yolumuza çıkan biriyle o an yaptığımız sohbet o anki sorularımıza yanıt vermeyebilir ama bu yaptığımız sohbetin bir mesaj taşımadığı anlamına gelmez.
Bu noktada AŞKtan söz etmeliyiz. Aşk olduğunda, iki kişi bilinçsiz olarak enerjilerini birbirlerine verirler ve mutluluk ve neşe inanılmaz derecede artar, titreşimler yükselir. Ne yazık ki, insanlar kısa sürede birbirlerinden gelen bu enerjiye bağlanırlar ve evrenden sağladıkları enerjiyi keserler, oysa iki kişinin birbirine verecek yeterli enerjisi yoktur. Bir süre sonra birbirlerine enerji vermeye son verip, diğerinin enerjisini elde etmeye çalışırlar ve çocukluk dramalarının içine düşerler.Ve sonuçta ilişki giderek yozlaşır ve güç mücadelesine dönüşür. Aslında bu durumdan tam olarak kurtulmayı öğreninceye kadar alfabedeki C harfi gibiyizdir. Karşı cinsten kolay etkileniriz, onun yarım kalmış dairesi gelip bizimkiyle birleşir.Birbirimize enerji akıtmaya başlarız, gerçekte ise kendi dışında diğer yarısını arayan bir başka insanla birleşmiş oluruz. Karşıt cinsten birine bağımlı olmamızın nedeni, karşıt cinsin enerjisini elde etmek istememizdir. Halbuki, içimizdeki kaynaktan aldığımız mistik enerjinin hem erkek hem de dişi yönü vardır. Zamanla onun dışarı vurmasını sağlarız ama evrime ilk başladığımız sıralar çok temkinli davranırız. Bütünleşme işlevi zaman alır. Eğer olgunlaşmadan eril yada dişil enerjimiz için, insan kaynağı ile bağlantı kurarsak, evrensel kaynağın akışını durdururuz. Önce daireyi kendimiz bütünlemeliyiz.Evren ile bağlantımızı sağlamlaştırmalıyız. Bu zaman alır ancak bunu sağladıktan sonra yüksek ilişkiler kurabiliriz. Böylece bütünleşmiş bir insanla romantik ilişki kurduğumuzda süper-insanı yaratırız. Ama bu bizim bireysel gelişimimiz engellemez. Bu deneyime ilk başlarken, karşılıklı bağımlılık ilişkisinin ilk günlerinde duyulan iyilik ve keyfin tadını, tek başına olduğun zaman çıkarmalısın. Onu içine almalısın.Bundan sonra gelişmeye başlarsın ve kendine uygun romantik ilişkiler sana ulaşır.
Gerçek enerji yansıtmasında bağımlılık ve bağımlı olma eğilimi yoktur. Çünkü insanların ikisi de gelecek mesajları beklemektedirler. Eğer konuştuğumuz, mesaj alıp verdiğimiz kişilerin dramalarına yanıt vermezsek, onların dramaları bozulur böylece bizde mesajı görebilme şansını yakalarız.Bunu yapabilmek içinde karşıdakinin oynadığı dramayı tanımlamamız gerekir. Bütün dramalar enerjiyi elegeçirmek için stratejiler uygularlar, dramayı tanımlayıp söylediğimiz anda bu oyun bozulur.
Unutmamamız gereken hayatta yolumuza çıkan herkesin bize bir mesajının olduğudur.Yoksa başka yola saparlar ya da bizden önce ya da bizden sonra o yoldan geçmeyi tercih ederler. Özellikle sorunumuz olduğunda, yanıtları bize verecek insanlarla karşılaşırız. Karşılaştığımız her insanın bize bir mesajı vardır. Tesadüfi rastlantılar yoktur. Ama bu rastlantılara nasıl yanıt verdiğimizi, bize iletilen mesajları algılayabilme derecemiz belirler.Yolumuza çıkan biriyle o an yaptığımız sohbet o anki sorularımıza yanıt vermeyebilir ama bu yaptığımız sohbetin bir mesaj taşımadığı anlamına gelmez.
9. Dokuzuncu bilgi der ki; enerji düzeyimiz arttıkça
vücudumuzdaki atomların titreşimlerinin düzeyi de artar. Kısaca ruhumuzu
arındırıp hafifleriz.
sevgi ve ışıkla...
sevgi ve ışıkla...
*Kaynak: 9 KEHANET (James Redfield, 2006, Altın Kitaplar)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder