Facebook - Yüz Kitabı Günümüze Etkileri Okunası Yazı

Facebook - Yüz Kitabı

Günümüz insanının internet ortamında ve özellikle facebook ve insani yaşam hakkındaki bir yazı ... İyi okumalar.

Günümüzde insanlar arasında hızlıca yayılan bir virüs. Henüz çıkış nedeni ve kurtulma çareleri bulunamadı. Yediden yetmişe herkesin artık yüz kitabı, pardon düzelteyim facebook’u var. İnsanlar çaresizce bu paylaşma ağına takılıyorlar. Gün geçtikçe de bu ağda sallananların sayısı hızla artıyor. Tabi nedeni yok. Zaten nasıl olsun. İnsanların özel hayatlarını milyonlarla paylaşmasının nasıl bir açıklaması olabilir ki. Ben bulamadım. Ama henüz…

Bir bakıyorsunuz değişen Türkçe ile değişen konuşma terimleri sizi oldukça rahatsız ediyor. Paylaş. Beğen. Dürt. Twettle. Bu terimleri yıllar öncesinde yazsaydım eğer kimse anlamazdı. Boş gözlerle suratınıza bakarlardı. Ama şimdi yaşam kaynakları olmuş. Evet, belki güleceksiniz bana ama insanların yeni yaşam kaynağı bu facebook. Bir arkadaşım geldi ziyaretime. Ortaokul sıralarından. Çocukluğumun en güzel yıllarından. Tabi bence şimdi ki zamanlara göre olağanüstü olan çocukluğumdan. Ne yaptın nerelerdeydin faslından sonra merak edilir ya, eee başka kimlerle görüşüyorsun. Diğer arkadaşlardan da haber alıyor musun diye sordum. Meğer işte tam da bu soruymuş, o can alıcı soru. Tabi dedi. Başladı anlatmaya. O burada şu orada bu şu olmuş şunla evlenmiş. Buraya kadar hayranlıkla dinledim arkadaşımı hatta içimden de kendime kızarak. Sonra gel gel sana da göstereyim dedi. Döndü ve internet var değil mi? dedi. O kadar acınası görünüyordum herhalde. Var var dedim, yani bu devirde kimin interneti yok ki dercesine. Tabi insanlar o kısmı çoktan atlamışlar. Ben daha yeni o gün farkına vardım. Hemen geçti bilgisayarın başına. Bastı o sihirli harflere; F-A-C-E-B-O-O-K. İşte dedi herkes burada. Heyecanla fareyi gezdirmeye başladı ekran üzerinde. Evet, herkes oradaydı gerçekten de. Bakıyorsunuz paylaşma zamanına; bir dakika önce, mobil aracılığıyla yazıyor. Akşam yemeğine gitmiş arkadaşlarıyla. Saate bakıyorsunuz akşam yemeği vakti. Yani hem yemeğini kaşıklıyor hem de bir yandan fotoğrafını çekip internete atıyor. Evet, acı ama gerçek artık insanlar facebook için yaşıyorlar. Hemen fotoğraf çekilelim ve internete atalım. El alem görsün; bak nerdeyim? kiminleyim? Neler yapıyorum? Yaşama sebebimiz olmuş insanları neler yaptığımızdan haberdar etmek. Gerçekten hala inanması güç. Tabi bu arada bence sayfada amacının dışına çıkmış. Yüz kitabı olan adını secretbook olarak değiştirmek lazım. Herkesin özel hayatı orada çünkü. İlişkisi var yazıyor. Allah’ım dedim kıza bak. Annesi babası ne diyor bunun acaba diyorum içimden ama sonra yan sayfaya bakıyorum ailesi bölümünde annesi babası da faceli. Evet, ben baya eskilerden yazıyor olmalıyım. Atmış oraya kocaman bilmem nerede akşam yemeğinde. Yemeğinde resmi çekilmiş ve alta yapıştırılmış. Çünkü belli ki günümüz insanı yemek kelimesini de anlamaz olmuş. Resmi gösterildiğine göre.

Eskiden ben daha çocukken yani 80’lerde annem elimizde meyve yada ekmek varsa bitirin öyle çıkın derdi. Bir gören olur alamayan olur canı çekmesin kimsenin derdi. Şimdi nerede bu vicdani insani duygular. Ben gerçekten anlamıyorum. Evet, hüzne bağlamak istemiyorum ama gerçekten bunu da abarttık mı acaba yine herkes bir kendine sorsun istiyorum.

Geçen gün annem dışarıda ip atlayan çocukları gördü ve aferin çocuklar diyerek alkışlamaya başladı. Annem kafayı yiyor olmalı derken bir sorayım dedim. Biz ip atlarken hiç de böyle davranmıyordu çünkü. Evimizin penceresinden o ahenkli ses tonuyla, hadi çocuklar eve girin artık. Akşam oldu. Bak gelirsem oraya keserim o ipi diye küçük tatlı uyarılarda bulunuyordu canım anneciğim. Sordum. Anne niye alkışlıyorsun diye. Kızım baksana artık sokakta oynayan çocuk mu kaldı. Ne güzel bak hala çocuk kalmış mahallemizde dedi. Çok duygulandım. Evet, çocuklarımız kalmıyor. O saf masumlar kalmıyor artık. Daha bu konu hakkında yazacak o kadar çok şeyim var ki ama başka yazımda daha uzun anlatmak istiyorum. Konuyu dağıtmak istemiyorum. Bu arada annemde faceli.

Hıı beni soruyorsanız eğer ben hala bu ağa takılmadım. Umarım önümde ki bir yüzyıl daha takılmam.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Sayfalar

Popüler Yayınlar